18. bölüm ~Yolculuk~

40 5 0
                                    

🦋

Hastanede üçüncü günümdü ve ben hala ne birisi ile konuşuyor ne de başka birşey yapıyordum. Hem annesiz büyümüştüm hem de bir çocuğum olamıcaktı. Benim hayatım neden böyleydi?

Yanımda Alya kalıyordu. Ateş, Bulut ve Atlas abim ise kapının dışında bekliyorlardı beni. Diğerleri eve gitmişlerdi. Onlara da eve gitmelerini söylemişti Alya ama onlar dinlememişlerdi. Bulut beni affetmişe benziyordu.

Hayatım zaten varla yok arasındaydı şimdi iyice dibe batmıştım. Madem bu kadar kötü bir hayatım vardı yaşamamın amacı neydi? Biraz hayatımda güzel olaylar olsa keşke. Çok birşey değil ya sadece mutlu olmak istiyorum. Ben de diğer insanlar gibi hayatımı yaşamak istiyorum. Gülüp eğlenmek istiyorum. Gezip yeni yerler görmek istiyorum. Hiç değilse ailemle ve sevdiklerimle oturup hep beraber huzurlu bir zaman geçirelim istiyorum.

Ama yok hayat vurdukça vuruyor. İlk tekmesini zaten beni annemlerden ayırarak atmıştı. Sonralarını da bu alışmıştır benim tekmelerime Diyip devam ettirmişti. En son tekmesini de atmıştı ama en canımı yakan tekmesi olmuştu.

Alya yine yanıma gelip gözyaşlarımı silmişti. 3 gündür yaptığım tek aktivite ağlamak olmuştu. Artık ağlamak istemiyordum ama istemsizce akıyordu o yaşlar.

"Yeter bak kuzum vallaha göz yaşı kalmadı ya. Kendini harap ettin artık. Bak hayatına devam et. Bu böyle olmaz ki. Hem bir bakmışsın bir mucize olmuş." Alya' ya baktığımda bana üzgünce bakıyordu.

Olmuyordu işte. Öyle dışarıdan sanıldığı gibi kolay birşey değildi. Evet hayat böyle geçmezdi ama insanın içi yanıyordu. Düşünsenize hiç bebeğiniz olamıcak. O mis kokuyu içinize çekemiceksiniz. Evde koşturup oynayan bir miniğiniz olmucak.

İnsanlar abarttığımı düşünebilirdi ama ben anne sevgisi tadamadan büyümüştüm ve kendimi hep ilerde ki çocuğumu annesiz büyütmicem diye avutuyordum. Küçükken Alyalar ile hayal kurardık. Hep düşünürdük nasıl bir anne baba oluruz diye. Hatta arada benimle dalga geçerlerdi. 'Sen anne olamazsın bebek iki güne yürümeyi öğrenip evden kaçar.' Diye gülerlerdi. Sonra gönlümü alırlardı.

Ben böyle düşünürken içeriye Ateşler girmişti. Onlara bakmadan konuşmaya başladım. "Ben ne zaman çıkabiliyor muşum?" Dediğimde Bulut konuşmaya başladı. "Doktor bugün çıkabiliceğimizi söyledi ama kendini fazla zorlamak yok."

🍀

Hastaneden çıkmış ve eve gelmiştim. Şuanda salonda ki koltukta uzanıyordum. Herkes kendi evine gitmişti ikizler okulda olduğu için ben ve Atlas abim evdeydik. Babamda şirketteydi. Okula gidememiştim bu süreçte. Atlas abim o işi halledicepini söylemişti. O yüzden o konuyu fazla takmamıştım. Zaten son senemdi üniverste gibi bie hayalim de yoktu. Babam zaten şirket sahibiydi. Ordan bana bir iş verirdi herhalde. 18 ime de girmeme az kalmıştı.

Atlas abim salona kucağında ki tepsi ile girmişti. Tepsi de çorba vardı. Kokusundan anlaşıldığına göre mis gibi tarhana vardı. Yanıma gelip oturmuş ve bana çorba yediriyordu. Aklıma gelen soru ile konuştum. Gerçi sırf konuşmak içindi.

"Abi bizim hiç akrabamız yok mu?" Dediğimde yüzüma bakmıltı. Konuştuğum için gözlerinin içi parlamıştı. Sonra sordupum soru ile kafasını sallayıp onaylamıştı.

"Var tabiki de. Babannemiz Asiye sultan, halamız Atiye Girdap, 2 tane de amcamız var. Büyük amcamız Bilal Demirci ve küçük amcamız Metin Demirci. Dedemiz, babam çok küçükken ölmüş." Dediğinde şaşırmıştım. Babamın 4 kardeş olduğunu bilmiyordum. Hatta küçükken babasız kaldığını da.

İkili Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin