BÖLÜM 6 - Gökmen, Seçil, Enes, Sefa

30 9 4
                                    

Daha fazla bir şey demeden baş selamı verip çıkan adamın ardından tüm sınıf olarak şaşkın gözlerle gidişini izledik. Sonra ne mi oldu?... Herkes başıma üşüştü. Hep bir ağızdan "enişte kim?" demesinler mi "ne eniştesi be!!" diye haykırınca çıkan sesime ben bile inanamadım.

Ardından gözlerim Bilge'yi ve gülümsemesini görünce daha fazla dayanamayıp yanına gitmiştim ki sınıfa hoca girdi. "Herkes yerine geçsin çocuklar!"
komutuyla Bilge ile beraber önceden oturduğum yere oturduk.

Yanımdaki kız telefonda birisiyle mesajlaşıyordu. Daha sonra bana dönüp " çok eğlenicezz.." dedi ve anlamaz bakışlarımı görüp "hiç öyle bakma sen kesinlikle geliyorsun, bu ayrıca senin hoş geldin partin olucak" gözlerimi devirip sadece bizim duyacağımız fısıltıyla " öyle yerlerde hiç bulunmadım ve bulunmaya da niyetim yok ayrıca sözümden dönmem, bu konuyu da burada kapatalım" bu sefer gözlerini deviren o oldu.

Konuşmamızı bölen öğretmen oldu ve sanki yaramazlık yapmış bir edayla usulca önüme döndüm. "Görüyorum ki sınıfımıza yeni bir konuşkan daha eklenmiş. Hoş geldin, ben matematik
öğretmeni Murat. Bize kendini tanıtır mısın?" bu öğretmeni şimdiden sevmemiştim. Konuşkanmış...

"Ben Yağmur, Trabzon'dan geldim. Buralarda yeniyim, umarım anlayışlı olursunuz."

"Seve seve Yağmur... Bende Gökmen, sınıf başkanıyım." bakışlarım daha önce dikkat etmediğim, yeni uyanmış olduğunu anladığım yanımdaki çocuğun şiş gözlerine kaydı. Uzattığı elini
tutup tutmamak arasındaydım çünkü önünde oturan
kıskanç bakışlarını iliklerime kadar hissettiğim
sarışın kıza bakıp tam bir şey diyecektim ki "o
başkasının elini tutamaz!" diyen ciddi ve net sesiyle
beni şaşırtan Bilge'ye bakıp tekrar önüme döndüm ve
"memnun oldum" deyip hızla yerime oturdum.

Uzun ve yorucu bir dersin ardından zil çalan karnıma daha fazla dayanamayıp sınıftan çıktım. Kolumda hissettiğim elle birlikte bakışlarım o sarışın kızın mavilerini buldu. Kolumu çekip olduğum yerde durup,

"Merrhaba!? " soru anlamı taşıyan selamımı umarım anlayıp ona göre cevap vermesini bekledim.

"Ah pardon, böyle ilk günden çok kaba bir hareket oldu. Özür dilerim, ben Seçil. O el sıkışmak istemediğin Gökmen'in sevgilisiyim."

Sanki hiç bir şey yapmamış gibi kendini bu şekilde
tanıtmasına başta gıcık olsamda sonrasında ilerleyen
sohbetle birlikte kanım ısınmıştı.

Karnım doymadığı için yiyecekleri elime alıp Seçil ile birlikte sınıfa çıkmaya başladık. Bizim kata geldiğimizde yanımızdan geçmekte olan çocuk tam dirseğini koluma vurup dökülmekte olan içeceğim üzerime dökülecekken imdadıma yetişen yine Bilge olmuştu. Bu kız gerçekten benim kahramanımdı...

Bilge bana çarpan çocuğa dönüp "sanırım birilerinin düzgün yürüyebilmek adına bir eğitim alması gerekli, eğer hoca bulmakta zorluk yaşıyorsan seve seve yardım edebilirim Enescim" evet kapak sesi yakında olduğumuz için çok net duyulmuştu ve ben buna gülmeden edemedim.

Enes denen çocuk gayet sakindi fakat yanındaki kendisinden biraz kısa, sarı ve gür saçlarıyla, Enes'ten biraz daha yapılı, normal bir fiziği olan çocuk öne atılmıştı ki Enes koluyla bunu engelleyip "Sefa bırakta bakıcı bızdığını korusun" deyince kimse farketmese de sinirden kulağımdan çıkan dumanları hissedebiliyordum.

Bu seferde ben Bilge'nin öne atılmasını engellemiş tam bir şey söyleyecektim ki matematik öğretmeninin görüş açımıza girmesiyle dağılmaya başladık. Enes yine dirseğini koluma değdirmiş, kulağıma doğru eğilmişti "görüşürüz ufaklık..." ardından çapkınca gülümsemesiyle tam çıkışmıştım ki Bilge kolumdan çekiştirip sınıfa giren öğretmenin ardından biz de girmiş, yerimize oturmuştuk.

Ben niye hiç bir şey söyleyemiyordum yaa... Bakıcıymış... Bızdıkmış... Girişiriz - bok görüşürüz!!!

...

Son dersin zili çalmasıyla enerji dolmuş gibi gözlerim hızla açıldı çünkü artık yemek zamanıydı ve ben sabahtan beri hiçbir şey yememiştim. Yanımda diğerleri gibi çantasını toparlayan kıza dönüp "ne yapacaksın? Bir işin var mı?" aval aval yüzüme baktıktan sonra "iyice balık hafızalı oldun ama sen..."
anlamamış gibi yüzüne bakmaya devam ettim çünkü anlamamıştım. Gözlerini devirip " ah hadi ama Yağmur!, unuttun mu benim görevim seni korumak yani bu da demek oluyor ki öncelikle seni güvenli bir şekilde eve ulaştırmalıyım"

Peki sence ben bunu mu kastediyordum...

"Demek istediğim beni koruma görevin bittikten sonra ne yapacağın? Bir işin yoksa seninle konuşmam gereken bir konu var..." yeni şimşekleri çakmış gibi parmaklarını şıklattı. " Öyle desene yavrum, mesaisi bitenler çalışmazlar hayatım, unutma senin gibi bende bir öğrenciyim ve her öğrenci gibi bende çalışmalıyım" son söylediğine kahkaha atmıştım. Bilge ve çalışmak nedense komik gelmişti... Onu elinde kalemle bile düşünemiyorum...

AŞK ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin