"Ne tesadüf yine karşılaştık!" dediğinde yataktan hızlıca çıktım.
Gözlerinin üzerimde gezdiğini fark ettiğinde sinirle kendime güzelce bir kızdım. İnadımın pişmanlığını çekiyordum. Gülümseyerek kollarını açarken bana doğru bir adım daha atmıştı.
"Git burdan!"
"Benim için hazırlandığını bilsem daha önce gelirdim ama aşağıyı temizlemek biraz zor oldu. "
Parmağımı havaya kaldırarak tehdit edercesine salladım.
"A-Asaf birazdan gelecek ve seni öldürmeden git buradan! Onu tanıyorsun seni sağ bırakmaz!"
Pişkin pişkin gülmeye devam etti.
"Asaf gelebilir mi?"
Daha da gülerek bir adım daha attı.
"Bilmem"
"Yalan söylüyorsun"
Evet, Asaf aşağı inmişti. Ama bir şey olmazdı. Geleceğini söylemişti. İnanmak istiyordum. Ona bir şey oldu korkusu içimde yükseldiğinde koşup odadan çıkmak gibi bir hamle yapmıştım. Fakat beni yakalamıştı.
"Bırak beni!"
Ellerimle kollarını iteklemeye çalıştığımda, sertçe ittiğinde koltuğa düşmeme sebep olmuştu. Hemen ayağı kalkarak tekrar karşısına geçtim.
"Simdi anlaşmayı baştan yapacağız. Ertan'ın bütün zararını şimdi sen ödeyeceksin. Tıpkı babanınkiler gibi..." elimi kaldırıp yüzüne bir tane tokat atmıştım.
"Pislik! Sen beni ne sanıyorsun?"
Gülerek yüzüne dokununca bana baktı.
"Asaf seni çok mutlu etmiş. İnan ben daha çok mutlu edebilirim"
Şimdi daha çok korkabilirdim. Çünkü kaçış yeri kalmamıştı.
"Asaf! Asaf!" diye tüm gücümle bağırmaya başladım.
"Kes sesini"
Tekrar bağırmaya devam ettiğimde eliyle ağzımı kapatarak beni sıkıştırdı. Ellerimle elini ittirerek bağırmak için çabalarken Fuat'ı görmüştüm.
Kapıdan girer girmez hemen elindeki silahını Alper'e doğru doğrulttu. Oda beni etrafımda çevirerek kendine rehin almıştı.
"Senin derdin ne? Ölmek mi istiyorsun?"
"Aslında benim derdim tam burada" dediğinde elindeki silahı başıma doğru bastırmıştı. Gözümden süzülen çaresizlik gözyaşlarıma üzüldüm. Hayatım mahvolmuştu. Ailemle görüştüğümden beri hayatımın tüm düzeni bozulmuştu. Yine para yine cemiyet yüzünden ölümün eşiğindeydim. Hayır diyerek başımı hareket ettirirken Fuat'a baktığımda boş gözlerle bana baktı. Asaf nerdeydi? Cidden dedikleri doğru muydu? Bu pislik onu öldürmüş müydü?
"Bırak beni pislik!" dediğimde gülerek saçıma dokunduğunda havaya ateş eden Asaf olmuştu.
"Bir sonraki kafana gelsin istemiyorsan önce o elini çek!" demişti. Gözleri beniyle izliyordu. Sinirliydi. Elinden damlayan kanlara gözüm kaydığında şaşkınlığımı artık tarif edemez durumdaydım. Gözlerim istemsizce vücudunu süzmüştü. Yaralanmış mıydı?
"Gökleri yaratan bu halin inan canımı sıkıyor! Ama bak seninde canının nasıl sıkılacak şimdi" dediğinde eğilerek yanağımı öptüğünde yüzüme baktı. Yüzüme daha çok yaklaştığında gözlerimi kapatarak tüm gücümle tükürmüştüm. Beni öpmesinden bu iğrençliği yapmak için çoktan hazırdım. Sinirle yüzüme tüm gücüyle vurduğunda kenara savrularak yere düştüm. Elimi dudağıma götürdüğümde elime gelen kanla yüzümü buruşturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin İmzası
Roman d'amourCebinden çıkardığı siyah küçük kadife kutuyu bana uzattı. "Bu senin" dediğinde karşılık olarak elimi uzatmak yerine boş bakmaya devam ettim. Birazdan uyanacağım ve bu bir rüya diye kendimi inandırmaya devam ediyordum. Cevapsız kalmamı pek önemsemed...