"Allah seni ne yapmasın Lalin!" Barın'ın isyankar sesini duyduğumda yerimde durdum ve ona baktım.
"Ne diyorsun Barın? Sopa mı istiyorsun sen?" Dedim sinirle. Ben de memnun değildim bu işten ama toparlanması lazımdı buranın. Oturacak yer yoktu.
Ben yerleri siliyordum, Pamir diğer odalardaki çöpleri toparlıyordu, Seren bulaşıkları yıkıyordu. Barın da benden önce yerleri süpürüyordu. Halim içler acısı şu an. Kazak boğazlı olduğu için Barın'dan tişört almıştım ve sıcak diye de saçımı toplamıştım topuz şeklinde ama baya dağılmıştı.
"Kızım dursaydık az önceki gibi işte. Neyin işkencesi bu ya?!" Evet, hadi bismillah. Başlıyoruz.
"Barın asabımı bozma benim! Zaten oturamıyorduk. Ne durmasından bahsediyorsun ya?" Diye ben de ona isyan çıkarttım.
"Benim evim böyle. Beğenmiyorsan gelmeseydin. Ben gel dedim sanki." Sakin olmaya çalıştıkça sinirlendiriyordu beni.
"Barın!" Çığlık atarcasına ismi ağzımdan çıktığında sopa kısmıyla bacaklarına doğru vurdum ardından koluna vurdum.
"Lan! Ne vuruyorsun?" O benden kaçmaya çalışırken ben de onu kovalıyordum küçücük evde. En son sırtına atladığımda dengesini kaybedip arkaya doğru düşünce benim üstüme sırt üstü düşmüştü.
"Barın, kalk lütfen." Dedim nefes almaya çalışarak. Bu adam hangi ara böyle olmuştu.
"Çok rahat," Dedi gülerek. "Bence kalkmamı gerektirecek bir şey yok." Diyince nefesimin el verdiği kadarıyla çığlık attım.
"Nefes alamıyorum, Barın. Ne rahatından bahsediyorsun sen?!" Arada kesik kesik konuştuğum için anlamış olmalı ki hızlıca kalkıp endişeli bir şekilde bana baktı.
"Lalin! Lan iyi misin?" Diyerek beni kontrol etmek için burnuma doğru yaklaştı.
"Yaşıyorum geri zekâlı!" Ellerimi yere bastırarak kalktığımda nefes almaya çalışıyordum.
...
Kendimi toparlamamın üstünden tamı tamına üç saat geçmişti. Ve o sırada kalkıp Barın'a tehditle temizlik yaptırmıştım.
Seren işi bitince bize yardım etmişti. Pamir de öyleydi. Daha doğrusu biz kavga edip işimiz uzamasın diye bizi oyalıyorlardı.
Barın salonun son kısmını süpürdükten sonra kendini koltuğa attı. Ben de orayı dildikten sonra kendimi diğer koltuğa attım. Seren şakalaşma amacıyla gidip gidip Barın'ın koluna sert olmayacak bir şekilde vurunca Barın acıyla inledi.
"Ah! Kızım kolumu kopardın kopardın." Dedi abartarak. Normalde olsa acımazdı ama şu an bir anda çok fazla temizlik yaptığı için ağrıyordu.
"Ne yaptım? Abartmayı kes Barın! Biz bunu her gün yapıyoruz. Senin kadar da kolumuzun ağrısını abartmıyoruz." Dedi sitem ederek.
"Ne?!" Dedi yüksek sesle. "Sen şaka yapıyor olmalısın. Bu kadar temizlik yaparsanız siz diye bir şey kalmaz ki!"
Abart Barın, abart. Yerlere yat bir de hazır temizlenmişken.
"Barın, biz bunu haftada bir yapıyoruz ve yaşıyoruz. Demek ki sen abartıyorsun. Alt tarafı ev süpürdün."
Bize laf anlatamayacağını anladıktan sonra gözünü devirdi.
Seren'in telefonu çaldığında mutfağa gidip aldı ve yanımıza geri geldi. Soran gözlerle ona baktığımda cevap verdi.
"Annem." Dedi. Telefonu açtı ve kulağına yasladı.
Rahatsız olmasın diye Barın'a döndüm.
"Abartmayı gerçekten bırakman gerek Barın." Diye sessizce fısıldadım.
"Allah seni bildiği gibi yapsın korkak! Çok ciddiyim bak." Ben korkak demesine söverken aynı zamanda ona vurmaya çalışıyordum.
"Ne?" Diyen Seren'in sesiyle vurmak için hazırladığım elim havada kalınca ona baktım. Baktığımda ise gözleri dolmuş ve sağa sola başını sallayan Seren vardı. Telefonu kapattıktan sonra bana baktı. Hemen ayağa kalktığımda Barın da kalkmıştı. Yanına gidip ona sarıldım.
"Ne oldu? Hadi Seren anlat, ne üzdü seni bu kadar?" Dedim onun için endişelenirken.
"An-Annem...Babamla trafik kazası yapmışlar." Cümlesi bittiğinde yerimde kaskatı kesilirken Barın ve Pamir de benim gibi görünüyordu. Sakince ayağa kalktım.
"Hastaneye gideceğiz. Kalkın." Dedim ve kapıya doğru ilerledim.
"Lalin saçmalama! Şu an mı gitmeyi düşünüyorsun gerçekten?" Diye fikrimi saçma bulduğunu söyleyen Barın'a baygınca baktım.
"Hastaneye giderek nerede bulduklarını öğreneceğim aptal! Trafik Şube'den o saatin ve yerin kamera kayıtlarıyla plakayı alıp aracı bulmaya çalışacağım. Aynı zamanda kasıtlı olup olmadığını anlayacağım." Dedim açıklama yaparak. "İster kalın ister gelin. Ben gidip bu işi çözmeye gidiyorum." Dedikten sonra kabanımı giydim ve kapıda botlarımı giydim.
Arkamdan diğerlerinin sesleri geliyordu. Botumu giydikten sonra kalkıp Seren'e baktım.
"Biliyorum Seren, zor ama sakin olman lazım." Şu an hem ağlıyor hem de hafifçe titriyordu. "Sen bir polissin. İşine odaklanmak zorundasın!" Dedim. Amacım onu sakinleştirmekti işini bahane ediyordum. Barın kaşları çatık bana bakıyordu çünkü benim bu tavrımı anlamamıştı. Büyük ihtimalle bu tavrımı haksız buluyordu ama asla umrumda değildi. Ben arkadaşıma, kardeşime yardım ediyordum.
...
Seren'den hastaneyi öğrendikten sonra hızlı bir şekilde merdivenlerden inmeye başladım. Arabama bindikten sonra hızlı bir hastaneye gitmeye başlamıştım. Pamir aradığında açmıştım.
"Efendim?"
"Aşkın, yavaş sür şu arabayı." Hızımı biraz düşürdükten sonra yine sesini duydum.
"Güzel. Bu arada Barın sana baya sinirli duruyor haberin olsun."
"Onun sinir umrumda değil. İşimi yapıyorum ben ve arkadaşımı koruyorum. Bir zahmet bana olan tavırlarını kesip yardım etmeyi denesin."
"İletirim, Bademci." O telefonu kapatmıştı ve ben de hastanenin önüne çoktan varmıştım. Arabadan indim ve kilitledim.
Hastanenin girişinden ortalama 20 adım uzaktayken birkaç saniye boyunca hastanenin dışını inceledim.
Bölüme harika şoklar ekledim. Ve sanırım bölüm 26 şubat belki daha önceden beri duruyomuş fksşxkğsöxoğs
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAKOLLARDAYIZ
Actie"Operasyondayken yakalanmak ayrı bir keyifli oluyor biliyor musunuz?" "Ne operasyonu? Mal kaçırma operasyonu mu?" Soğuk bir sesle sordum. Cevabı biliyordum aslında. Adam polisti büyük ihtimalle. Ama yine de sormak istemiştim. "Polisim ben." "Biliyor...