PROLOG

2.8K 85 45
                                    

Hava, o gün ölümün ve kanın kokusunu almış gibi yüzünü birden bire güneşten fırtınaya çevirmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hava, o gün ölümün ve kanın kokusunu almış gibi yüzünü birden bire güneşten fırtınaya çevirmişti. Kadın tedirgindi çünkü karşısında oturan tanıdık sima, son gördüğü halinden oldukça farklıydı, bakışlarında kendisini rahatsız eden bir şeyler vardı. Önceden gözlerinde gördüğü aşk bir hastalığa dönüşmüş gibiydi.. Yıllar olmuştu onu görmeyeli. Burada ne aradığını sormuştu ancak bir cevap alamamıştı çünkü adam geldiğinden beri konuşmayıp sadece kadını izliyordu.


"Burada ne aradığını söyleyecek misin artık?" diye sordu tekrardan, dayanamamıştı. Adam kafasındaki fötr şapkayı eliyle düzelttikten sonra oturduğu tekli koltuğa yayıldı.

"Seni almaya geldim Bahar." Yalnızca bunu söylemişti ,zaten hiçbir zaman çok konuşan bir adam olmamıştı. Bahar ismini onun ağzından duyunca ürpermişti, nedensizce korkuyordu belki de hissediyordu bazı şeyleri..

"Ne saçmalıyorsun sen, yeter bu kadar evimden gitmeni istiyorum!" dedi sesini yükseltmişti, kadının kendisine bağırdığını gören adam kaşlarını çatmıştı. 'Aptal cesareti bu olsa gerek.' diye düşündü içten içe. Ayağa kalktı kadının oturduğu koltuğun önünde durdu. Ardından büyük kemikli elini kadının bileğine sardı ve onu kendisine çekti. Bahar kendisini ondan kurtarmaya çalışsa da başarılı olamamıştı çünkü adam çok güçlüydü.

Son bir çare "Bak kızım gelecek bir saate kadar, seni burada görürse yanlış anlar lütfen git." dedi yakınarak. Adamın dudaklarından erkeksi bir gülüş peydah oldu.

"Onu da alacağım Sevgilim, merak etme seni de kızımızı da ona bırakmayacağım." Bahar duyduklarıyla neye uğradığını şaşırmıştı çünkü karşısındaki adam gerçekten hastalıklı bir düşünceye sahipti "S-sen ne sa...." Adam, cümlesini tamamlamasına izin vermeden parmağını kadının dudaklarına örttü;

"Şş Sevgili'm artık konuşma,bilirsin ölüler konuşmaz."

Bahar korkudan titriyordu ama öylece durup bu ruh hastası adamın kendisini öldüremesini bekleyemezdi, kaçmalıydı.

Adamın ağzının üstündeki parmağını var gücüyle ısırdı ve oyalanmadan evin kapısına doğru koşturmaya başladı. Arkasından gelen adım seslerini ve acı inlemeyi duyuyordu. Kapıya ulaştığında vakit kaybetmeden açtı ve adımını attı, yağan yağmura aldırmadan koşacaktı ama saçına asılıp onu geriye çeken el bunu yapmasına engel olmuştu. Çığlık attı fakat attığı çığlıkta kendisi gibi adama direnememişti, kadının ağzına elini kapatan adam onu içeriye çektikten sonra kapıyı kapatıp, koridorun sonundaki odaya sürükledi.

Bahar çırpınıp çığlıklar atıyordu ama attığı çığlıklar evin duvarlarına bile çarpamıyordu. Adam Bahar'ı odaya soktu ve gelişigüzel yatağa fırlattı.

"Benim yaramaz Sevgili'm hiç değişmemişsin ama bu asi hallerine bayıldığımı biliyorsun." Bahar ağlamaya başlamıştı, deli gibi korkuyordu fakat cevap vermekten geri durmuyordu;

KIZIL SERPENÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin