BÖLÜM 4 - Batuhan

49 10 4
                                    

Çalan alarmla birlikte gözlerimi aralarken sesin geldiği yöne doğru elimi uzatıp alarmı kapattım. Başıma oklar saplanıyordu adeta, bir an günün hiç başlamamasını diledim ama burnuma gelen tost kokusuna dayanamadım ve zor da olsa kalkıp banyoya ilerledim. Günlük rutinimi halledip mutfağa yol aldım. Abimi görmemle gözlerimi devirmem bir oldu ama karnım zil çalarken onu pek takmayacaktım.

Arkasını dönüp beni farketti ve " günaydın abicim ben kahvaltımı yaptım senin için çayı da ısıttım kahvaltını yap benim işlerim var sana eşlik etmeyeceğim" takıntılarımdan biri de yalnız yemek yemekten hoşlanmamamdı ve gözlerimden bir iki damla yaş süzülürken yanıma gelip " kötü bir şey mi oldu abim" dedikten sonra sırıtıp " kötü bir şey mi? ahah abi dalga mı geçiyorsun dün ne kadar geç geldiğimi ve ne kadar kötü bir halde olduğumu biliyor musun?! hayır nereden bileceksin ki tek düşündüğün sensin ve kendinden başkasına körsün hayatımda gördüğüm en bencil insansın sen! " dedikten sonra dumura uğramış abimi geride bırakıp odama gelip kapıyı çarpıp kilitledim.

Çok geçmeden kapımın tıklandığını ve abimin "abim bir şey mi oldu ? bak dün çok yoğundum özür dilerim" dediğine ne kadar sinirlensem de bir şey demeyip hıçkırıklara boğulmuştum. Başka bir şey demeden "sesini duymak istemiyorum, defol git başımdan!! " dedim ve ayağa kalkıp hazırlanmaya başladım.

Bugün okula gidecektim ve nakil işlemlerini halledecektim, okula geç başlamıştım çünkü babamın ölümüyle okula başlamam gereken çocuk yaşımda konuşmamaya başlamışım doktorlar kendisi konuşmaya başlayana kadar terapiye götürmeleri gerektiğini söylemiş aileme ve bu iki yıl sürmüş. Bu yüzden şuan 19 yaşındayım ve lise son sınıfa gidiyorum.

Nihayet uzun bir zamanın ardından hazırdım ve aynadan kendime baktım, siyah kısa kol bir crop ve altında yüksek bel bol paçalı bir pantolon, üstüme de oversize bir kolej ceketi giyinmiştim ve saçlarımı at kuyruğu yapıp kore tarzı perçemlerimi de yüzüme düşürmüştüm. Aynaya bakıp ıslık çaldım " harbi güzelmişim be" dedikten sonra küçük çantamı ve telefonumu da alıp gülerek evden çıktım.

Sokağın bitimine geldiğimde önümde oldukça şık bir araba durdu ve kapısı açıldı " hadi atla bakalım güzellik" bu Bilge'nin sesine benziyordu ve emin olmak için eğilip baktım. Ta kendisiydi ama binmek açısından biraz tedirgindim ne kadar beni kurtardıysa da bu yaptıklarını düşününce bir şeyler ters gidiyordu ve benim bu konu hakkındaki merakım giderek artmıştı. "biraz daha beklersek zil çalacak ve eminim bunu istemezsin" demesiyle düşüncelerinden sıyrıldım ve haklı olduğunu düşündüm birazdan zil çalıcaktı ve ben okuldakilerin bakışlarına maruz kalmak istemiyordum.

Daha 5 dk sürmeden hemen okulun önünde durmuştu ve ben afallamış bir şekilde yanımdaki kıza bakıyordum. " En azından kuralları çiğnemiyoruz" dedikten sonra gülüp arabadan indi. Bende ardından arabadan indim ve " siz nereye geliyorsunuz?" dedim çünkü beni sadece okula bırakacağını düşünüyordum, okulun içinde de beni koruyamazdı değil mi? ne de olsa okulu bitirmiştir. "sadece siz okula gitmiyorsunuz küçük hanım ve bana siz deme artık arkadaş olduğumuzu düşünüyorum" deyip göz kırptıktan sonra okulun bahçesine girip çardakta oturan birkaç adamın yanına oturdu. Şaşkınlığıma bir kat daha şaşkınlık eklenmişti çünkü Bilge'nin yanındakilerde pek okula giden yaşta değillerdi, tamam o kadar büyük değillerdi ama en azından okulu yeni bitirmiş olmalılar. Onlarda benim gibi geç başlamışlardır düşüncesiyle okulun içine girip müdürün yanına gitmiştim.

Kapıyı tıklattım ve "geliniz" komutuyla beraber içeriye girdim. Masadaki koltuk geriye dönüktü ve birisi oturuyordu ardından masanın ucundaki koltukta oturan adam ayağa kalkıp söze girişti "hoş geldiniz Yağmur Hanım ben Okul Müdürü Sait öncelikle bir şey içer miydiniz?" dediğinde "Teşekkür ederim ben nakil işlemleri için gelmiştim ve siz bunu ben demeden biliyormuşsunuz o yüzden çok uzatmaya gerek yok, işlemleri halledip hemen okula başlamak istiyorum." gözüm koltukta oturan adama kaysada kulağım müdürdeydi. " Dediğiniz gibi Yağmur Hanım biz önceden geleceğinizi biliyorduk ve nakil işlemlerinizi de hallettik isterseniz bugün başlayabilirsiniz, sınıfınız 12/A " dediğine başımı olumlu anlamda sallayıp odadan çıktım.

Batuhan'dan ;

Sevdiğimin içeriye geldiğini kokusundan anlamıştım, kalbim ilk kez bu denli çarpıyordu çünkü sesini işitiyordum. Geçen gece o şerefsizlerin karşısına çıkmasıyla da duymuştum ama o kadar sinirliydim ki hiçbir şey algılayamıyordum ve hemen sağ kolum olan Bilge'yi aramıştım ve onu koruması olarak görevlendirdim. Çok geçmeden gelmişti eğer biraz daha gecikseydi olacakları ben bile düşünemiyordum onları sevdiğimin önünde paramparça yapma düşüncesindeydim ama sevdiğim için kendimi avucuma aldığım çakıyla durdurmaya çalıştım. Tabii ki onları öyle rahat bırakmayacaktım. Onlar kaçtıktan sonra adamlarımı o şerefsizleri bizim mekana götürmeleri için emir verdim. Son kez sevdiğime bakıp gitmelerini izledim.

Bir yandan da hiç gitmesin istiyordum, onu sadece ben kollayıp korumak istiyordum ve elbet bu da bir gün olucaktı. O benim ilk aşkımdı ve bende onun olacaktım.

Sol kolum olan Halil'in aramasıyla piçlerin yakalandığını anlamıştım. Arabaya binip önümdeki Bilge ve sevdiğimi takip ediyordum. Evinin önüne geldikten sonra arabayı durdurmuştum ve onu uzun aradan sonra ilk kez bu kadar net görüyordum. Kalbim deli gibi çarparken ona bir kez daha aşık olmuştum. Siyah camlardan dolayı o beni göremiyordu ama ben onu tüm kalbimle izliyordum. Bilge'nin arabaya binmesiyle o yüzündeki tebessümü gördüm, dudaklarımın kıvrılmasıyla "çok güzel gülüyor değil mi? " arkadan gelen sesiyle beraber aynadan Bilge'ye baktım. "Yarın okul günü ve ne yapacağını biliyorsun, onun gülüşünü başka bir erkeğe karşı görürsem olacakları sen düşün" dedim ve evine giren sevdiğime son kez bakıp arabayı çalıştırdım.

Çok geçmeden Bilge'nin yeni taşındığı evin önüne gelip onun inmesini bekledim. Tam çıkacakken "merak etme abi kızın senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum ve inan senin için önemli olan bizim için elmas değerindedir." Dedikten sonra kafamı olumlu bir şekilde sallayıp "eyvallah kardeşim." dedim.

Sevdiğimin buraya geldiğini duyduğum gibi yakınlarında adamlarımın kalabileceği evler tuttum. Villanın önüne bıraktığım aracın anahtarını Halil'in eline verdikten sonra evin altındaki mekana gitmek için eve girdim.

Adamları karşımda görünce bile binbir çeşit işkence yöntemleri geçiyordu aklımdan. " Abi istersen biz halledelim sen git dinlen" diyen Halil'e başımı çevirince başını eğdiğini gördüm. Halil bile başını eğdiyse bu ne kadar sinirli olduğumun bir göstergesiydi. Hafif kaynar suyu adamların uyanması için yüzlerine boşalttım ve tüm odayı kaplayan bir ses duyuldu. Dişlerimin arasından " benim sevdiğimle değil konuşmak, karşısına çıkıp gözlerine bakmamanız gerekirken bu yaptığınızı ancak o iğrenç yaşayışınızla ödeyeceksiniz" dedikten sonra Halil'e dönüp "bitirin işlerini" dedim ve oradan çıktım. Ardımdan gelen silah sesleriyle bir nebze de olsa rahatladım ama hala onlara aklımdaki işkenceleri uygulayamadığım için rahat değildim. Yarın tekrar sevdiğimi görecektim ve bunun hatırına onlara en kolayından bir ölüm seçtim.

Odama geçip soğuk bir duş aldıktan sonra rahat bir şeyler giyinip yatağın kenarına oturdum ve komodinin üstündeki çerçeveyi alıp her gece yaptığım gibi incelemeye başladım. "Bir gün bu yastığa beraber başımızı koyacağız ve ben seni artık bu çerçeveden izlemeyeceğim." dedikten sonra fotoğrafını öpüp geri yerine koydum ve bir türlü beceremediğim bu uykuya tekrar direndim. Ne zaman uyusam da kabuslarla uyanıyorum ve bir daha uyumak istemiyordum ama yarın sevdiğimi görecektim ve beni yorgun görmemesi gerekiyordu.

AŞK ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin