lego

317 23 11
                                    

Grace.

Gözlerimi içeriden gelen seslerle açtım.

Dün gece çok kötüydü. Bir kaç defa kusmak için kalkmıştım. Aynı yatakta uyuduğumuzdan Zayn'i rahatsız etmemek için ekstra çaba sarf etmiştim fakat her defasında Zayn, benimle beraber uyanmıştı. Hatta rahatlamam için papatya çayı bile yapmıştı. İkimiz içinde çok zor bir geceydi.

Yatağın diğer tarafına baktığımda boştu. Az önceki sesin sebebi Zayn olmalıydı. Yatakta dik bir konuma geldim ve şifoniyerdeki telefonuma baktım. Saat on bire geliyordu. Yataktan kalktım ve sesin geldiği yere, mutfağa ilerledim. Zayn elindeki kutuyu incelerken aynı zamanda fincanındaki kahveyi yudumluyordu. Beni fark etmemişti.

"Günaydın." Kutuyu masaya bırakıp bakışlarımızı buluşturdu. "Günaydın. Kapı sesine mi uyandın?" Kapının çaldığını duymamıştım. "Hayır." Az önce masanın üzerinde koyduğu kutuya baktım ve devam ettim. "Bu ne?"

"Birlikte yapmak için lego almıştım fakat ben minions istemiştim bana gelen sadece çiçek buketi."

Legoları severdim. Özellikle instagram keşfetimde sürekli insanların legolardan çiçek buketi yaptığını görüyordum. Çok güzellerdi. "Zayn! Ben legoları çok severim." Kutuyu elime aldım ve incelemeye başladım. "Çok güzel." Fakat çiçek buketi yanlış üründü. Değiştirmek isteyebilir düşüncesi aklıma geldiğinde kutuyu masaya geri koydum.

"Ne oldu?" Zayn'in bakışları üzerimdeydi. "Hiç bir şey."

"Sence sen bunu bu kadar beğenmişken ben hiç değiştirir miyim, Grace?" Kutudaki bakışlarımı Zayn'e çevirdim. Düşüncelerimi okumuştu resmen. "Gerçekten mi?" Güldü ve devam etti. "Tabi ki. Minions'ı bunu bitirdikten sonra alırız." Az önceki heyecanım geri gelmişti.

"Zayn bunu hemen yapalım mı?" Kutuyu masadan aldı ve konuştu. "Önce kahvaltı edeceksin sonra yapabiliriz." Konuşmak için ağzımı açtığımda çatılan kaşları buna engel oldu. "Tamam." Yenilgiyle omuzlarımı düşürdüm. Zayn, insanlar üzerinde etkili biriydi. Son zamanlarda ise en çok beni etkiliyordu.

"Güzel. Şimdi ben kahvaltı hazırlarken sen de papatya çayı içiyorsun." Dolaptan bir fincan çıkartıp içine poşet papatya çayını koymuştu. Bitki çaylarını severdim fakat sabahları en sevdiğim şey sıcak kahve içmekti. "Kahve içsem?" Sıcak suyu bardakla buluşturmuştu. "Bir kaç gün alkali beslenmen gerekiyor." Zayn'i uğraştırmak istemediğim için sustum. Söylediklerini yapmazsam ve daha kötü olursam benimle daha fazla uğraşacaktı. "Papatya çayını da severim." Bardağı önüme, masaya bıraktı. "Teşekkür ederim."

Çayımı içerken Zayn'i izliyordum. Kahvesini yudumlarken ağırdan alıyor ve her şeyi özenle hazırlıyordu. Üstelik hazırladığı her yemek çok lezzetli oluyordu. Son iki hafta bana Zayn'in yemeklerini kazandırmıştı.

"Nasıl bu kadar iyi yemek yapabiliyorsun?" Yüzünde tebessüm oluşmuştu. "Küçükken annemi yemek yaparken çok izlerdim. Kendimi işe yarar hissetmem için önüme sürekli bir şeyler koyardı. Bu yaşıma kadar çok kek karıştırdım."

"Kek karıştıran küçük Zayn'i görmek isterdim."

"Hayır. Eminim istemezdin. Bir keresinde annemin sıvı malzemeleri karıştırmasını beklemeden un dolu kapta blender çalıştırdım. Bembeyaz olmuştum. Sonra yüzümü suyla yıkamak istediğimde resmen hamura dönüşmüştüm." Kahkaha atmıştım. Çok tatlı bir anıydı.

"Eğlendiğine göre daha iyi olmalısın." Gülmeye devam ederken kafamı evet anlamında salladım. Çok daha iyiydim.

-

"Güzelim, hayır bak bu parça benim yaptığım çiçeğin parçası."  Elimdeki lego parçasını alıp elindeki eksik çiçeğe taktı.

Kahvaltıdan sonra dayanamadığım için hemen lego kutusunu açmıştık. Zayn, legoları renklerine göre ayırmamız gerektiğini söylese de sabırsız olduğum için onu dinlememiştim. Şimdi ise önümdeki çiçeklerin parçaları iyice karışmıştı fakat çaktırmamaya çalışıyorum.

"Ben renkli bir çiçek yapmak istiyorum."

"Grace, şu an uyduruyorsun." Beni bu kadar iyi tanımasına şaşırıyordum. "Tamam beni yakaladın. Sen çiçekleri tamamlarken bende parçaları renklere göre ayıracağım."

"Sonunda." Güldüğünde çattığım kaşlarımla korkutucu olmasını umduğum bir bakış yapmıştım. Gülmeye devam etti.

"Smoothie'ni içmediğini görüyorum." Gözlerimi devirdim. Ah evet. Zayn'in kahvaltıdan sonra bana zorla içirmeye çalıştırdığı smoothie. Güzel çeşitleri vardı fakat Zayn özellikle en kötüsünü seçmiş gibiydi. İçindeki kereviz sapının tadı, sanki büyük kerevizi kemiriyormuşum gibi hissettiriyordu. İstemeyerek de olsa legoların arasındaki şişeden bir yudum almıştım.

"Tanrım.Bir daha bırak kalamar yemeyi, deniz ürünleri rafından bile geçmeyeceğim. Bu iğrenç." İçtiğim smoothie'ye söylenirken Zayn'in telefonu çalıyordu. Geçen kafedeki gibi merak edip göz ucuyla ekrana baktım. Aklımın köşesine Vera'yı sormam gerektiğini not aldım. Arayan Luke'du. Telefonu açmadı ve kendiliğinden kapandı.

"Neden açmadın?" Ashton'ın adı son iki haftadır aramızda geçmiyordu. Her ne kadar zaman zaman aklıma gelse de hiç bir zaman Zayn'e Ashton ile arasının nasıl olduğunu sormamıştım. Luke zaten umrumda değildi.

"Sonra ararım."

"Ashton? Onunla aranız nasıl?" Çekinerek sorduğum soruya oldukça net bir cevap vermişti. "Görüşmüyoruz."

"Kavga ettiğiniz günden beri değil mi? Tamamladığı çiçek dalını bana uzatıp ayağı kalktı. "Buralarda bir vazo olacaktı." Bir daha bu konuyu açmayacaktım.

Zayn elinde vazoyla geldiğinde tamamladığımız dalları vazoya yerleştirmiştim. Şimdiden çok güzel görünüyordu. İstemsiz bir şekilde burnumu çiçeklere uzatıp kokladığımda Zayn'in bakışları üzerimdeydi. Dikkatimin dağılması sonucu yaptığım bu hareket aslında iyi olmuştu. Ortamdaki gerginliği almış yerini kahkahaya bırakmıştı.

Sonrasında vazonun resmini çektim ve intagram hikayeme ekledim.

Ashton is back mi yapsam acaba kdkdkfk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ashton is back mi yapsam acaba kdkdkfk

other boy • zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin