4.Bölüm: "Üç saniye metaforu"

1.3K 64 60
                                    

Bölüm şarkısı;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı;

Nova Norda - Bakma Bana Öyle

***

-7 Kasım 2014-

Zaman; İnsanların ayak uyduramadığı düzenin, planladığı bir suikast girişimidir. Bazı anlar vardır hayatta, fanilerin zamanı durdurmak istediği. Azrail'i konuk edip ağırladıkları an, bu zaman dilimlerinden birisidir. Şanlılarsa aldıkları nefes için şükreder ve o an zamanı durdurabilirler, şayet değillerse nefesleri boğazlarını bir örümcek ağıyla örer ve boğularak ölürler... Bir diğeri ise âşık oldukları an gibi yaşadıklarını gerçekten hissettikleri zamanlardır, bunun son bulmasını istemezler. Fakat aşkı karşılıksız olduğu için öfkelenen bazıları vardır ki;

Onlar kendilerine verilen şansı kullanamaz ve karşılarındaki insanlar için zamanı sonsuza dek durdurur, masum ruhların Azrail'i olurlar...

İlkbahar soyunmuş, güneşten elbisesini güze armağan etmişti. Gökyüzü sonbahardan beklenmeyecek kadar görkemliydi, hava serin de olsa güneşin değdiği yerler insanın içini ısıtmaya yetiyordu. Ruhlara zincir vuran acılar yoktu o yıllarda, henüz kana boyanmamıştı Kasım'ın 7'si...

Genç kadın, elinde ders notlarını taşıdığı dosyasıyla ilk derse yetişmeye çalışıyordu. Bu seferde geç kalırsa, profesörün kendisini kara listeye alacağından artık şüphesi yoktu. Hafif esen rüzgâr, kısa elbisesinden saçlarına tırmanıyor ve siyah tutamların uçuşmasına sebep oluyordu. Adımları hızlıydı, giydiği topuklu çizmeleri kaldırımda tok sesler çıkarıyordu. Birkaç dakika daha yürüdü, üniversitenin geniş kapısının önüne geldiğinde öğrenci kimliğini bulmak amacıyla kol çantasını gelişigüzel karıştırmaya başladı. Ama aramadığı her vakitte elinin ucunda olan kartvizit, aksi gibi çantanın içinde bir yerlere kaybolmuştu. Oflayarak önüne düşen siyah saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı kadın.

Tam o sırada; saniyeler içerisinde, çantasına uzanıp gasp eden kapkaççının varlığı kötü bir kâbus gibi çökmüştü kadının üzerine. Elinde tuttuğu dosyası hırsızın hareketiyle yeri boylarken, kadının dudaklarından ince bir çığlık kaçtı. Çantasının çalınmasıyla neye uğradığını şaşıran genç kadın kısa sürede şaşkınlığını üzerinden attı ve etrafta bulunan insanlardan yardım istemeyi denedi "Çantam...Çantamı çaldı, lütfen yardım edin!"

Birkaç kişi kapkaççının peşine düşse de adam çoktan sırra kadem basmıştı. Yenilgiyle omuzlarını düşürdü, her şeyi o çantadaydı ve ne yapacağını bilmiyordu. Elini saçlarına attı ve kafasının üzerinde onları, canını acıtmayacak şekilde sıktı "Böyle şeyler hep seni bulur zaten kızım." Diyerek söylendi kendi kendine. Polise gitmekten başka çaresi yoktu, arkadaşlarına haber vermek istiyordu fakat telefonu da çantasıyla birlikte buhar olup uçmuştu.

Tekrar ofladı, tam bu anlarda sert bir erkek sesi üzerindeki gerginliği bir nebze de olsa atmasını sağlamıştı. "Hanımefendi." Seslenen kişiye sırtı dönüktü, kendisine hitap edildiğini düşündü ve yüzünü daha önce görmediği yabancıya çevirdi. Adam karşısında gördüğü güzellikle adeta büyülendi ve onu daha dikkatli incelemeye başladı. Uzun sayılabilecek bir boya, zayıf ama belli hatları olan bir vücuda sahipti. Siyah, uzun saçlarıyla uyumlu esmer teni ve kahverengi gözleri vardı. Kusurdan noksan bir güzellik olduğunu düşündü adam. Fakat kadının, bugüne dek dinlediği en iyi şarkıymış gibi hissettiren sesi düşüncelerinden sıyrılmasına sebep olmuştu.

KIZIL SERPENÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin