//7. Bölüm //

257 19 164
                                    

Ömer'in Anlatımıyla

Acı şu anda duygularımı en iyi tarif edebilecek tek kelime, acı kalbimi tamamen ele geçirebilmiş duygu...

Aynı acıyı bir kez daha yaşıyordum yine yine yeniden. Cemre'den sonra varlığını bile yeni öğrendiğim çocuğum. Daha varlığına alışamadan onu kaybettiğimi öğrenmek canımı daha da fazla yakıyor.

Aldığım her bir nefes haram gibi geliyor, içimde her saniye atan o acı o acıyla yaşamak olmak kalbimi paramparça ediyor. Bu sefer nasıl tutunacağım bilmiyorum bildiğim tek şey kalbimde oluşan ve hiçbir zaman geçemeyecek o acı...

Defne'nin ameliyathaneden çıkmasını beklerken kulağımda ise hala idrak edemediğim o gerçek yankılanıp duruyordu.

"Defne Hanım buraya geldiğinde hamileymiş ama düşük yapmış bebek anne karnında ölmüş. Çok üzgünüm...”

Gözümden akan yaşları silmeye tenezzül bile etmeden karşımdaki beyaz duvarı izliyorum sadece.

Bağrımak istiyorum hiç susmadan bağrımak istiyorum, bütün her şeyi inkar edercesine bağırıp isyan etmek istiyorum. Ama ne bağırmaya ne de isyan edebilmeye halim vardı yapabildiğim tek şey susup her şeyden kaçmaya çalışmaktı.

Ne Defne'yi koruyabilmiştim ona verdiğim sözleri tutabilmiş kalbindeki acıya iyi gelebilmiştim, ne de bebeğimizin varlığını anlayıp onu koruyabilmiştim ona iyi bir baba olabilmiştim. Kendime olan kızgınlığım da suçluluk duygum da her geçen saniye katbekat artıyordu...

Böyle birisi olmak Defne'ye de bebeğimizede iyi gelememek beni aciz, sorumsuz bir adammış gibi hissettiriyor.

Gözümden akan bir damla yaşı silip çaresizce etrafıma bakındım, artık bu hislerden hiçbir zaman kurtulamayacağımı bunlarla sürekli yüzleşeceğimi bu hisle yaşayacağımı en acı şekilde öğrendim bugün...

Defne'yi sonunda odaya aldıklarında doktoru dinlemeden yanına gittim başucuna oturup elini tuttum bir yandan saçlarını severken konuşmaya cesaret etmeye çalışıyordum. Ne yüzüne bakabilecek cesaretim vardı ne de onunla konuşacak cesaretim vardı. En sonunda cesaret edip konuşmaya başladım.

"Ah be Defne'm neden bizim başımıza geliyor böyle şeyler, biz neden mutlu olamıyoruz bir türlü?”

Kendime kendime kurduğum bu cümlenin cevabını yine kendim aramaya çalıştım, ama bir cevap bulmayıp başladığım noktaya geri döndüm.

Ellerim kızıl saçlarına gelirken iyice solmuş yüzüne baktım, yine kendime kızmaktan başka bir şey yapamadım. Elim karnına giderken yutkundum dolu gözlerimi umursamadan konuşmaya başladım.

"Özür dilerim Defne'm sana verdiğim sözleri tutamadığım için bebeğimize sahip çıkamadığım için özür dilerim. Affet beni...”

Ellerimi karnından çekmedim gözlerimi kapattım acıyla. Onun yüzüne nasıl bakacağım ne yapacağım, bilmiyorum onunla nasıl konuşacağım bilmiyorum bildiğim tek canımın acısıydı.

Aklımdan geçen her şeyi bir köşeye atmaya çalıştım sertçe yutkundum şu an öylece uyuyan karıma baktım. İkimizde aynı şeyi ikinci kez yaşarken bu sefer ne Defne yalnızdı ne ben yalnızdım her zamanki gibi birbimizin yarasını saracağız böylece ikimizinde acısı bir nebze olsun geçecekti.

Tabi bu ne kadar bir zaman sürer bilmiyorum bildiğim tek şey bu süre içinde Defne'nin de benimde çok üzüleceğimizi artık daha iyi anlamıştım.

Defne'nin Anlatımıyla

Gözlerimi burnuma dolan hastane kokusuyla açtım başta gözüme gelen yoğun ışıkla gözümü açamadım biraz ışığa alışınca gözlerimi açtım etrafıma bakındım öylece Ömer yoktu yanımda.

Kış Güneşi -2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin