slay

287 27 15
                                    

Grace.

Karnımdan gelen sesler ve midemin boş olması, artık canımı sıkıyordu. Daha fazla dayanamayacaktım. Sabahtan beri uzandığım yataktan kalktım. Ayaklarım beni mutfağa götürmüştü.

Hala sabah ki yerinde oturuyordu. Hiç kalkmadan oturduğunu düşünmüştüm önce, fakat masanın üzerinde hazırladığı kahvaltıyı görmüştüm. Avokado salatası ve kızarmış ekmeğin yanında, göz yumurta vardı. Fakat önceden yapmış olacak ki yumurtanın sarısı donmuştu.Bakışları üzerimdeydi. Görmezden geldim. Çekmecenin içinde bulunan çikolatalardan birini alıp, kendime kahve doldurdum ve oturma odasına geçtim.

Akşam yalnızken yarısını tamamladığım yap-bozun parçalarını ayırırken aynı zamanda kahvemden içiyordum. Göz ucuyla, kaçamak bir bakış attığımda sigarasını içmeye devam ediyordu. İnatçıydı fakat gözden kaçırdığı bir şey vardı, Keçi Grace.

Bir süre ikimizde olduğumuz yerde sessiz kaldık.

Yap-boza o kadar odaklanmıştım ki banyodan gelen su sesiyle az önce oturduğu yerde olmadığını anlamıştım.

Bu ne kadar devam edecekti? Onunla yılbaşına küs girmek istemiyordum. Acaba gitmemi istiyor mu?

Düşünceleri dağıtmak için kafamı salladım ve yap-bozdan uzaklaştım. Madem küs kalmak istemiyorsun neden susuyorsun, Grace diye kendime sordum. Bilmiyorum. Sanırım ilişkilerdeki en büyük problem alınganlıktan, inatlaşmaktan ve gururdan oluşuyordu. Bizimkisinde ekstra saygı vardı. Aşırı saygı.

Yaklaşık yarım saat sonra mükemmel kokusu tüm evi sarmıştı. Antreden gelen sesler onun bir yere gideceğini hissettirmişti bana. Koltuğun kenarından kendimi sarkıtarak antreye baktım. Arkası dönüktü, giyinmişti ve bir yere gidiyordu. Bu gün hafta sonuydu.

"Nereye gidiyorsun?" Sessizliği ben bozmuştum.

"Yürümek istiyorum."

Aziz James parkında onunla bu soğuğa rağmen yürümek istiyordum.

"Tek başına mı?"

Ayakkabısını giyerken yüzünü bana dönüp kafasını evet anlamında sallamıştı.

"Bende gelmek istiyorum." Şaşırmıştı. Az önce kahvaltısını görmezden gelmiştim fakat şimdi onunla dışarı çıkmak istiyordum. Dengesiz ruh halim sonum olacaktı...

"Eğer istiyorsan...gelebilirsin."

Oturduğum koltuktan kalktım ve oturma odasından çıktım.

"Bana beş dakika ver."

Yatak odasına geri döndüğümde pantolonumu ve Zayn'in kazaklarından birini üzerime geçirmiştim. Evet geçen gün evimden temiz kazak getirmiştim fakat gözüme kestirdiğim ikinci kazaktı bu. Saçlarımı ellerimde düzelttikten sonra yanına gittim. Bıraktığım gibi ayakta, elimde telefonla oynuyordu. Antredeki dolaptan montumu üzerime giyerken beni izliyordu. En son çantamı da koluma taktığımda hazırdım.

"Hazırım, çıkabiliriz." Kaşlarını çatıp üstümü incelediğinde hiç bir şey söylemeden dolabı açtı ve unuttuğum şalımı çıkardı. Bana uzatacağını düşünürken şalı kafamdan geçirmiş, bozulan saçlarımı eliyle düzeltmişti.

"İşte oldu."

"Teşekkür ederim."

Apartmandan çıktığımızda soğuk hava yüzüme çarpmıştı. Bir an vazgeçmek istemiştim fakat bundan vazgeçtim. Yan yana yürümeye başladık. Elimi kendi eliyle birleştirip, kendi cebine koymuştu. Sıcacıktı. Boşta kalan elimi de montumun cebine koyduğumda daha iyi hissediyordum.

other boy • zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin