//6. Bölüm //

289 19 234
                                    

Yazarın Anlatımyla

Gün yavaş yavaş yerini geceye bırakırken Ömer ve Defne'nin gidecekleri tanışma yemeğine az bir zaman kalıyordu Defne hazırlanırken Ömer ise koltukta oturmuş gergin bir şekilde onu bekliyor bir yandanda düşünüp duruyordu.

Halbuki Ömer'in planlandığına göre ilk başta anne ve babasına söyleyecek onları yumuşatıp daha sonrasında annesini ve babasıyla birlikte durumu dedesi ve babaannesine anlatacak, kolayca halledecekti her şeyi. O şekilde ne ailesinden birisi ne de Defne üzülecekti güzel güzel hallollacaktı her şey.

Ama bütün planları suya düştü, düşündüğünden farklı gelişti her şey. Ne olacak diye düşünüp duruyordu kendi içinde. Ama aklına hiçbir şey gelmiyor aksine kafası daha da karışıyor.

Belkide bunun için geriliyordu bir çözüm bulamadığı, aklına bir şey gelemediği içindi kötü bir ihtimal aklına getirmediği için kızdı kendine.

Tek bir isteği vardı bu işi kolayca kimseyi kırmadan üzmeden halletmekti. Bu gece kötü geçerse Defne'de üzülecekti tam mutluluğa kavuşmuşken aynı şeyleri yaşamak istemiyor Ömer.

Telefonu çıkarttı bir çözüm bulabilmek için Ege ve Akın'ı aradı şu an ona akıl verecek mantıklı kişiler Akın ve Ege'ydi. Bunun bilinci ile telefonun açılmasını bekledi bir çözüm düşünmeyi ihmal etmeyerek tabiki de.

Ömer telefonla konuşurken Defne ise odasında gergin bir şekilde kendini süzdü, siyah renk midi boy papataya desenli elbisesi ile gayet güzel olmuşken elbisesini yüzüne yaptığı hafif makyajla kusursuz olmuştu. Elbise v yaka gelirken kol kısımı şifon kumaşla yapılmış elbise olduğu gibi kollarınında küçük küçük papatya desenleri vardı. Dalgalı saçlarını düzeltirken içindeki gerginliği atmaya çalışıyordu ama o gerginlik azaltmak yerine mümkünmüş gibi daha her saniye artıyor rahatlamıyordu.

Bu konu onu evlenmeden önceden de geriyordu her seferinde bir şekilde halledeceklerini düşünüyordu. Ömer'in dedesiyle ilgili anlattıklarından sonra içindeki son kalan umut solup gitmişti. Onlara bütün bu olanları nasıl anlatacağını bilmiyordu, kendisini severler mi bilmiyordu, Ömer ile evliliğine karşı çıkarlar mı bilmiyor bildiği tek şey içindeki o korkuydu.

Ne bu odadan çıkmaya cesareti var ne de Ömer'in yanına gidip onunla birlikte Ömer'in ailesinin yanına gitmeye cesareti vardı istediği tek şey pikenin altına girip yıllar önce kaçtığı o karanlığa sığınmaktı, deliksiz bir şekilde uyumak istiyordu sadece.

Eli her geçen dakika daha da fazla ağrıyan karnına gitti sıkıca gözlerini kapattı, yatağa oturdu ağrısının birazda olsa hafiflemesini bekledi, ne kadar bir süre bekledi o da bilmiyordu ağrısı yüzünden bir şey düşünemiyordu. İstediği şey bu ağrının bir an önce son bulmasıydı.

Kapının tıklanması ile irkildi Ömer'in sesini duydu.

"Güzelim hazır değil misin hala?"

" Hazırım geliyorum şimdi."

Ağrıyan karınını umursamadan yataktan kalktı solgun yüzüne baktı bu şekilde çıkarsa Ömer iyi olmadığını anlayacaktı, şu an onu germeye ya da endişelendirmeye gerek yoktu. Dik durdu elini ağrıyan karnından çekip kapıya ilerdi kapı kulpuna tutundu kapıyı açmadan önce canının acısını belli etmemek için yüzüne belli belirsiz bir tebessüm edip kapıyı açtı.

Kapının önünde volta atan kocasına baktı ortamdaki sessizliği bozup konuşmaya başladı.

"Biraz fazla beklettim galiba?"

Ömer duyduğu sesle durdu kendisine tebessümle bakan karısına baktı ona yaklaştı aralarındaki mesafe yavaş yavaş kapanırken hayranlıkla defalarca kez karısını süzdü. Siyah papatya desenli elbisesi hafif makyajı ve dalgalı kızıl saçlarıyla o kadar güzel olmuştu ki aklı tamamen bedenini terk etti sertçe yutkundu.

Kış Güneşi -2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin