"Buraya getirilişimin üzerinden 2 yıl geçti. Tamamiyle kafayı sıyırdım tüm beynim çöp olmuş durumda. Evimi özledim, odamı, hatta babamı bile. Ama en çok Bucky'i. Sesini duymak bile yeter bana onu çok özledim. Bir de Camila ve Steve var. En yakın dostlarım. Umarım mutlulardır. Koskocaman Hydra üssünde nasıl hala hayattayım asıl sorun bu olmalı. İlk zamanlarda sadece dövüp iikence ediyorlardı ama yaklaşık 8 ay sonra bazı normal askerlerin açlıktan bayıldığını gördüler. O zamandan beri askerlere yemek yapıyorum. HYDRA ÜSSÜNDE AŞÇILIK YAPIYORUM! ÇOK SAÇMA DEĞİL Mİ? Ve tabi dövüyorlar arada boş durmuyorlar. Ölmekten iyidir sanırım he? Sen ne dersin?"
Maria, Riley adını verdiği favori tenceresiyle sohbet ediyordu. Evet tencereyle. Çünkü burda ona sadece sus, otur, gel, git diyorlardı. Ha birde Martin adlı genç bir asker vardı. Maria'nın yemeklerini çok beğenmiş olacak ki bir kere teşekkür etmişti ve bunu duyan öbür askerler onunla konuşmak yasak diyerek Martin'i bir güzel dövmüşlerdi. O zamandan beri hiç konuşmasa da Maria'ya bakıp gülümserdi. Yani Maria'nın tenceresi de olmasa Maria şu ana kadar kafayı kesin üşütmüştü.
Bir kere askerler onu tencereyle sohbet ederken görmüş ve ona tip tip bakmışlardı. Maria da onlara bağırmıştı.
"Ne bakıyorsunuz? Şu çelik tencere olmasa kafayı yiyeceğim! Hem hiç konuşmayıp patlayacak noktaya gelmektense tencereye dert yanmayı tercih ederim."
O gün askerlere bağırdı diye dayak yemişti. Maria hala konuşurken içeri iki asker girdi. Bu askerleri tanıyordu. Pierce onu her yanına çağırdığında bu askerler onu almaya gelirdi.
"Peşinizdeyim beyler."
Garip olan şey ise bu sefer yukarı değil aşağı iniyor olmalarıydı. Yaklaşık iki dakika asansörde kaldılar. Asansörden indiklerinde onları Pierce karşıladı.
"Maria! Hoşgeldin. Eminim ki buraya neden geldiğini sorguluyorsundur. Sana bir sürprizim var."
Maria şaşırmış ve tedirgin bir ifadeyle adama baktı. Sürpriz mi? Maria'ya? Farklı bir işkencedrn başka bir şey olamaz diye düşündü.
"Az sonra göreceklerin seni bu hayata bağlayabilirde, bu hayattan koparabilirde. Bu tamamen senin kafana ve kalbine bağlı."
Bir kapıyı işaret etti ve açıp girebileceğini söyledi. Maria, belki onu derinden etkileyecek bir oda ceset ya da daha kötü herhangi bir şeyi görmeyi bekliyordu ama boş gözlerle tavana bakan, bir kolu tamamen metale dönmüş James' i görmeyi beklemiyordu.
"James?"
James kafasını kapıya doğru çevirdi ve kıza baktı.
"Maria. Öldüm mü?"
"Hayır,hayır ölmedin. Tanrım, James buraya nasıl geldin?"Maria bir yandan ağlıyor bir yandan James'e sarılıyor, saçlarını okşuyordu.
(J)"Öldüğünü söylediler. İnanmadım Maria. Yaşadığını biliyordum. Seni aradım ama bulamadım."
(M)"Bana da öldüğünü söylediler. İnanmadım, inanamazdım James. Söz vermiştin, gelecektin. Ölemezdin."
İçeri askerler ve doktorlar girdi. Askerler Maria'yı çekiştirmeye başlayınca James bağırdı. Maria ise çırpınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DO İ KNOW YOU?《》bucky barnes
Fanfic"Ben hep burada olacağım, seni bekleyeceğim." #1 memories