zayn's pov

243 30 21
                                    

Profilimde bulunan Serendipity• zm hikayeme bakarsanız çok sevinirim 💙

Zayn.

Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey Grace'di. Kollarını bana sarmış bir şekilde uyurken bir süre onu izledim. Sarı saçları göğsümde dağılıyordu. Çıplak bedeninden kayan örtü yüzünden üşüyor gibi görünüyordu. Onu uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalkmaya çalıştığımda adımı mırıldanmıştı.

"Buradayım, güzelim."

"Nereye?" dedi kısık bir sesle.

"Kahvaltı hazırlayacağım. Sen uyumaya devam et."

Örtüyü omuzlarına çıkarıp bir kaç kez öptükten sonra yataktan çıktım ve odamdaki banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından belime havlumu bağlayarak odaya geri döndüm. Hala uyuyordu. Küçücük bedeni yatakta olabildiğince yayılmıştı. Onun bu halime gülümsedim. Gece oldukça deli uyuduğu için beni tekmelediği zamanlar olabiliyordu.

Dolabımın karşısına geçip rastgele bir kazak ve pantolon çıkardım. Hatırladığım kadarıyla evde bir şey yoktu, markete gidecektim. Üzerime geçirdiğim kazağı Grace giymiş olmalıydı. Kokusu kazağa sinmişti ve bunu hissetmek inanılmaz bir şeydi.

Duymayacağını bildiğim halde odadan çıkmadan, markete gideceğimi söyleyerek evden ayrıldım. Uykusu çoğu zaman derindi fakat bazen bir priz düğmesi sesine bile uyanabiliyordu. Bambaşkaydı.

Eve yakın markete ilerlerken şarkı mırıldanıyordum. Keyfim yerimdeydi. Aklımda sadece Grace vardı. Bir kaç ay öncesine kadar hayatından çıkmayı düşündüğüm kadın benim sevgilimdi ve onun sayesinde daha önce hiç tatmadığım duyguları tadıyordum. Evet. Başlarda fazlasıyla utangaçtı. Bu yüzden bende bir çok konuda ağrıdan almış, onun rahat etmesi için her yolu denemiştim fakat bu bir süre sonra bize sorun yaratmıştı. Yine de üstesinden gelmeyi başarmıştık tıpkı en başında olduğu gibi. Ashton'ı hayatımızdan çıkarmak için de oldukça çabalamıştık...artık mutluyduk. Aynı çatı altında, tek kalpte yaşıyorduk.

Yaklaşık on dakika sonunda markete girdiğimde kenarda duran arabalardan bir tanesini alarak reyonların arasında gezinmeye başladım. Sebze reyonundan salata malzemeleri ve Grace'in kahvaltıda yemeyi en çok sevdiği avokado tost için olgunlaşmış avokadoları sepete attıktan sonra sırayla eksik diğer şeyleri almaya devam ettim. Her şeyi aldığımı düşünürken unuttuğum bitki çayını almak için reyonların arasına geri döndüğümde karşıdan gelen Ashton'ı görmüştüm.

Sanırım onu bu sabah gereksiz bir şekilde anmıştım ve Tanrı onu karşıma çıkarmıştı.

Adımlarımı yavaşlatarak ağır hareketlerle arabayı sürerken bakışlarım reyonda geziniyordu. Ondan kaçmıyordum. Sadece sabahın ilk saatlerinde gereksiz yere sinirlenmek istemiyor, bir an önce evde beni bekleyen sevgilimin yanına gitmek istiyordum.

"Zayn? Bir selam bile vermeyecek misin?"

Hayır.

"Hey dostum. Biraz konuşabilir miyiz?"

Onu umursadan ilerlemeye devam ederken market arabasının önüne geçerek durmamı sağladı. Onu bu şeyle ezsem ölür müydü? Kesinlikle hayır.

"Ne istiyorsun?" diye bıkkın bir şekilde konuştum.

"Nasıl gidiyor?"

Elleri pantolonun cebinde konuşurken oldukça rahat konuşuyordu. Bu gevşekliği, ona hediye verme istediği uyandırıyordu. İkinci kez kırılacak burnu gibi.

other boy • zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin