// 32. Bölüm //

167 13 105
                                    

Defne'nin Anlatımıyla

Sabah gözlerimi odaya vuran güneş ışığı ile açtım koltukta iyice gerinip etrafıma baktım dün gece eve gelir gelmez kendimi koltuğa atmış uzun süre ağladıktan sonra uyuyakalmıştım burada. Ne hoş ama!

Bir yandan gittiğim için pişman olurken diğer yandan İpek'in mutlu olduğu aklıma geldikçe pişman olamamanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Orada her zaman fazlalıktım dün için takılmam saçmaydı.

Bir yandan kendime kızarken bir yandan ise koltuktan kalkıp merdivenlere yöneldim yavaş yavaş yukarı kata çıkarken bütün bu düşüncelerden sıyrılıp duş almak istiyordum sadece. Kurtulamasam bile rahatlardım belki.

Neyi düşünüyorsun ki böyle olacağı belliydi.

İç sesime hak verirken dün babamın dedikleri geldi aklıma istemsizce gözlerim dolarken dün geceki o his yeniden gün yüzüne çıkmıştı. Bile isteye içimdeki o küçük Defne'yi öldürmüştüm, o kızı kendimden bile koruyamıştım.

Seninde onlardan farkı kalmadı...

Bu düşünce iyice beynimin içine işlerken canım bir kez daha yanmıştı hayatım boyunca korktuğum şey başıma gelmişti onlar gibi olmuştum. Gerçek anlamıyla onların kızı olduğumu kanıtladım kendime. Kendime ihanet etmiştim, bu zamana kadar yaşayan Defne'ye ihanet etmişim en önemlisi de o küçük kız çocuğuna ihanet etmişim.

Kendimi nasıl affedeceğimi bilmiyorum bunu nasıl unutacağım bilmiyorum. Bildiğim tek şey canım gerçekten çok yanıyordu. Öyle bir yanıyor ki canım değil aklımdan çıkartmak kalbimi söksem bile geçmeyecek bir acı yaşamıştım kendime.

Bütün bu düşüncelerden sıyırlamaya çalışarak duşa girdim. Saçlarımı iyice yıkarken duvara çöküp tekrardan ağlamaya başladım. Şu akan sıcak su bile rahatlatmıyor beni. Ne yaparsam yapayım aklımdan çıkmıyor ne o evde yaşadığım korku ne o bunalma hissim ne de babamın dedikleri. Her an daha da kazınıyordu aklıma...

Uzun bir süre ağladıktan sonra toplanıp duştan çıktım birazdan Ömer arardı onun endişelenmesini istemiyorum. Onun için biraz da olsa toparlanabilmiştim.

Sevgili Ömer varlığın güç veriyor bana.

Üzerime günlük bir şeyler giyerken saçlarımı kurutup açık bırakmıştım rahatsız olmamak için önüme gelen tutamları toka ile arkaya sabitlemiştim. Son kez aynadan kendime bakıp telefonumu da alarak aşağıya inmiştim adımlarım bahçeye ilerlerken telefonumu kontrol ediyordum bir yandan. Gördüğüm şeyle yeniden kendime kızmıştım.

Ömer aramıştı. Hemde defalarca kez! Çok endişelenmişti kesin hemen onu ararken duyduğum sesle şaşırmıştım. Ulaşılmıyordu Ömer'e telefonu kapalıydı.

"Ah Defne ah sen nasıl unuttun Ömer'i aramayı kim bilir nasıl endişelendi."

Tekrar aradım yine ulaşılmıyordu, kalbim korkuyla hızla atarken çoktan endişelenmeye başlamıştım bile.

"Başına bir şey mi geldi acaba?"

Saçmalama kızım başına bir şey gelse haberin olurdu.

İç sesime hak verirken bahçeye çıktım biraz hava alıp sakinleşmem lazımdı. Elimdeki telefonu tekrar açıp Ömer'i aradım yine tekrardan aynı sesi duymamla telefonu kapattım sakinleşmeye çalıştım.

"Bir şey olmayacak sakin ol, şarjı bitmiştir."

Kendimi bir şekilde kandırmaya çalışırken arkamdan bana doğru yaklaşan adım seslerini duymamla birlikte kaşlarım çatıldı hızla. Adım sesi iyice yaklaşırken telefonu cebime koydum tam arkamda adım sesini hissederken ani hareketle arkamdaki kişiyi kolundan tutup yüzünü görebilecek şekilde önüme çektim gördüğüm kişiyle şaşkınlıkla bakakaldım. Ömer'di bu.

Kış Güneşi -2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin