//18. Bölüm //

310 17 110
                                    

Ömer'in Anlatımıyla

Sabah gözlerimi başımın ağrısı ve burnuma dolan yabancısı olmadığım kokuyla birlikte açtım. İlk başta nerede olduğumu kavrayamasamda gözlerime gelen birkaç tutam kızıl saçlarla birlikte Defne'nin evinde olduğumu fark ettim. Şaşkınlıkla ona bakarken elim saçına gitti saçını gözümün önünden çektim ona baktım burnunu boynuma gömmüş tatlı tatlı uyuyordu tek eli göğsümün üzerindeyken tek eli ile elimi sıkıca kavramıştı tek elimi beline götürdüm benden uzaklaştırmak için onu itecekken bana dahada sokulmasıyla derince bir nefes aldım.

Onunla bu durumda olmak kalbimi hızlandırırken bir yanım ise ondan uzaklaşmam gerektiğini söylüyordu ama yapamıyorum işte. O yanımdayken onunla bu haldeyken ondan değil uzak durmak yanından bir saniye ayrılmak istemiyorum.

Ona karşı bu kadar savunmasız oluşum sinirimi bozuyordu ve her geçen gün üzerimdeki etkisi artıyordu.

Buraya bu hale nasıl gelmiştik bilmiyorum ama bu durumda olmak bir şekilde hoşuma gidiyordu. En azından o uyanana kadar bu anının tadını çıkaratacağım şimdilik bütün sorunlarımı ertledin. Bütün sorunlarımı sonra düşüneceğim umrumda olan tek şey bu andı bende bu anı doya doya yaşayacağım.

Boşta kalan elimi beline götürdüm saçlarından gelen kokuyu içime çektim, gözlerimi kapattım huzurla. İtiraf etmem gerekirse bu anı çok özlemiştim.

Onun bir şekilde varlığını hissetmek kokusunu içime çekmek yanında olduğunu bilmek benim için ödül gibi bir şeydi adeta.

Bir süre öylece orada durdum kokusunu içime çektim saçlarını sevdim teninin sıcaklığını hissettim ona karşı olan özlemimi bir nebze bile olsun giderdim. O kıpırdayana kadar sürdü bu uyanacağını anlayınca ona yakalanmamak için gözlerimi kapattım, şu an bu kadar kararsızken onunla bir şey konuşamazdım kendimi açıklayamazdım. Bunun için onun yaptığı şeyi bu sefer ben yaptım ondan kaçtım. Şu anlık en doğrusu buydu.

Elimi tutan elinin oynamasıyla uyandığını anladım şu an elimize baktığından emindim, gözlerim kapalı olsa bile vereceği tepkileri çok iyi biliyordum artık. Sakallarımda hissettiğim eliyle birlikte gözlerimi açmamak için kendimle savaş verdim.

Bir dokunuşu ile içimi eritmeyi başarıyordu, üzerimdeki etkisi gün geçtikçe daha da artıyordu sanki. Ona karşı böyle olmamdan bu durumdan nefret ediyorum.

Onun konuşmaya başlamasıyla birlikte bütün bu düşüncelerimden sıyrıldım diyeceği her şeyi can kulağı ile dinlemeye başladım. Gerçekten ne düşündüğünü merak ediyordum bu benim için büyük bir şanstı bu şans bir daha ayağıma gelmezdi onun için bu fırsatı iyi değerlendirmeye çalıştım.

"Keşke uyandığın zamanda böyle yüzüne bakmaya cesaretim olsa dün gece dediklerimi diyebiliysem sana ama uyandığında utançtan pişmanlıktan yüzüne bakamayacağım. Sana kendimi nasıl affettireceğim bilmiyorum eskisi gibi olur muyuz bilmiyorum bildiğim tek şey kırık kalbini tamir etmem gerektiği. Evet sana her şekilde zarar veriyorum ama ne ayrı oluyor ne de birlikte oluyor Ömer iki türlüde hayatın kararıyor en azından yanında olayım eskisi sana iyi gelemeye çalışayım yüzün biraz olsun gülsün bunu istiyorum. Senin için senden vazgeçemek kaçar gibi gitmek saçmalıktı kabul ediyorum haklısın. Umarım sana kendimi gerçekten affettirebilirim."

Elleri saçımda gezinirken sıcaklığını tenimde hissediyorum sıcak nefesi ılık ılık yüzüme çarpıyordu, tek eli elimi sıkıca kavırıyordu dediğini kanıtlamak istermiş gibi. 'Bu sefer gerçekten gitmeyeceğim yanındayım.' der gibiydi.

Kalbim bu kadar kırkken bu dediklerine nasıl inanacağım bilmiyorum, bu sefer aramıza eskisi gibi bir duvar değil şehir girmişti. Ben o şehirleri aşşam bile kendime zarar vermiştim sadece ya neyse!

Kış Güneşi -2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin