crying

250 26 22
                                    

Grace.

Evdeydim. Konum değişikliği yaparak salonda oturmaya başlamıştım, artık. Son iki gündür, Liam'da bizimle yaşıyordu. Bayıldığım günden beri. İçimden bir ses Zayn'in tembihlediğini söylüyordu. Ya da haberi yoktu. Her neyse.

Koltukta depresyon hırkam ile oturup boş gözlerle televizyona bakarken Angel ve Liam, salona girdi.

"Biz dışarı çıkıyoruz. Gelmek ister misin?" dedi, Angel sessizce.

Bakışlarımı televizyondan çevirip ona döndüm. Beraber iyi görünüyorlardı. Hemde çok iyi. Kıskanmıyordum fakat sanırım üzülüyordum.

"Hayır. Size iyi eğlenceler." diyerek bakışlarımı televizyona çevirdim.

"Tamam." dedi. Sadece tamam. Tuhaftı. Angel asla bir kere hayır dememle tatmin olacak bir insan değildi. Beni dışarıya çıkarmak için yalvaracak konuma gelmişti bu hafta içerisinde. Belki de artık sıkılmıştı ve erkek arkadaşıyla baş başa vakit geçirmek istiyordu.

"Görüşürüz, Grace." dedi Liam keyifle.

"Görüşürüz." diye mırıldandım.

Beş dakika sonra evde yalnızdım. Oturduğum koltukta bacaklarımı kendime çekip hırkanın eteklerini bacağıma sardım. Çaprazladığım kollarımı dizlerimin üzerine koyduğumda, küçücük kalmıştım. Artık ağlamıyordum. Bu sanırım iyi bir şeydi? Ya da o kadar çok ağlamıştım ki artık akacak bir damla göz yaşım kalmamıştı.

Onu merak ediyordum.

Nasıldı? Ne yapıyordu? Neredeydi?

Üstelik bu gün doğum günüydü. Hediyesini haftalar önce almıştım. Zehirlendiğim zaman istediği minion legosu yerine çiçek buketi gelmişti. Ben istiyorum diye değiştirmemişti ve sonrasında minion legosu almayı unutmuştuk. Bu yüzden ona kocaman kutuda minionların legosunu almıştım. Ve bir de çift bilekliklerinden. Beraber takacağımızı düşünerek. Şimdi ise sadece odamda duruyorlardı.

Koltuğun üzerindeki telefonum titrediğinde umursamazdım, fakat üst üste gelen bildirimler sessizliği bozduğu için sinirlenmiştim. Telefona uzandım. Bildirim paneline düşen mesajı gördüm. Zayn'den! Oturduğum yerde dik bir konuma geçerken titreyen parmaklarım ekranda geziniyordu.

Zayn: Grace

Zayn: Nerdesin?

Zayn: Konuşmamız gerekiyor

Ölecektim. Ölecektim. Ölecektim!

Grace: Evdeyim

Zayn: Yanına geliyorum

Elimi kalbimin üzerine koydum. Çok hızlı çarpıyordu.

Grace: Tamam

Görüldü bıraktığında telefonumu kapattım ve koltuğa geri yaslandım. Ona gerçekleri anlatma fırsatı, ayağıma gelmişti ve aynı zamanda inanmadığı günleri düşünüyordum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sanırım geldiği zaman onun hareketlerine göre davranacaktım.

Yaklaşık on dakika sonra zil çaldığında kendime sakin kalmam gerektiğini hatırlatarak ağır adımlarla kapıya ilerledim.

Karşımdaydı.

Neredeyse on günün sonunda.

"Selam." dedi, geçmesi için kenara çekildiğimde.

"Merhaba."

Kapıyı kapatırken beni bekliyordu. Yanından geçip salona girdim ve az önceki yerime oturdum. Şu an kesinlikle berbat görünüyordum. Yavaş adımlarla gelip şapkasını ve gözlüğünü çıkartarak yanıma oturdu.

other boy • zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin