Biz mutfağa geçmiştik. Ben dolaptan kahve alıp makinayı ayarlarken Seren konuşmaya başladı.
"Lalin pudingler nerde?"
"Buzdolabında."
O buzdolabından pudingi almış tezgaha koymuştu. O bana bakarken ben de kahve işlemini bitirmiştim.
"Çok hakimsin bakıyorum buralara." Dedi Seren hesap sorarcasına. Sakalayacak bir şeyim yoktu zaten. Ona doğru dönüp kendimi tezgaha yasladım.
"Babam eve geldi. Annem beni aradığında onunla konuşurken duymuş. Evine davet etti. Ben de hidecek bir yerim olmadığı için geldim."
Az önceki hesap sorar hali gitmiş anlayışlı hali gelmişti. Beni anladığını gördükten sonra alt dolapların birinden tepsi çıkarttım. Pudingleri tepsiye koyarken kahvenin olduğuna dair ses çıktığında kahveleri bardağa doldurdum.
Bardakları da tepsiye koyduktan sonra salona doğru yürümeye başladım. Salona gittiğimde Barın ve Pamir'in önünde durdum kahveyi ve pudingi alması için.
"Lalin bunların hangisinde tuz var?" İmasını anlamıştım.
"Kes sesini Barın." Dedim.
"Tamam ya sustum. Kusura bakmayın komiserim." Dedi karakolda kızdığım anlardaki konuşmalarımıza atıfta bulunarak.
Seren ile kendi sehpanın üzerine de pudingleri ve kahveyi koydum ve tepsiyi bırakmak için mutfağa gittim. Ve Seren ile birlikte salına gidip oturduk.
"Ne izleyeceğiz?" Dedim oturarak.
"Avengers: Infinity War." Marvel. Güzel.
"İyi açın da izleyelim o zaman."
...
Film bitmişti. Çok güzeldi.
"Çok güzel bir filmdi." Dedi Barın hala etkisinden çıkamamış gibi.
"Öyle." Dedim.
Kalkıp mutfağa gittim ve tepsiyi getirdim. Sehpalardaki puding ve bardakları koydum. Mutfağa bırakıp geri geldiğimde Barın da sehpaları yerine koyuyordu.
"Biz kalkalım artık." Dedi Barın.
"Kalsaydınız biraz daha." Diyerek cevap verdi Pamir.
"Olmaz. Yani eğer geç kalkarsak ve karakola geç gidersek başkomiserimiz kızabilir." Dedi Barın gülerek. Ben, Seren ve Pamir de güldük.
"E peki madem. Biz sizi uğurlayalım." Dedim ben de.
Dördümüz kapıya ilerledik. Barın ve Seren ceketlerini giydikten sonra ayakkabılarını giydiler. Kapıda birbirimize sarıldık.
"Görüşürüz." Dedi Seren. Ona karşılık verdiğimizde asansöre doğru ilerlediler. Biz de kapıyı kapattık ve salona oturmaya gittik.
Oturduktan sonra aklıma gelen şeyle elimi alnıma vurup ofladım.
"Noldu Bademci?"
"Bulaşıklar? Mutfağı toparlamamız lazım Pamir."
"Doğru söylüyorsun." Dedi bana katıldığını belirterek.
Kalkıp mutfağa gittik. O bana bulaşıkları veriyordu ben de sırasıyla yıkıyordum. Bulaşık makinası vardı evet ama az olduğu için zaten çalıştırmayacaktık ve onlar orada uzun süre kalacaktı. Yakın zamanda ihtiyacımız olabilir diye elimde yıkıyordum.
...
Bulaşık yıkama işlemimiz bittiğinde elimi güzelce yıkayıp kuruladım. Pamir de ben yıkama sürecindeyken beni izliyordu. Elimi kuruladıktan sonra Pamir'e döndüm.
"Hadi yatalım artık." Dedim.
"Tamam. Ben senin örtünü ve yastığını getireyim."
Başımı sallayarak onu onayladığımda getirmeye gitti. Ben de salona gidip çantamdan pijamalarımı çıkarttım. Banyoya gidip üstümü değiştirdim ve salına geri gittim.
Pamir'in yardımıyla yatağı kurduk. Ben oturdum o da karşımda duruyordu. Bakışmamız sona erdiğinde uzandım ve üstümü örttüm.
"Seni ilk defa bu kadar mutluyken gördüm Bademci."
"O halde bu hallerimi özlemle an Atıcı. Çünkü bir daha ne zaman bu kadar keyifli olurum ben bile bilmiyorum." Dedim gözlerim kapalıyken.
"İyi geceler Bademci."
"İyi geceler Atıcı."
-450 kelime!
Evett🥳Bir süre sonra tekrardan bölüm geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAKOLLARDAYIZ
حركة (أكشن)"Operasyondayken yakalanmak ayrı bir keyifli oluyor biliyor musunuz?" "Ne operasyonu? Mal kaçırma operasyonu mu?" Soğuk bir sesle sordum. Cevabı biliyordum aslında. Adam polisti büyük ihtimalle. Ama yine de sormak istemiştim. "Polisim ben." "Biliyor...