//21. Bölüm //

340 19 90
                                    

Defne'nin Anlatımıyla

Doğmaya başlayan güneş ile birlikte içtiğim kahvenin fincanı bırakıp dizlerimde uyuyan Ömer'e kaydı tekrardan bakışkarım, bir yandan saçlarını severken bir yandan ise hayranlıkla onu izliyordum. Bütün gece ikimizde uyumamış sohbet etmiştik arada ikimizde susmuş sadece birbimizin nefeslerini dinlemiştik bir süre sonra Ömer dizlerimde uyuyakalırken bende onu izlemiştim bütün gece.

Öylesine özlemiştim ki onu izlemeyi, onunla vakit geçirmeyi, saçlarını sevmeyi, sakallarını sevmeyi, kokusunu içime çekmeyi kısacası onunla ilgili olan her şeyi çok özlemiştim. Bütün gecede bu özlemimi biraz olsun gidermek için onu izlemiş saçlarını sevmiştim.

Evet içimdeki özlem bitmemişti ama birazda olsa azaltmıştı, kokusunu burnuma doldukça daha da mutlu oluyorum. Biliyorum yanından kısa süreliğine bile ayrılsam bu özlem sürekli olarak artmaya devam edecek kokusunu özleyeceğim sesini duymak isteyeceğim, bana güzel güzel baksın isteyeceğim, yanında olmayı isteyeceğim sanki kalbim ve bütün hücrelerim ona muhtaçtı. Bu nasıl oluyor bilmiyorum ama ben o olmadan yapmazdım ve ben bunu daha yeni kavrıyorum.

Sevgili Ömer çiçek nasıl suya muhtaç ise bende sana öyle muhtacım.

Onu izlediğim her an içim huzurla dolarken yüzümdeki tebessüm her saniye daha da artıyordu.

Ne kadar süre daha onu öyle izledim bilmiyorum, belki saatlerce, belki dakikalarca belkide kısa bir an, ama o zaman dilimi benim için su gibi akıp gitmişti. Kalkmam gerektiğini çalan alarm sesimle anladım, onu rahatsız etmeden alarmı kapattım başını dizlerimden kaldırıp yan tarafta duran yastığa koydum yanağına ufak bir öpücük kondurup yemek hazırlamak için mutfağa gittim önce ateşe çay suyu koydum sonrasında telefonumdan şarkı açıp güzel bir kahvaltı hazırlamaya başladım.

Kahvaltıyı hazırlamaya devam ederken belime sarılan kollarla başta irkilsemde sonunda uykucu kocamın uyandığını anlamıştım. Gülümseyip işime devam ettim.

"Günaydın güzelim."

"Günaydın uykucu, uyanabildin sonunda."

Gülüşünü duyduğumda içim huzurla doldu daha da sokuldum ona.

"Sen ne zaman uyandın güzelim, benide çağırsaydın birlikte yapardık boşuna yoruyorsun kendini."

"Ben yorulmuyorum canım alt tarafı bir kahvaltı, ayrıca seni uyandırmak istemedim kıyamadım çok tatlı uyuyordun."

"Böylede benim içim rahat etmiyor onu ne yapacağız?"

"Bir çözüm bulacağız zamanla o zaman ikimizde rahat ederiz ne dersin, o zamana kadar da böyle idare edeceğiz artık."

"Sen öyle diyorsan öyle olsun güzelim." boynuma kondurduğu öpücükle kalbim hızla atarken gülüşüm mümkün oldukça daha da fazla büyümüştü.

"Bak bu hoşuma gitti işte."

"Sizi memnun edebiliyorsan ne mutlu bana Defne Hanım."

"Fazlasıyla memnun ediyorsunuz Ömer Bey ondan hiç şüpheniz olmasın."

"Bak bu da benim hoşuma gitti işte."

Böyle konuşa konuşa sonunda kahvaltıyı hazırlamıştım. Ömer'in çayını koyduktan sonra yerime geçip önce kahvemden bir yudum alıp karşımda duran adamı izledim öylece.

Sevgili Ömer seni hiç konuşmadan saatlerce izleyebilirim.

Sessiz süren kahvaltının ardından hazırlanmak için odama gittim karşıma çıkan ilk kombini alıp onu giydim hafif makyajımı yaptım mavi renkli ceketimi giyip aynadan kendime baktım, dalgalı saçlarımı düzeltip odadan çıktım. Saatimi kontrol edip salona gittim Ömer'in cama dönük şekilde telefonla konuştuğunu görünce ona yaklaşıp belinden sarıldım başımı omzuna koyup yüzünde oluşan gülümsemeyi izledim hayranlıkla.

Kış Güneşi -2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin