Uzun bir aranın ardından hepinize çok çok selam. Uzun bir konuşma yapmak istemiyorum üstünkörü konuşup sizleri bölüme uğurlayacağım. Ülkecek içinden geçtiğimiz deprem felaketi yüzünden hasar gören herkese çok geçmiş olsun, umarım hepiniz iyisinizdir. Burada sizlere hatırlatma yapıp travmalarınızı tetiklemek istemem. Sadece geçmiş olsun demek istedim.
Oy verip, bol bol yorum yapmayı ve kitabımı arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın.
Seviliyorsunuz. Keyifli okumalar. 🤍
✦✧✦
Sabah sularında günün ilk ışıklarıydı. Güneş karanlığı dağıtma savaşı verirken yeryüzünün katranlaşmış bir noktası aydınlıktan muaftı. Belki hava aydınlanıyordu lakin, Yasak Deneyler Laboratuvarının üstündeki kara bulutları dağıtamıyordu. Pencerelerden usul usul gün ışıkları girerken yer altındaki karanlık mahzene bugün de güneş doğmuyordu.
Vahşiler Yatakhanesindeki denekler derin bir uykudaydı. Işıkların tamamen açılmasına, tüm deneklerin uyandırılmasına ve yemek curcunasının başlamasına hâlâ dakikalar vardı. Denek 113 sağ tarafına dönmüş uzanırken yeşil gözleri yatakhanedeki cılız sarı ışığın izin verdiği kadarıyla duvardaki iki çizgideydi. Odağı tek bir noktaya sabitlenmişken acı ve kan dolu tüm yaşamı gözlerinin önünden geçiyordu. Son günlerde hiç bilmediği bir duyguyu deneyimlerken 35 numarayı her zamankinden daha çok özlüyor ve yanında istiyordu. Bunu kabullenmek zorunda bırakılmış olsa da iç dünyasında 35 hâlâ yaşıyordu. Onu anılarında, kalbinde ve kaçırmak üzere de olsa aklında saklıyordu; sadece onu uzun zamandır görmüyordu o kadar ama 113 birgün yeniden buluşacaklarına kalpten inanıyordu. Çünkü onları kucaklayan çarpıcı ölümü, bir odadan ibaret dünyasında hayatın sınırlarında kavrayamıyordu.
Ah, onunla paylaşmak istediği o kadar çok şey vardı ki, içinde o kadar çok şey birikmişti ki... On yıldır ağzından tek bir kelime dahi çıkmamıştı, oysa yılların acısını çıkarana dek konuşmak istiyordu şimdi. Kaderin oyununa bakın ki, yeryüzünde en çok konuşmak istediği iki insanla da konuşmasının hiçbir imkanı yoktu. Hayat, bu noktada da ona bir ayrıcalık tanımıyordu. 35, artık nefes almıyor; gülüşü güzel adamsa onun dilini bilmiyordu.
Kendi iç dünyasında yolculuk yapmanın bir yolunu da bulmuştu. Parmaklarıyla duvardaki iki küçük çizgiye dokunurken gözlerini kapatıyor, bir anda gövdesi küçülüyor ve kendini on yıl öncesinde yine bir gece yarısı kendi yatağında uzanırken buluyordu. Işıklar sönüyor, yatakhanedeki herkes uykuya daldıktan sonra 35 parmak uçlarında koşarak 113'ün yatağına geliyor ve yanına uzanıp ona sımsıkı sarılıyordu. Gerçek dünyada 113'ün kapalı gözlerinden oluk oluk yaşlar süzülse de hayal dünyasında 35 numaraya doyasıya sarılıyordu.
Derken ayak sesleri duymaya başladı 113, yorganını üstüne çekip gözlerini sımsıkı kapattı. Kimseyi görmek de, iletişime geçmek de istemiyordu. Buraya dönmek istememişti, o odada kalmak ve sonsuza kadar gülüşü güzel adamla o dört duvarın arasında yaşamak istemişti. Şimdi iyiydi ve o günler arkasında kalmıştı, bunun için üzgündü. Artık gün içinde onu görebildiği anlar şanslıysa bile toplasan on dakika etmiyordu. Artık uyurken onu izleyemiyordu, onun güven veren büyük gövdesine sığınamıyordu, gözlerini korkusuzca kapatamıyor, huzur içinde uyuyamıyordu. Ensesinde daima bir soluk vardı sanki, saatleri tedirginlik ve kuşku içinde geçiyordu. İstediği tek bir şey vardı şimdi, o odaya geri gitmek ve orada gülümseyen adamla birlikte kalmak, sonsuza dek onunla olmak... Bunun için yeniden hasta olması gerekse bile her şeyiyle istiyordu.
Ayak seslerinin gittikçe yaklaştığını fark ettiğinde 113 iyice sindi yerine. Gözlerini kapatıp seslerin uzaklaşmasını bekledi fakat umduğunun aksine gittikçe yaklaşmaya devam ediyordu. Kalbi bir kuş gibi çarparken beyaz önlüklülerden biriyle karşılaşmanın ve kendini yeni bir işkencenin ortasında bulmanın, ya da istemediği bir bedenin ateşiyle yanmanın korkusunu yaşıyordu. O kısacık saniyede yaşadığı korkunun ve beyninde dönen ürkünç senaryoların haddi de hesabı da yoktu. Bu işkence kafasına kadar çektiği yorganın üstünden çekilip alınmasıyla son buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK DENEY
Fiksi IlmiahTarih boyunca sadece birkaç kez cesaret edilen ve eşine az rastlanan, insanlık dışı bir yöntemle yapılan dil yoksunluğu deneylerine bundan yirmi iki yıl önce de teşebbüs edilmişti. Çok büyük bir prodüksiyonla, tüm dünya devletlerinden alınan izinle...