6. bölüm ~hayal kırıklığı~

109 8 0
                                    

🦋

Gözlerimi açtığımda karanlık bir yerdeydim. Nerdeydim ben? Ölmüş müydüm? Yattığım yerden kalkıcakken alnımdaki bezi farketmiştim. Kim koymuştu bu bezi? Bezi alıp yattıpım yere koyup yattığım yerde dikleşmiştim. Karnıma giren sancı ile hareket edememiştim. Elim karnıma gittiğinde sarılı olduğunu farkettim. Kim bana yardım etmişti? Ölmemiştim. Acaba Ender mi yardım etti? O şerefsiz zaten acı çekmem için yapmamış mıydı bunu bite yardım etsin ki?

Ben böyle düşünürken kaldığım odanın ışığı açılmıştı. Gözlerim karanlığa alışkın olduğu için ışıktan kısılmıştı. Işığa alışınca yavaşça gözlerimi açtığımda karşımda bir çift kahverengi göz vardı. Refleks olarak geriye çekildiğimde yaram acımış ve ağzımdan ufak bir çığlık kaçmıştı.

Karşımda tahminen 50'li yaşlarının ortasında bir kadın vardı. Bana endişeli gözlerle bakıyordu. Elini omzuma koyduğunda gözlerime bakarak konuşmaya başladı. "Kızım iyi misin?"Dediğinde başımı evet anlamında salladım.

"Siz kimsiniz? Neresi burası? Saat kaç? Ne zamandır buradayım? Beni siz mi bu-" Kadın sorularıma dayanamamış olucak ki ağzımı kapatmıştı. "Kız sus bir. Daha yeni uyandın bu ne hız?" Kadının elini ağzımdan çekip zorlukla konuştum. "Benim eve gitmem gerek. Evdekiler delirmiştir. Ne zamandır buradayım?"

"Tamam önce sakin ol güzel kızım. Daha bir gün bile olmamıştır. Seni bulduğumda saat on du. Şuan saat gece üç buçuk. Beş buçuk saattir uyuyorsun." Dediğinde gözlerim kocaman açılmıştı. Bulutlar kesin meraktan ölmüştür. Yanımda telefonumda yoktu ulaşamamışlardır. Off napıcam ben ya.

Yattığım yerde ayağa kalkıp gidecektim ki karnıma sancı girmesi ile kalktığım gibi geri koltuğa düşmüştüm. Yanımdaki teyze kolumdan tutup düzgünce oturtmuştu. "Kızım napıyorsun dikişler açılacak?" Dediğinde şaşırmıştım. Karnımda sadece pansuman yok muydu? Nasıl dikilmişti?

Cidden şuan beyin fonksiyonlarım çalışmayı durdurmuştu.

Kadın anlamış olucak ki gülümsedi. "Yaranı ben diktim. Allahtan hayati bir riski yoktu." Dediğinde daha da şaşırmıştım. O nasıl dikmişti yaa? Yine gülümseyip konuştu. "Ben emekli hemşireyim Kızım. O yüzden nasıl dikiş atıldığını falan iyi bilirim. Peki ya seni bu hale kim getirdi? Ormanın ortasında ne işin vardı tek başına? Ya başına daha kötü bişey gelseydi? Ya seni zamanında bulmasaydım? Evet hayati bir yere zarar vermemiş ama biraz daha geç kalsaydım kan kaybından gidebilirdin. "Gülümsemiştim ama bu acı bir gülümsemeydi.

İlk defa birisi benim için endişelenmişti ve bu kişiyi tanımıyordum bile.

"Teyzem sen oralara girme hiç karışık çünkü. Benim şimdi gitmem gerek evdekiler mahvolmuştur." Dediğimde gülümsedi ama elimi bırakmadı. "Bu saatte olmaz Kızım. Sabah olsun, güneş doğsun o zaman bakarız. Ben sana bir çorba getiriyim sıcak sıcak iç olur mu güzel kızım?"

Daha cevap vermeden yanımdan kalkıp gitmişti. Benim bir şekilde eve gitmem gerekti. Peki ya eve gittiğimde ne dicektim? Hiçbir şey söyleyemezdim. Bir yalan bulmam gerekiyor ama ne?

Yalan söylemekten ne kadar kaçarsam daha çok dibe batıyordum. Yaram ağrımaya başlamıştı.

Biraz sonra elinde tepsi ile içeri giren teyze yanıma oturmuştu. Mis gibi tarhana çorbası getirmişti. Aynı bir anne gibi çorbayı kaşığa doldurup ağzıma vermişti. Kadının yüzüne baktığımda bana şefkatle bakıyordu. Sanki kendi çocuğu hasta olmuş ve ona yemek yediriyormuş gibiydi. Gözlerim dolmuştu çünkü ilk defa birisinden böyle bir şefkat hissetmiştim.

İkili Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin