3.5

3.3K 315 53
                                    

23.08.2022
(18:07)

Bizim evin bulunduğu sokağa döndüğümüz anda köşede aile apartmanımız görünmüştü. Kıvanç'a dönerek, "Hazırlıklı ol..." dedim ve cümlemi bitiremeden dedemin sesi mahalleyi inletti.

"Bre Dağhan!"

Kıvanç bana döndüğünde, derin bir nefes aldım. "Beni sokağın başında görünce her zaman böyle selamlar," dedim. Dedem bana bu şekilde bağırmayı severdi. Mahalleli de alışmıştı artık. Sadece sabah erken saatlerde bu sesi problem ediyorlardı ancak günün diğer saatlerinde duyunca irkilmiyorlardı.

"Eğlenceli mi yoksa ürkütücü mü emin olamadım," derken bana doğru eğilmişti. Ona yan yan baktığım sırada dedemin ayağa kalktığını gördüm. Gözleri iyi görmüyordu ama yanımda birisini görebilecek kadar da görüyordu.

"Kim var senin yanında?" diye bağırdığında, bir kez daha iç çektim. Zaten eve geliyordum, gösterirdim yanımda kim olduğunu... Niye bağırıyordu ki, hiç anlamıyorum.

"Cevap vermeyecek misin?" diye sordu, Kıvanç.

"Ben de bağırırsam böyle konuşmaya devam eder, biliyorum ben onu..." karşılığını verdim ve neyse ki, ben de bağırmak zorunda kalmadan büyükannem dedemin arkasında belirdi ve terliğini yaşlı adamın kafasına indirirken tiz bir sesle, "Bağırıp durmasana çocuk zaten buraya geliyor," dedi.

İkisinin tartışma sesi bize kadar gelirken Kıvanç'a döndüm ve "Annem, büyükannemin küçük bir kopyasıydı. Babamla beni sürekli böyle azarlardı..." dedim. Sonra bir şey içimde tuhaf bir sıkıntının baş göstermesine neden oldu. İç çekerek kaşlarımı çattım ve "Son zamanlarımızı hatırlayamamak canımı sıkıyor ama aynı zamanda da hatırlayamama nedenlerimi düşündükçe iyi de hissediyorum," dedim.

"İnsan beyni çok gizemli bir organ, neleri kaldırabileceğini ve neleri kaldıramayacağını bilemiyorsun ama dediğim gibi, düzenli bir tedaviyle kendini daha sağlıklı hissedeceksindir."

Elini omuzuma koyarak sıktığında hafifçe gülümsedim. Ona yan yan bakarken, "Düzenli tedavim olur musun?" diye sordum.

"Hiç beklemediğim anda, beklemediğim şeyler söylüyorsun..." dediğinde, gülümseyerek önüme döndüm.

"Bana, sana yürümem için alan açıyorsun. Fırsatımı kaçırmıyorum!" karşılığını verdiğimde, ona bakmasam da emin olduğum bir şekilde gözlerini devirerek, elini omuzumdan çekti ve "Sakın beni cinli falcı diye tanıştırma," dedi.

"Ama çok eğlenirdik..." dediğimde, Kıvanç gözlerini kocaman açarak bana baktı ve "Sakın!" dedi. "Arkama bakmadan kaçarım bak."

"Eşyaların bende ki," dedim, elimdeki çantasını havada sallayarak. Bana dik dik baktı ancak, "Sende kalsın, onlara sarılıp, beni nasıl kaçırdığına ağlarsın," diyerek çenesini havaya kaldırdı.

Ona hayretle bakarken, "Vay be..." diye mırıldandım. "Sen neymişsin öyle. Ya sen, beni nasıl kaybettiğine ağlarsan?"

"O da benim problemim olur."

Gülerek başımı iki yana salladım. "Çok hoşsun," derken cebimden anahtarımı çıkardım. Ancak ben anahtarı yuvaya yerleştirmeden kapı otomatiğine basılmıştı. "Seninle tanışmak için epey sabırsızlanıyorlar galiba..."

Falcı | #textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin