BÖLÜM 7 - MERAK

27 8 0
                                    

Bu bölümde bir kaç defa "o olay" diye bahsettim, hatırlatma olarak yazıyorum. O olay dediğim birkaç bölüm önce sorhaşların Yağmur'u rahatsız etmesi ve Bilge'nin onu kurtardığı olay.

...

Aslında bunu daha önce sorgulamalıydım. Belki de o olaydan sonra Bilge'ye ve beni koruması için görevlendiren kişiye minnetimden dolayı ses çıkarmamıştım. Fakat bu ben değilim, bu normal bir şey değil. Birisinin koruması altında olmak tehlikede olmak demek ve ben tehlikede olmak istemiyordum. En azından bana neden tehlikede olduğumla ilgili açıklama yapılması gerekiyordu.

BİLGE'DEN

Bu konuşma için geç bile kalmıştı ama bende ona şimdilik verecek bir cevap bulunmuyordu. Zaten zamanı geldiğinde asıl söylemesi gereken kişi açıklama yapacaktı.

Bakışlarındaki sabrın tükendiğini görünce en azından içindeki merakın daha fazla büyümemesi adına onu bastırabilirdim ve bu da bir yere kadar mümkündü çünkü merakını gidermek yerine benim yaptığım ertelemekti ve bu da çığ gibi büyümesi demekti. Peki bu çığ engellenecek miydi yoksa düşmesine izin mi verilecekti? Bu tamamen Batuhan abiye kalmış bir şey...

Isırarına daha fazla dayanamamış kabul etmiştim. "Tamam ama önce kısa bir görüşme yapmam lazım arabaya geç geliyorum hemen" sevinç nidaları atıp sınıftan çıkışını izledim ve ardından benim gibi öğrenci olup Batuhan'ın emrinde çalışan Gökmen'e göz kulak olması için arkasından gönderdim. Mesajımı alan Gökmen'in gidişiyle de boşalan sınıfta aynı yerime oturup bir sigara yakmıştım. Maalesef ki bende sigara bağımlılarındandım ve hiç bırakmaya da niyetim yok...

Söz konusu Yağmur olunca dördüncü çalışta açılan telefon artık ilk çalışta aniden açılıyordu.

"Bir şey mi oldu?" bildim bileli yüksek çıkan sesinden hep bağırdığını zannederdim ama gerçekten bağırdığı zamanı hatırlayınca bunun normal ses düzeyi olduğunu anladım. Adamın desibeli yüksekmiş ne yapsın... sesindeki kalın tını endişesini taşıyordu ama aynı zamanda meşgul olduğunu anlatıyordu, bu da kısa geç demekti. Birilerini yakalamış ve hesap soruyordu demek... Acaba hangi düşmanımızı yakalamıştı. Yağmur'u korumak hem bana tatil gibi gelmişti hem de Batuhan abinin bana verdiği en önemli görevlerden biriydi.

"Abi Yağmur konuşmak istiyormuş" demek istediğimi anladığını anlasamda konuşmama devam etmiştim. "Seni öğrenmek isteyecek-" duyduğum sesle dudaklarımın kenarları kıvrıldı. Bu Seyit'in sesiydi, fırsatını buldukça beni köşeye sıkıştırmaya çalışan yavşaklardandı. Şu an orada olmayı o kadar çok isterdim ki...

"Kendisiyle bizzat tanışacağım, kafasının karışmasını engellemeye çalış! " telefonu kapatmasıyla hemen işleri halledip Seyit'e bende bir selam vermeliydim.

...

Derslerde uyumak pek adetim olmasa da gerek açlıktan gerekse ilk günün heyecanından uyku tutmuştu. Bu yüzden pek uzun olmamasına rağmen oldukça yorucu bir gün geçirdim. Beni şuan ayakta tutan, yatağımdan da mahrum eden şey merakımdı. En azından bundan sonra uyuyacaksam da bunu rahat bir şekilde yapacaktım. Aksi halde düşüne düşüne uykuya dalardım ve bu bir iki gündür beni çok yoruyor, sabah erken kalkmamı zorlaştırıyordu.

Düşüncelerimden arkadan gelen bir varlığı hissetmemle sıyrıldım. İnsanlar buna altıncı his diyor ama bu hissiyat artık benim özel gücüm haline gelmeye başlamıştı. Yaklaşan adım sesleri ile yavaşlamaya basladım.

Yanıma yaklaşan isminin Gökmen olup Seçil'in sevgilisi olduğunu öğrendiğim çocuk " seni korkutmak istememiştim" dedi sanki korkmuşum gibi.

"Korkmuş gibi bir halim mi var!?"deyip adımlarımı hızlandırdım.

AŞK ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin