Bölüm 3 - Yüzük

505 17 0
                                    

Sırtım duvara yaslandığında aklım başıma gelmişti.

Sert yeşile dönük kahve gözleri gözlerimle buluştu. 

Kaşlarını çatmış bir şekilde karşımda dururken eliyle saçlarını geriye attı. Gözlerim hareketlerini süzerken bana yakınlığından dolayı gözlerimi arkadaki duran ağaca doğru sabitlemiştim. Umursamaz olmaya çalışıyorum ama burnuma gelen kokusu başımı döndürmeye yetmişti.

"Bu halde dışarıda ne yapıyorsun?" dediğinde gözlerim ağaçtan uzaklaşarak yüzüne sabitlenmişti.

"Sen kimsinde bana hesap soruyorsun?"

"Asaf Kurtbey" dediğinde gözlerim şaşkınlıkla büyüdü.

Kurtbey mi!

"Beni nerden tanıyorsun?"

"İnsan karısını tanır dimi?" diyerek yüzüme bakmaya devam ederken sinirle güldüm.

"Siz cidden delirmişsiniz" diyerek yaslandığım duvardan uzaklaştım.

"Bak sana ne dediler bilmiyorum ama ben evlenmiyorum. Hatta şu an buradan kaçarken şansa sana yakalandım."

"Sen hiç bir şeyin farkında değilsin sanırım?" dediğinde elini kaldırarak saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Elimle önlemek istesem de içine çekildiğim atmosfer buna izin vermemişti. Beni bir girdap gibi içine çekiyordu.

Nefesini tenimde hissettiğimde, nefesimi tutmuştum. 

"Efnan!"

"A-Abi?"

Abimi görmemle Asaf'tan iterek hızla uzaklaştım. Abime doğru adım atarken üzerimdeki ceketi çıkarmak için hareketlendiğimde Asaf beni durdurmuştu.

"Kalsın"

Abim benden daha hızlı davranarak yanıma yaklaşmıştı. Gözleriyle önce yüzüme telaşla bakarak kontrol edercesine beni süzmüştü.

"Sana bir şey yaptı mı?" diye sormuştu.

"Benim canımı yakan sadece sizsiniz!" dediğimde elini omzumdan çekerek eve doğru yürümeye başladım. Çimlere bata çıka evin terasına ulaşmıştım. Tam köşeyi dönerken abimin Asaf ile konuşmasını duyunca içeri girmek yerine sessizce duvarın arkadasına saklandım.

"Tanıştırmamızı neden beklemedin?"

"Kaçarken yakalandım!" demişti keskin sesiyle.

"Biz hallederdik! Korkuttu..." dediğin Asaf sertçe lafını kesmişti.

"Eline ne oldu? Size kılına zarar gelmesin dedim!" dediğin de refleksle sargılı elime bakmıştım.

"Kendine gel Asaf o benimde kardeşim! Ona gözüm gibi bakıyorum."

"O zaman bu iki gün sadece nikaha kadar, ona bir abi gibi bak!" dediğinde şaşkınca ağzımı kapattım. İki gün mü demişti? İki gün sonra nikah mı?

Çimin üzerindeki ayak seslerini duyunca koşarak içeri girmiştim. Odama koşarak çıktığımda üzerimdeki ceketi hızla yatağa bıraktım. Kokusu adeta üstüme sinmişti. Kokudan kurtulmak istercesine sallanırken kapının açılmasıyla irkildim.

"Efnan!"

"Asiye teyze!" diye bağırarak kollarımı boynuna doladım. Buraya geldiğimden beri en mutlu olduğum an olduğu içtenlikle söyleyebilirdim. Bu evde çocukluğumu bilen annemin her daim yardımına koşan çalışanlarımızdandı. Ama çalışandan çok annem için her zaman bir abla olmuştu. Bizim içinse Asiye Teyzemizdi.

Kaderin İmzasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin