5

692 108 50
                                        

Öğle saatlerine doğru yoğunlaşan bahçeyi her görüşünde tebessüm etmeden duramıyordu Tighnari. Bugün ilk gün olmasına rağmen beklediğinden daha çok insan gelmişti. Sonunda hayallerini gerçekleştirip bir botanik bahçesi açmış hem de bu bahçe başarıya ulaşmış gibi duruyordu. 

Etrafta dolanıp bakınırken bahçenin içinde kurulan kütüphanenin öndündeki Haitham gözüne ilişti. Yanında da küçük bir kız duruyordu. Fuşya gözler ve yeşil  saçları ile bu küçük kızın kim olduğu gayet belliydi. Ancak yine de Collei'in niye burada olduğuna bir anlam verememişti Tighnari. En iyisi sormak diye düşünüp arkadaşı Haitham'ın yanına gitti. Collei onu ilk fark eden kişiydi. Gülümseyip el salladığında Tighnari de karşılık vermişti. Sonrasında da sorar bakışlarla Haitham'a döndü. 

"Collei burada ne yapıyor?" Haitham derince iç çekti. "Bugün hasta olmuş biraz. Babası da verecek birini bulamayınca benden rica etti bakmam için. Ama tahmin ettiğimden daha da zorluyor. Onu kütüphaneye sokamıyorum, bağırıp duruyor." Tighnari bu durumu hem tatlı hem de komik bulduğundan güldü. "Ben alayım istiyorsan. Sen işini yap." Haitham hiç düşünmeden kafasını sallayıp sanki kaçıyormuş gibi kütüphaneye girdi bir şey demeden. Tighnari de Collei'e döndü. "Bence ben Haitham'dan daha eğlenceliyim, ne dersin Collei?" Collei onu başıyla onayladığında Tighnari küçük kızın elinden tuttu. "Çiçekleri görmek istiyorum!"

Tighnari gülümseyerek onun teklifini kabul ettiğinde Collei seke seke ilerlemeye başlamıştı. Tighnari de onun hızına ayak uydurmaya çalışıyordu.  Pembemsi, iç içe geçmiş taç yaprakları olan bir çiçeğin önünde durunca üzerinde o çiçek ile ilgili bilgiler yazan tabelayı okumaya çalıştı Collei. Pek başarılı olduğu söylenemezdi bu yüzden Tighnari'den yardım istedi. Tighnari de onun için tabelada yazanları okumaya başladı. "Bu çiçek Etlingera olarak bilinir. Zencefilgillerden olan etlingera, yaklaşık 100 e kadar cinse sahiptir. Malezya ve Endonezya'ya özgü bir süs bitkisidir." Collei yüzünü buruşturdu. "Zencefil sevmem! Babam hasta olduğumda balla karıştırıp zorla bana yedirmeye çalışıyor. Bir keresinde o şey yüzünden babamın üzerine kusmuştum." 

"Öyleyse bu sabah da yedirmeye çalışmış olmalı." Collei onu başıyla reddetti. "Bu sefer aklına gelmedi. Ama sakın söyleme! Yoksa senin üzerine de kusarım."Tighnari onun bu haline gülemeye başlamıştı. Cyno ile çok yakın olmasa da Collei'i kendine çok yakın hissediyordu. Zaten oldukça zekiydi ve bitkilere bu denli ilgi duyması onu kalbinden vurmuştu bile.

Tignari ve Collei oldukça eğelenceli vakit geçirmişlerdi. Saat akşam üzeri dördü geçtiğinde de Haitham ve Tighnari bahçenin çıkışına yakın bir yerde sohbet ediyorlardı. Cyno bir kaç dakika önce Haitham'a Collei'i almak için yola çıktığına dair mesaj atmıştı. Sabahtan beri defalarca incelediği çiçekleri tekrardan inceleyen Collei'i izlerken konuştu Tighnari. "Gerçekten Collei'in annesine ne olduğunu anlatmayacak mısın Haitham. Yine pot kırarım diye korkuyorum zaten, anlat işte." Haitham kafasını olumsuz bir şekilde salladığında Tighnari ısrar etmeye devam etmişti. Haitham da bundan bir kurtuluşunun olmadığını fark ettiğinde yenilgiyi kabul etti. "Tamam tamam, anlatacağım. Ama anlattığımı kimseye söyleme, Kaveh'e bile." Tighnari onu onayladığında haitham konuşmaya devam etti. "Yaklaşık 7 sene olması lazım, Cyno henüz 21 yaşındayken o zamanki kız arkadaşıyla bir hata yaptı ve Collei dünyaya geldi. Ama annesi Collei'i doğurduktan sonra ikisini de terk etti. Cyno bu konu hakkında konuşmaktan pek hoşlanmaz." Tighnari duyduğu şeylerden sonra üzüntüsünü saklamadan karşılık verdi. "Hadi ya... Ben onun yerinde olsam-"

"Benim yerimde olsan ne?" Arkalarından gelen sesle irkilmişti ikisi de. Cyno'nun ne anlama geldiği anlaşılmayan ama sinirini belli eden bakışları ikisinin arasında mekik dokuyordu. Kapı arkalarında kaldığından Cyno'nun geldiğini görmemişlerdi ve büyük ihtimalle konuştuklarının bir kısmını o da duymuştu. Tighnari mahcup bir şekilde konuştu. "Kötü bir şey demeyecektim Cyno, yemin ederim." Cyno ikna olmamış bakışlarını Haitham'a çevirdi bu sefer. "Tanıştığın her kişiye anlatıyorsun sanırım Haitham. Söz vermiş olmana rağmen hem de! Collei duysa ne halt edecektiniz?" Haitham'ın bir şey demesini beklemeden Collei'i de alıp bahçeyi terk etmişti Cyno. Arabasına bindi ve öfkeyle eve doğru sürmeye başladı. 

***

Saat 23'e merdiven dayadığında Tighnari elindeki Cyno'nun vermiş olduğu kartvizitle bakışıyordu. Mesaj atıp atmamak arasında sıkışıp kalmıştı. Atarsa ne diyeceğini bilemiyordu, atmazsa da ne rahat uyuyabilecekti ne de Cyno'nun yüzünü bir daha bakabilecekti. En sonunda dayanamayıp mesaj atmıştı.

Siz
Bugün için gerçekten özür dilerim.
Yemin ederim kötü bir niyetim yoktu.
Aksine ben bunun çok gurur verici olduğunu söyleyecektim.

(iletildi ²²°⁵⁷ | görüldü ²³°³⁸)

Cyno
Diğerleri de aynı şeyleri söylerdi Tighnari.
Gördüm ne olduğunu
Mümkünse yalnızca güvenlikle ilgin sıkıntın olursa yaz.

-

lutfeb tighnari ve cynoyu biraz daha uzun hayal edin arkadaslar 1.70 ustu falan hic degilse

searching for a mom | cynonariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin