BÖLÜM 10 - Anılar

14 3 0
                                    

Yağmur değişti, ben değiştim... Babamın ismini işitince bile eriyen yüreğim tüm zehrini gözlerden akıtırdı, oysa ben onunla ilgili isminden çok fazla şey duymuştum. Ortada eriyecek bir yürek kalmamıştı çünkü o yüreği taşıyan ölmüştü...

Ben öldürmüştüm! Gözlerimden saçılan artık su değil, ateşti...

İntikam hırsıyla doldurmuştum kendimi...

Yüreğimle beraber kalbimi de öldürdüm sanıyordum ta ki attığını hissedince kadar, onun varlığıyla beraber yokluğunun yarattığı boşluğu hissetmemiştim adeta.

Benim ilk aşkım babamdı, son aşkım ise Batuhan... Ve o aynı zamanda ilk aşkımın intikamını almam için benim bu yolda ki can dostum...

13 yıl önce

Konuşamıyordum...

Babamın öldüğüne inanamıyordum...

Annem hep bu saçmalığı söyleyip duruyordu. Oysaki yine bir iş gezisine gitmiş olmalıydı...

Bahçede oturmuş gözlerimi kapıdan ayırmadan babamı bekliyordum. O hiçbir zaman geleceğini söylemez ansızın kapıda beliriverirdi. Mutfağın bahçeye açılan kapının sesini işitince kısa bir an oraya baktım, annem elinde şal ile beraber bana doğru geliyordu.

Yanıma gelip şalı üzerime örtüp saçımın üstüne öpücük kondurdu. "Biliyorum yine gelmiceksin ama hava iyice soğumaya başladı birazdan tekrar gelip seni alırım" onu dinliyor, tepki vermiyordum. Sadece babamı bekliyor, kapıya odaklanmış bakıyordum.

Annemin yanımdan ayrılmasıyla gözümden 1 damla yaş süzüldü. Babam hiç bu kadar geç kalmamıştı. Ya dedikleri doğruysa, babam ölmüşse...

Lanet olsun Yağmur nasıl böyle düşünürsün! o sana söz verdi, Batuhan'la evlendiğimiz zaman seni Batuhan'ın kollarına bırakacaktı. Evet, Batuhan ile küçük de olsak evlenmeye karar vermiştik. Kim sevdiği adamla evlenmek istemez ki... Ya babam gelmezse, beni o kollara sonsuza kadar bırakacak birisi olmazsa...

Her bir düşüncemde bu ikisinin olması...

Son düşüncem dudaklarımın kıvrılmasını sağladı, etrafı dolduran ses ile hızla kafamı gelen arabaya çevirdim. Yoksa!! Biliyordum ama bana neden yalan söylediklerini kestiremiyordum, babam gelmişti sonunda ve artık bunun bir önemi yoktu!

Hızla kapıya doğru koşmaya başladım, arabadan Batuhan'ın indiğini görünce duraksadım. Önce Batuhan'a ardından gerisine bakmak için kafamı yana doğru eğiyordum. Sadece o vardı, ya onun babası nerede? Babamı ona sorabilirdim ya da beni babama götürmesini isteyebilirdim.

Batuhan duraksadığımı görünce bu sefer o bana doğru koşmaya başladı ve kollarını bana sımsıkı dolayarak sarıldı. Beni özlemiş olabilirdi ta ki hıçkırık seslerini işitinceye kadar. Onun ağladığını duyunca bende kendimi tutmamış ağlayıp kollarımı beline sarmıştım.

Ne kadar süredir ağlayıp sarıldık bilmiyorum ama bir şeylerin yolunda gitmediğini artık anlamıştım. Umarım babamla ilgili bir durum yoktur diye de içimden dua ediyordum.

Bahçede daha önce oturduğum yere geçip oturmuştuk. İkimizden de ses çıkmıyordu. Onu çok özlemiştim. Uzun zamandır görüşmüyorduk, babamla da... O dönmüştü, babam da dönecektir. Acaba konuşamadığımı bilmiyor muydu?

Derin nefes alıp bir eliyle ellerimi soğuktan korumak istercesine kavramış diğer eliyle de bir yanağımı hapsetmişti. "Yağmur, sesini duymaya ihtiyacım var" tekrar gözlerinden yaş süzülürken "lütfen" demişti. Belki de hiç olmadığı kadar kendimi zorlamış ve konuşmaya çalışıyordum, işte o zaman terapilere neden daha çok önem vermediğim için kendime kızıyordum.

AŞK ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin