Bana o yaşta Dünya'nın tüm aydınlık tarafını göstermek için bütün karanlığı kendine çekmişti babam ama bir şeyi gözden kaçırmıştı. Beni karanlıktan sakınırken kendisini unutmuştu. Babam karanlıkta kaybolmuştu, hiç gelmemek üzere...
Babam gittikten sonra beni karanlıktan koruyan kimse kalmamıştı. Koruyan kişinin gitmesiyle bende bulunan aydınlıklar gelen karanlıkla beraber kararmıştı.
Babam beni korumaya çalıştığı karanlıkta yok olurken bende korunduğum aydınlıkta yok olmuştum.
Tam o sırada hayatıma son aşkım girmiş ve bana aydınlık ve karanlığı öğretmişti. Kördüğüm olan iplerimi çözerek elime vermişti. Hayatıma girmesiyle baştan beri yabancılık çekmemiş ve ona kısa zamanda alışmıştım.
Karşılaşmamız için belki de bu kadar büyük bir plana gerek yoktu ama parti olmasa nasıl bir araya gelebilirdik? , beni çağırsa ayak üstü hatırlamadığım geçmişimden bahsetse ona ne kadar güvenebilirdim? , hayatımda güvenemediğim birisi dahi yokken... Belki de güvenirdim çünkü kalbim onu hatırlıyordu ve ben ilk kez böyle bir tepki alıyordum hislerimden...
Seçil'i görüp yanlış anlamam gayet normaldi çünkü güven benim kırmızı çizgimdi ve hala Batuhan'a bağlanacak kadar alışamamıştım. Bu derdin dermanı da zamandı...
Mutluydum, uzun zaman sonra gerçekten gülümsüyordum ta ki evden içeri girene kadar...
Her yerde cam parçaları, kırık tablolar, vazolar ve yer yer kanlar... Her yer birbirine girmişti. Aklıma abimin gelmesiyle endişe ve korkuyla,
"ABİ !!!"
Tüm gücümle, sanki sesim onun durumunu bana gösterecekmiş gibi bağırdım.
Bu zamana kadar aklımda sadece babam vardı ve ben babam dışında başka birisinin gidişini düşünmemiştim, düşünmek istememiştim, bir sevdiğimin daha gitmesine dayanamazdım. Bunu yapamazdım...
Eve tekrar bakmamla başım dönmeye başladı ve birkaç anı daha kazanmaya başladım. Her yer bulanıklaşıyor ve dönüyordu dengemi tutamayıp düşecektim ki koluma birisinin girdiğini hissettim.
Gelen sesler uğultu gibi geliyor, anlayamıyordum ama bu ses ve koku Batuhan'a aitti.
Aklıma düşen karelerle başım daha çok dönmeye başladı ve sertçe gözlerimi yumdum.
Anı
Kan, her yerde kan vardı. Bir karaltı gördüm, oraya gittiğimde hiç kimse yoktu ama kanın kokusu ve miktarı artmıştı. Akan sıvıyı takıp ettim çok geçmeden gördüğüm şeyle minik ellerim kapatabildiği kadar kocaman açılmış ağzımı ve gözümü kapatmaya çalışıyordu aynı zamanda ağlamalarım artmış, minik bedenim adeta sallanıyormuş gibi titremeye başlamıştı.
Birisinin beni almaya gelmesini bekliyordum, hareket edemiyor, kıpırdayamıyordum. Tanıdık sesle beraber hızla yerde yatan bedene baktım, ağzımdan kaçan çığlıkla dengemi sağlayamayıp oturur pozisyonda yere düştüm. Emekleyerek adamın yüzüne doğru yaklaştım.
"Sakın korkma güzel kızım!"
BABA!! Yerde yatan babamdı. Kandan ne kadar korksamda, her temasımda da bayılsamda... Bu aklımın ucuna bile gelmemiş, kandan yüzü bile görünmeyen babamın yüzünü incitmekten korkarcasına avuçladım.
"Baba buradan gidelim, ben çok korkuyorum.."
O acı çekiyordu, babam pes ediyordu, ona yardım etmeliydim yoksa o- hayır gözlerimin önünde gidemezdi!.. Hızla kalkıp avazım çıktığı kadar bağırdım ama kimse yoktu ve babamın acı dolu iniltileri artmıştı. Ağzında akan koyu sıvıyı farkettiğimde başım dönmeye başlamıştı ve daha fazla dayanamayıp arkama bile bakmadan kapıya doğru koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ADAM
FantasyMafya aleminin önemli isimlerinden olan Batuhan ve çocukluk aşkı olan lise son sınıfa giden Yağmur'un ortak amaçlarını gerçekleştirme çabaları... " Dediğim şeye de gelecek olursak bir an bende Halil gibi pek gerçekliğine inanamadım" yarım ağız sırıt...