Ders başlamıştı ve ben hala dolabın içindeydim. Bir an önce adamın çıkmasını umuyordum. Aradan belki yarım saat geçmişti, dolap hafif aralık olduğu için nefes alabiliyordum. Tenefüs zili çalmasıyla adam sonunda çıktı. Hemen dolaptan çıkıp koşturarak merdivenlere yöneldim. Aynı anda derin nefeslerde alıyordum. Elimi cebime koyduğumda elmasın cebimde olduğunu fark ettim
"Kahretsin" dedim fısıltıyla. Tam elması bırakmaya gideceğim sırada bir el beni tuttu. Elin sahibine baktığımda Barış ile göz göze geldim. Diğerleride arkadaydı.
"B-Barış? "
"Neredeydin sen! Çok endişelendik! "
"Harbiden lan bir kantine gideceğim dedin ders boyu gelmedin"
"Merak ettik seni"
Başımı mahcupça öne eğdim. Bahane uyduracağım sırada okulun anons sesi duyuldu
"Sevgili öğrenciler, herkesi bahçeye bekliyorum. Önemli bir konuşma yapacağım"
Dördümüz anonsu dinledik
"Allah Allah, ne oldu ki acaba yurt falan mı kapatılıyor" dedi Koray
"Koray saçmalama, bir değişiklik falan yapmışlardır herhalde. " dedi Adem.
"Gidipte öğrenmeye ne dersiniz" diye çıkıştı Barış. Hepimiz bahçeye gittik. Müdür ve yardımcısı sıkıntıyla konuşma yapmak için bekliyorlardı.
En sonunda müdür mikrofonun başına geçti"Sevgili öğrencilerim. Lütfen panik yapmayın ama sanırsam okulumuzda bir hırsız var"
Herkes bir süre bir birine baktı.
"Çünkü.. Bunu size söylemememiz lazımdı fakat bulunması lazım. Müdür yardımcısının odasında bir tablo var. O tablonun arkasında ise çok değerli küçük bir elmas var. O çalınmış"
Herkes telaşlanmaya başlamıştı. Ben hırsız mıydım şimdi? Nefesimin daraldığını hissettim
"Damla iyi misin? " dedi Barış.
"Ben, tuvalete gitsem iyi olacak.. "
Hızla oradan uzaklaşıp tuvalete girdim. Bir kaç dakika aynada kendime baktım. Peşimden o nefret ettiğim sarışın kız geldi
"Sensin değil mi? " dedi o sarı çıyan. Yüzüne anlam veremiyormuşçasına baktım.
"Ne diyorsun"
Elini cebime yöneltti ve cebimden elması çıkardı. Gözlerim korkuyla açılmıştı
"Herkese söylersem ne olur peki. Barış senden soğur değil mi? "
Gülerek kapıya yöneldi. Ne yapacağımı bilemedim. Çöpe yöneldim ve oradan elime ilk gelen şeyi aldım. Kocaman bir cam kırığıydı. Ne olduğunu umursamadan kıza fırlattım. Cam kızın kafasına saplanmıştı ve kız yere düşmüştü. Hızlıca bilincim yerine geldi ve yere eğildim. Korkuyla kızın bileğinden nabzına baktım. O an rengimin sarardığını hissettim korkuyla geri çekildim. Ben.. Katil olmuştum. Hızla lavabodan koşarak çıktım. Ellerim titriyordu. Odama çıktım ve valizimi doldurup odadan çıktım. Hala konuşma yapılıyordu. Gizlice çıkışa ilerlediğim sırada Barışın elini kolumda hissettim, Adem ile Koray arkasındaydı.
"Damla sen iyi misin! Nereye gidiyorsun"
Zar zor titreyen sesimle konuşmaya çalıştım
"Ben.. Ben gidiyorum. "
Tekrar gitmeye çalıştığım sırada Koray önümü kapattı.
"Sen iyi görünmüyorsun" dedi Koray çatık kaşlarla. Adem söze atladı
"Renginde solmuş, gözlerinde dolmuş"
Kendimi tutamadım ve ağlayarak çıkışa kapısından çıktım. Yola çıktığımın farkında değildim. Araba sesleri duymam ile yolun ortasında durdum, ölmek istiyordum çünkü. Araba bana çarpmak üzereyken Barış hızla geldi, belimden tutup beni kendine çekti ve sarıldı
"Ölüyordun! "
"Barış.. "
Sesim titriyordu. Diğerleri de hızla yanımıza gelmişti çatık kaşlarla bana bakıyorlardı.
"Ben.. "
Dedim
"Ben katil oldum.."
"Ne? "
"Ne? "
"Ne.. "
Herkesin ağzından tek bir kelime çıktı. Ne. Bende bu soruyu şuan kendime soruyordum NE. Barışın, Adem'in, Korayın benden soğacağını biliyordum ama içimde tutamadım. Keşke ölseydim ya, keşke ölseydim. Ölseydim en azından cehenneme giderdim, canımı daha az acıtırdım..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Olmasa
LosoweAnnem ile babamı trafik kazasında kaybettikten sonra 2.5 sene kendime gelemedim ve içime kapandım, kimseyle konuşmadım. Taa ki hayatıma o girene kadar..