7.2

1.2K 155 41
                                    

10.09.2022
(11:21)

Kiiro kucağıma atlarken, keyifle gülümsüyordum. Onu ilk bulduğumda aşırı hareketsiz sakin bir kediydi ama bizimle geçirdiği üç günün sonunda epey hareketlenmişti.

Evimizin erkeği, Kıvanç Bey'im çalışmaya gittiği için, Kiiro ile evde baş başaydık.

Açıkçası okulların açılmasına sadece bir hafta kaldığı için Kiiro ile doyasıya pinekleme derdindeydim. Esasında bir ara kendi evime dönüp eşyalarımı almam gerekiyordu ama evi düşündükçe mideme saplanan ağrıya engel olamıyordum.

Kendimi kötü hissediyordum ve düşünmekten kaçıyordum ama bu iyileşmemi sağlamıyordu. İçimi paramparça eden gerçekler yüzünden kendimi toparlamakta güçlük çekiyordum.

Telefonum çalmaya başladığında Kiiro'yu rahatsız etmeden telefona uzandım. Aslında telefon benim de değildi. Kıvanç bana eski telefonunu bırakmıştı ve kendi hattımın ikizini çıkartarak Kıvanç'ın telefonunu kullanmaya başlamıştım.

Benimle iletişime geçemediği zamanlar endişeden epey kafayı sıyıran sevgilimin akıl sağlığını korumak için zorla da olsa kabul etmem gereken bir durum olmuştu.

Ekranda "Teoman Sensei" yazısını görünce, gözlerim doldu. Beni bu konuda en iyi anlayacak kişiden de kaçıyordum ancak telefonu açmazsam gerçekten de endişeleneceğini bildiğim için açmam gerekiyordu.

"Efendim, senseiiim." Telefonu açar açmaz ses tonumu değiştirerek konuşmuştum.

"Selam aslanım, nasılsın? Aldırdın mı dikişleri?" diye sorduğunda, "Evet, aldırdım. İyiyim ya..." dedim.

"Derse niye gelmedin o zaman?" diye sertçe sorduğunda istemsizce güldüm.

Tam cevap vereceğim sırada arka fondan gelen birinin sesini duydum, sanırım Asaf'tı homurdanıyordu yine. Adamın benimle ne derdi vardı bilmiyorum ama çocuk çocuk hareketler yapıp beni deli ediyordu.

"Bazı olaylar yaşandı, hani bilirsin aslında..." dediğimde, Teoman düşünceli düşünceli konuştu.

"Fiziksel olarak iyisindir ama ruhsal olarak tam bir harabe..." dedi.

"Aynen..."

"Ne oldu aslanım?"

"Ben... Her şeyi öğrendim Teoman. Annem..." konuşamadım, ben konuşmayınca Teoman da sustu.

"Geleyim mi yanına?" diye sordu, ciddiyetle.

Kıvanç'ın evinde olduğum için Teoman'ı buraya davet etmek içimden gelmedi bu yüzden, "Ben gelsem sana? Olur mu?" diye sordum.

"Tabii olur. Dojodayım ama eve de geçebiliriz."

"Ev daha iyi olur, dojoda azıtıp baskıları unutabilirim. Senseiiimden bir ders isteyebilirim..." dediğimde Teoman kahkaha attı.

"Kıçını kaldır ve evime gel," diyerek telefonu suratıma kapattı.

Hızla yattığım yerden kalkmaya niyetlendiğimde, koynuma uzanmış Kiiro'yu hatırlayarak gerisin geri uzandım ve "Ah be kızım," dedim. "Sessiz sessiz koynuma girmişsin, az kalsın uçmayı öğretecektim sana..."

Kiiro başını kaldırıp "Miyaaav" dediğinde hafifçe güldüm. Bu kediye bayılıyordum.

Burnunu okşadıktan sonra Kiiro'yu kucağımdan indirip yastığın üstüne bıraktım ve Kıvanç'ın odasına geçerek beyaz sweatshirtlerinden birini aldım ve dışarıdaki hava hâlâ iyi olduğundan basketbol şortuyla kombinledim.

Açıkçası daha çok elime ne geçerse onu giyiyordum çünkü burada çok fazla seçeneğim yoktu.

Hızlıca üstümü değiştirdikten sonra Kiiro'yu pet kafesine koydum ve "Hadi bakalım, baba seni biraz gezdirmeye çıkarsın..." dedim. Keşke Kiiro konuşabilseydi...

Çelik kapıya geldiğimde, hızlıca ayakkabılarımı giydim.

Kıvanç'ın sadece bir anahtarı vardı ve onu da bana bırakmıştı çünkü evin altındaki kafede çalıştığı için benim evden çıktığımı çok rahat görebilirdi. Ben de ona anahtarı bırakabilirdim.

Bu yüzden evden çıkarken, vestiyerden anahtarı aldım ve Kiiro'yla birlikte merdivenleri inmeye başladım. Apartmandan çıktığımda, güneş yüzümü yakarken, rüzgar bacaklarımı ısırıyordu.

Tuhaf bir ikiliydi ama birkaç gündür ortalıkta böyle gezdiğim için alışmıştım.

Kafeye girerek, artık yerini ezberlediğim masaya yöneldim. Kıvanç'ın başı yine kalabalıktı ama beni fark edince, etrafındaki kızlara bir şey söyledi ve ayağa kalktı.

Yanıma gelirken füme gömleğiyle adeta içimi yakıyordu. Derin bir nefes alarak, anahtarları ona uzattım ve "Teoman'a gidiyorum," dedim.

"Dojoya mı? Hafta sonu yetişkinler için yok sanıyordum."

"Yok zaten, ben evine gidiyorum..." dediğimde, Kıvanç kaşlarını çattı ve "Niye? Onda mı kalacaksın?" diye sordu. Elleri bileklerimi kavramıştı ve merak içinde bana bakıyordu.

Ah, yiyesim geliyordu bu çocuğu.

"Aşkım çok sevimli oluyorsun..." dedim. "...ama fazla kıskanmak sağlığa zararlı."

"Soruma cevap vermedin..." diyerek dudaklarını büktüğünde gülümsedim. Sonra ellerime bakt ve isyan edercesine, "Kiiro'yu da götürüyorsun!" dedi.

"Aşkım sadece sohbet etmeye gidiyorum. Ondan biraz akıl almam lazım."

Kıvanç başını kaldırıp bir süre yüzüme baktıktan sonra, başını onaylarcasına salladı ve "Haklısın," dedi. Bu sefer sesinde kıskançlık yoktu. Açıkçası onu bırakıp, Teoman'dan akıl almaya gittiğim için daha çok kıskanır sanmıştım ama sevgilim beni şaşırtmıştı.

"Bir yetişkinin yönlendirmesi daha iyi olacaktır..." dedi ve bileğimi saran ellerini ellerime indirdi. "...her zaman yanındayım ve seni destekliyorum ama hayat tecrübesi konusunda en az senin kadar toyum."

"Şurada oturup ağlayabilirim..." dediğimde Kıvanç hafifçe güldü ve "Çeşmeleri açmayı öğrendin, ağlarsın tabii..." dedi.

"Heey." Gözlerimi gözlerine diktim ve "Sulu göz değilim ben."

"Peki, peki..."

"Hem ben anahtarları bırakmaya geldim aşkım," diyerek, evin anahtarlarını eline tutuşturdum.

Kıvanç arkasına bakındı ve kalabalık kafeyi görünce iç çekti. "Bu gün güzel iş yapıyorum, kafeyi bırakamam..." derken, epey üzgün görünüyordu.

"Gerek yok ki," dedim. "Hem başka zaman götürürüm ben seni Teoman'ın evine. Artık bu güne bu gün benim helalimsin..."

Kıvanç epey güçlü bir kahkaha attığında, gülüşünü seyrettim. Ortamın ambiyansını değiştiyordu adeta. Onu ilk gördüğümde de böyle harikaydı.

Gülmeye devam ederken, "Helalin miyim?" diye sordu.

"Öylesin."

"Deli."

"Sana deliyim."

"Peki..." dediğinde, gülümsedim ve etrafımızda çok fazla insan olduğu için sadece boştaki elimi omuzuna doladım ve çenemi omuzuna koyarak ona sıkıca sarıldım.

"Akşam görüşürüz aşkım."

"Görüşürüz sevgilim."

Kıvanç geri çekilirken yanağıma küçük bir öpücük kondurdu ve yanımdan güçlükle uzaklaştı.

Ehehe :)
Minnak geçiş bölümleri ve 🤝🏻 ben

Gelecek bölümde görüşürüz ✌🏻

Sizi seviyorum 🫶

Falcı | #textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin