4

735 118 50
                                        

Cumartesi günü gelip çatmıştı. Collei biraz abur cubur eşliğinde çizgi filmini izliyordu. Cyno bir anda televizyonun karşısında durdu ve neşeyle konuştu. "Kalk bakalım! Gezmeye gidiyoruz." Collei ne olduğunu anlamaya çalışırcasına baktı babasına. "Parka gideceğiz, kalk hadi kalk!"

Collei park kelimesini duyunca saniyesinde odasına fırlamıştı. Dolabından boyunun yettiği yerde duran kıyafetlerden çıkartıp giymişti yarım yamalak olsa da. Sonra koştura koştura babasının yanına geri dönmüştü. "Kaveh de gelsin!"

"Onun işi vardır. Bize beraber takılalım olur mu?" Collei sertçe reddetti ve orta sehpada duran Cyno'ya ait telefonu aldı. Hızlıca az bir zaman önce öğrendiği görüntülü aramayla Kaveh'i aradı Cyno'nun onu durdurmasına fırsat vermeden. Telefon çok geçmeden açılmıştı.

"Kaveh! Biz parka gidiyoruz sen de gel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kaveh! Biz parka gidiyoruz sen de gel." Telefonun öbür ucundaki Kaveh Collei'i görmeyi beklemediğinden şaşkındı biraz. Ama bozuntuya vermeden karşılık verdi. "Babana sordun mu bakalım?" Collei başını yukarı aşağı salladı. "Sordum ama 'Onun işi vardır.' dedi. İşin yok di'mi?" Kaveh seslice güldü. "Ben de arkadaşımla vakit geçiriyordum ama o da isterse beraber gelebiliriz. Babana verir misin telefonu?"

Collei usul usul telefonu Cyno'ya verdiğinde Kaveh tekrar konuştu. "Senin için de uygunsa Haitham ile geliyorum." Cyno şakasına yüzünü buruşturdu. "Gay Kaveh." Kaveh de onun bu tepkisine karşı küçük bir kahkaha patlatmıştı. "Ama Haitham birazdan çalıştığı yerden biriyle buluşacaktı. O da gelsin mi?" Cyno derin bir iç çekti. "Tüm arkadaş gurubunu topla gel Kaveh, tamam mı? Biz çıkıyoruz şimdi."

***

Collei ve Cyno 20 dakikadır Haitham ve Kaveh'i bekliyordu. Uyuşuk ikili sokağın başında göründüğünde yanlarına varmaları çok uzun sürmemişti. Cyno alkışladı. "Bugün gelebildiğiniz için tebrikler. 5 dakikalık yolu 20 dakikada geldiniz resmen." Kaveh kollarını birleştirdi. "Çok konuşma sen."

Cyno omuzlarını silkti ve Haitham'a döndü. "Senin şu iş arkadaşın ne zaman gelecek?" Haitham kol saatini kontrol ederken konuştu. "10 dakika önce buluşacağımız yerin konumunu atmıştım. Şimdi gelir, bekleyelim."

Haitham sanki biliyormuş gibi cümlesini bitirmesinin ardından yakınlardan naif bir ses duyuldu. "Geldim! Beklettiğim için kusura bakmayın." Çok geçmeden Kaveh ve Haitham'ın arkasından çıkan kişi Cyno'yu şaşırtmıştı. Kaveh göğsünü kabarttı ve "Tanıştırayım, Cyno bu Tighnari; Tighnari bu da Cyno." dedi.

"Biz tanışıyoruz zaten." diye cevap verdi Cyno şaşkınlığını gizlemeden. "Çarşamba bir iş için buluşmuştuk." Tighnari de onu başıyla onaylayınca Kaveh yüzünü ekşitti. "Ben de seviniyordum Cyno sonunda iş dışında birileri ile konuşacak diye." Cyno Kaveh'in bu söylemine karşı göz devirmeden edemedi. "Of yürü be Kaveh! Yine başladın boş konuşmaya."

Tam bu esnada Collei bir anda Cyno'nun bacağına yapışıp huysuz huysuz konuşmaya başladı onlar sohbet ederken. "Gidelim artık!" diye yakınıyordu. "Bacağımı bırakırsan gidebiliriz Collei." Collei inatla Cyno'nun bacağını bırakmadığı için Cyno yürüyemiyordu. Yalnızca Collei'e bakıp bacağını rahat bırakmasını bekliyordu. "Collei" dedi Tighnari. "baban sanırım seni taşımakta zorlanıyor. Ben taşıyayım mı?" Collei'in gözleri parlamıştı. Koşa koşa Tighnari'nin yanına gitti. Tighnari de diz üstü yere çökmüş Collei'in sırtına binmesini bekliyordu.

Collei sırtına bindiğinde Tighnari tekrar ayaklandı. Cyno da onları izliyordu gülümseyerek. Collei "Tighnari babamdan daha güçlü!" diye bağırınca Cyno'nun kaşları çatıldı. "Nereden çıktı o?" Collei Cyno'ya bakıp dil çıkardığında herkes, Cyno hariç, gülmeye başlamıştı.

Yürüme mesafesinde olan parka vardıklarında Collei Tighnari'nin sırtından inip hemen koşuşturmaya başlamıştı. Diğerleri de masası olan piknik banklarından birine oturmuştu. Kaveh ve Haitham flörtleşmeye başlamışlardı bile. Cyno onları yüzünü buruşturarak, Tighnari de özenerek izliyordu. Biraz sonra Collei Cyno'yu çekiştire çekiştire oyun alanına götürdüğünde Tighnari bir kaç gündür kafasını kurcalayan sorulardan kurtulamk için iyi bir fırsat kazanmıştı.

"Kaveh ve Haitham." dedi ciddi bir ses tonuyla. İkili anında flörtleşmeyi bırakıp Tighnari'ye baktı. "Çarşamba günü Cyno ile sohbet ederken büyük bir pot kırdım. Botanik bahçeye ailecek gelmelerini söyledim. O da bana Collei'in annesi olmadığını söyledi." Kaveh elleriyle yüzünü sıvazladı. "Tebrikler Tighnari. Ne yapmamızı istiyorsun?"

"Collei'in annesine ne oldu?"

Haitham ve Kaveh ilk önce birbirine, sonra Tighnari'ye baktılar ve "Bilmem, biz söyleyemeyiz, Cyno'ya sor, söz verdik ağzımızı açmayız." gibisinden cümlelerle geçiştirmeye çalıştı. "Cyno'ya soramam! Sadece bir kez sohbet ettik, o da iş içindi. Ama siz bana anlatırsınız. Hadi bak anlatana yemek ısmarlarım." Kaveh teklifi duyduğunda anlatmak için hazırlandı. Ama Haitham onu durdurmuş ve "Ciddi misin sen?" bakışları atmaya başlamıştı. Kaveh hiç oralı olmamıştı. Ama Haitham durması konusunda ısrar edince bir şey yapamadı. "Kaveh, Cyno'ya söz verdiğimizi ne çabuk unuttun sen?" diye sertçe çıkıştı. "İyi de kaç yıl önceydi o. Tighnari'ye söylesek de ne yapabilir? Onu azarlayacak değil ya." Haitham derince iç çekti. "Yine de söylememelisin. Eğer Cyno anlatmak isterse elbette anlatacaktır zaten." Kaveh yenilgiye uğramış bir şekilde başını masaya yasladı. "O zaman bana öğle yemeği ısmarla Haitham." Haitham gözlerini devirdi. "En son ne zaman yemeğe para verdin aptal adam?"

-

GORUNTULU ARAMA SEYSİ COK KOMİK OLDU SİCİCAM SİMDİ KAVEH NEREYE BAKİYON

searching for a mom | cynonariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin