LEVENT
Yaklaşık yarım saat kırk beş dakika önce yaşadığım karmaşıklıktan sonra nihayetinde evime gelince kendimi hemen duşa attım. Belki üstümdeki bu negatiflik suyla birlikte akar giderdi vücudumdan.
Yolda yalnız yürüyen kadının Gökçe olduğunu anlayınca aklımdan ne geçti o an tam bilmiyorum ama yalnız olması canımı sıkmıştı. Gerçi karşılaştığım müdahaleye bakınca insanların Gökçe'den kendisini koruması gerekiyordu ama! Kendi kendime gülerek ellerimi yüzümle kapatıp bir çığlık savurdum avuçlarıma.
Bu kadın sanki bir girdaptı ve ben ona çekiliyordum. Odama yanlışlıkla girdiği andan itibaren aklımdaydı yalan yok.
Mekanda sürekli karşıma çıkması ise kaderin bana oyunuydu sanırım.
Aynen Levent normalde iş yerinde odasından doğru düzgün çıkmayan adam teftiş adı altında koca mekanı karışlayıp Gökçe'ye bakınan sen değilmişsin gibi kaderin oyunu de.
Yaklaşık iki haftadır kızı dikizliyordum resmen. Gerçi o benim farkımda bile değildi ama... İnsanlarla sohbet ederken, işini yaparken kendini o kadar kaptırıyordu ki ona hayranlıkla bakan hiçbir gözün farkında değildi. Farkında olmaması işime geliyordu açıkçası. Ama ben farkındaydım. Ara ara gelen kıskanma dürtüsüne engel olamıyordum. Adını koyamıyordum hislerimin ama her şeyden bu kadar bihaber olması, delirtiyordu beni.
Belki de hayatında zaten hali hazırda biri vardır o yüzden kördür etrafına Levent, neden bir de bu açıdan düşünmüyorsun?
Aklıma gelen düşünce ile hemen suyu iyice soğuk tarafına çevirip izi dahi kalmasın istedim zihnimde. Sonrasında ise çıkıp üstümü giyinip Gökçe'nin yanına indim.
Tezgaha yaslanmış bir halde duruyordu. Onu görünce içimden gitmeyen uğraşma fikri yine beni ele geçirmişti. Kahveye dair yaptığım serzenişe söylenerek cevap verirken gözlerini açınca gördüğüm en güzel ikinci gözlerin onda olduğuna iyice emin oldum. Bazen Gökçe konuşurken ne söylediğini takip edemiyordum. Bu hem çok konuştuğundan hem de havasına kapıldığımdandı.
Ondan etkilenmiştim yalan yok. Çünkü çevremdeki kadınlara kıyasla yeni bir soluktu! Farklı geliyordu, hissettiriyordu ama olmazdı. Daha doğrusu olamazdı bunun farkındaydım. Zaten sadece ben bunun farkındaydım ve Gökçe'nin bana burnunun ucuyla bile bakmadığını benimle ilgili huysuzluğum dışındaki şeylerin onun zihninin birazını bile meşgul etmediğinden emindim.
Kahveyi hazırlayıp önüne koyduktan sonra sadece bir yudum alıp yine konuşmaya başladı. Genelde o konuşurken bana çok söz düşmüyordu. Kendisini konuşmaya kaptırdığında dolaptan ilaçları alıp bir bardak suyu ve hapları önüme koydu. Daha sonra iki kremi avucuna sıkıp karıştırmaya başladı. Bu süre zarfında sadece konuşuyordu ben ise ona odak bir şekilde dinliyordum. Konuşmasına hiç ara vermeden yanıma gelip yavaşça tişörtümü sıyırınca nefesimi tuttum.
Gökçe kesinlikle ne yaptığının farkında değildi ama ben farkındaydım. O kadar gayri ihtiyarı yardım ediyordu ki bana. Kremi yavaşça sürmeye başlayınca hafifçe irkildim. Ama parmak uçlarının değdiği yerler yanıyordu ve bu kremden kaynaklı değildi.
Kendimi dediklerine vermeye çalışırken pek başarılı olamadım. Benimle böyle ilgilenmesi boğazıma bir yumru oturtmuştu. Utanmasam şu an ağlayabilirdim. İçimdeki özlem ufacık bir dokunuşla tekrar ayyuka çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTİŞ ÇİZGİSİ
Romance'İnsan yaşamının bir evresinde kendi hayatını mahvetmeye mahkumdur...' Hayatı hiç sıradan olmasa da kendi dünyasında tıkırında giden düzeniyle mutlu bir kadının yine kendi başına ördüğü çorapların macerası. Hikaye tamamen kurgudur. Hiçbir gerçek kiş...