İlk hamleydi... Oyunlar oynandı ve ölümler yaşandı. Şah'ın günahına bulanarak Kasım'ın o fırtınalı yedisinde bir Vezir seçildi ve ilk kayıp o gün verildi. Gökyüzü annesi ölen küçük bir kız çocuğuna ağlarken, bir kadın öldürüldü ve bir kadın delirdi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm şarkısı;
Dedublüman - Yetemedim
***
-7 Kasım 2040-
Takvimler 2040 yılını gösteriyordu, ülkede kısa sürede bir kaos ortamı oluşmuş, vatandaşlar tedirgin ve ne yapacağını bilemez vaziyetteydi, insanlar ölüm korkusuyla burun burunaydı. Bunun sebebi yaklaşık bir haftada yirmiden fazla iş adamının şüpheli bir şekilde art arda cinayetlere kurban gitmesiydi. Devlet büyükleri bir seri katil çetesiyle karşı karşıya olunduğunu düşünüyordu ama panik yapılmaması gerektiğini, her şeyin kontrol altına alındığını söylüyordu.
Ama bence durum tam olarak öyle değildi, evet şimdiye kadar sadece göz önünde olan iş adamlarını hedef almışlardı ama bu durum toplumun genelinin paniklemesine engel olmamıştı. Kimse bu cinayetleri tek bir kişinin işlediği ihtimalini düşünmüyordu çünkü ipuçları bu düşünceyi desteklercesine kasten bırakılıyor gibiydi.
"Evet sayın seyirciler! Bir son dakika haberini sizlerle paylaşmak istiyoruz, bir haftadır aldığımız cinayet haberlerine bir yenisi daha eklendi. Ünlü iş insanı Haldun Korkmaz kendi evinde vahşice katledilmiş bir şekilde bulundu. Aldığımız duyumlara göre, önceki cinayetlerde olduğu gibi bırakılan notla katilin tek bir kişi olmadığı artık kanıtlanmış durumda, alenen seri katil 'çetesi' olarak tanımlayabileceğimiz bir suç örgütüyle karşı karşıyayız......" Televizyonun sesini açtım.
Yirmi iki yaşındaydım ve ilk defa böyle bir şeyle karşılaşmıştım, bir haftada haberlerden ve sosyal medyadan öğrendiğim kadarıyla kendilerine isim bile takmışlardı, 'Averd' diyorlardı. Bu devlete karşı kurulan bir komplo muydu? Yoksa adaleti sağladığını düşünen bir avuç katilin kendi içlerinde yarattıkları bir harp miydi? Bunun cevabını bilmiyordum ama öyle bir zamandı ki yaşadığımız, insanı insana kırdırıyordu Tanrı...
Averd üyelerinin kendi içlerinde de ayrı ayrı lakapları vardı, Cihangir diyordu bir tanesi kendisine... Öldürülen yirmi küsür kurbanın yarısından fazlasının katil zanlısı bu kişiydi. Elbette haberlerdeki sansür yasağı her şeyi şeffaf görmemizi engelliyordu ama söylenilenlere ve kulaktan kulağa dolaşan dedikodulara göre katiller, kurbanlarının kanları ile cinayet mahalline isimlerini yazıyorlardı.
Elimde tuttuğum kumandadan televizyonun sesini biraz daha açtım. "Yetkililerin söylediklerine göre kendilerine Averd diyen bu çetenin tahminimizden fazla üyesi bulunuyor ve oldukça manidar isimler seçip göz dağı verircesine olay yerine yazıyorlar. Cidden akıl almaz bir durum, anlatırken bile tüylerimiz diken diken oluyor, son cinayetle ile ilgili ise devlet büyüklerinden ya da yetkililerden henüz bir açıklama......."
Elimden kumandanın çekilmesiyle televizyon birden kapandı, kafamı çevirip elinde kumandayla dikilen anneme baktım kaşlarını çatmış o da bana bakıyordu "Yavrum izleme şunları Allah aşkına, zaten bir haftadır kelle koltukta geziyoruz."
