GÖKÇE
-Bazen kendime o kadar kızıyorum ki!
Babam sessizliği böldü.
-Sebebi nedir?
-Seni kendime saklamakla hata ettim.
-Ne demeye çalışıyorsun baba?
-Seni bulduğumda yetkililere vermeliydim. Ben baba olacak bir adam değilim ki! Seni düzgünce yetiştiremedim. Anne sevgisi ne demek bilmiyorsun. Bencil duygularım için seni kendime sakladım. Ben kimim ki? O kadar çok pişm...
Elimi masaya vurarak onu susturdum.
-YETER! Sakın o cümleyi tamamlama. Hayatım boyunca saçmaladığın oldu ama Allah aşkına andropoza falan mı girdin sen? 24 yıl sonra bana söyleyeceğin şeyler bunlar mı olmalı sence? Tek annesiz insan benmişim gibi davranma! Bazılarının annesi yanında ama annelik mi yapıyor? Ben senden hiçbir zaman pişman olmadım! İyi ki dedim, iyi ki beni sen bulmuşsun. Ya beni senin ahırına terk edenlerle olsaydım? Şu an olduğum insan olabileceğimi mi düşünüyorsun? Ben gurur duyuyorum şu an olduğum yerden. Sen niye duymuyorsun? Ben seni babam olarak görüyorum, hissediyorum ve öyle doğru hissettiriyor ki bilemezsin. Genetik olarak keşke senin kıvırcık saçlarını alabilseydim tek eksiğim bu oldu sadece! Bana gerçeği ilk söylediğin andan beri beni bırakıp gideceksin diye korktum sen çünkü mükemmelsin ben değilim! Ben ücra bir köşede alelade birine bırakabilecek hata bir bebektim belli ki! Tek derdim beni gerçek kızın olarak görmen! Ben seni gerçek babam biliyorum çünkü!
Gözleri doldu. Hadi ama bu haksızlık huysuz ihtiyar. Danışıklı dövüş bu değil.
-Gökçe! Ben seni çok seviyorum. Sen o kadar mükemmelsin ki hiçbir şeyden eksik, mahrum kalmamalısın. Her şeyin en iyisini hak ediyorsun çünkü. Elbette benim kızımsın! Sadece hayatını etkileyecek kararları sadece beni düşünerek almadığını fark etmediğimi mi düşünüyorsun? Ben seni asla bırakıp gitmem, sen neden bunu kabul etmedin 24 yıl boyunca? Sen benim kızımsın, hadi biri gelsin aksini söylesin de nasıl oluyor bir görsün ama sanki sana yazık etmişim gibi hissediyorum.
Kalkıp arkasından sarıldım.
-Beni ağlatacak mısın? Eğer amacın buysa çok yaklaştın. Gerçekten sen iyi misin? 24 yıldır bunu hiç konuşmadık bunu içinde mi tuttun bunca zaman? Sen benim her şeyimsin ve ben zaten her şeyin en güzelini aldım. Bunun yüzde birine sahip olmayan o kadar insan var ki! Sen bana neler verdiğini tahmin bile edemezsin. Sen bana yazık etmedin. Sen bana en güzel dünyayı verdin. Ben senin kızınım, senden neler aldığımı görmüyor musun?
-Koca bir dil, inatçı bir dik baş. -güldük- İyi ki şarabı açmışım yoksa seni zaten kimse çekemezdi.
-Ah babacım erkekler ayaklarıma nasıl kapanıyor bir bilsen!
LEVENT
Sabah beş alarmına 2 dakika kala uyandım ve kapattım. Evime geçmeden önce tam bir saatim vardı. Yanımdaki kadını uyandırmadan gidersem çok iyi olurdu. Çünkü 'dün gece çok harikaydı, bir daha ne zaman görüşürüz? kahvaltı yapalım mı?' Ben kahvaltı adamı bile değildim ki! Oteldeki odamdan çıkıp resepsiyona indim.
-Buyurun Levent Bey.
-Odamdaki misafirimle ilgilenirsiniz. Uyandığı zaman size ulaşırsa kahvaltı gönderin ve ne zaman isterse o zaman çıkmasına izin verin.
-Peki efendim.
Otelin önünden gelen arabama binip gittim. Bu saatlerin hastasıydım. İnsanlar daha bir şeylerin telaşında değildi. Üzerime sinen kokudan midem bulandı. Hemen evime gidip duş almalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTİŞ ÇİZGİSİ
Romance'İnsan yaşamının bir evresinde kendi hayatını mahvetmeye mahkumdur...' Hayatı hiç sıradan olmasa da kendi dünyasında tıkırında giden düzeniyle mutlu bir kadının yine kendi başına ördüğü çorapların macerası. Hikaye tamamen kurgudur. Hiçbir gerçek kiş...