14.

17 3 0
                                    

1 yıl sonra

Tüm iyi karakterler kurtulur dedim, dert etmedim. Ama ben kurtulamadım. Demek ki iyi karakter değilmişim. Tam bir yıldır buradayım ve Barış, Koray, Adem bir an olsun aklımdan çıkmadı. Biliyor musunuz? Bugün benim doğum günüm ve Barış yok. Barış değil Kaya var. Lanet olsun. Tam insanlarla konuşmaya alışmıştım geri içime kapandım. Kahretsin.

Odamda sandalyeye oturmuş pencereyi izliyordum. Kapımın çalmasıyla gözümü kapıya çevirdim. Kapı açıldı, gelen tabii ki Kayaydı.

"Naber Damla? " dedi ve yanıma yaklaştı

"İyi" dedim kafamı sallayarak.

"Bugün senin doğum günün değil mi? "

"Hım hım" dedim.

"Öyleyse sana harika bir süprizim var" dedi heyecanla. Ben hala somurtuyordum. Buraya geldiğimden beri gülümsememiştim.

"Ney? " dedim meraklı görünmeye çalışarak

"Seni tek başına dışarı salacağım, ama bir şartla. Sana çip takacağım ve kimseyle konuşmayacaksın"

Gözlerim kocaman açıldı ve hafifçe tebessüm ettim. Bu bir şans olabilirdi.

"Gerçekten mi? Kabul!" dedim. Kaya sırıtarak cebinden çip çıkardı ve ayağıma yerleştirdi. Beni kapının önüne kadar getirdi.

"Telefonun yanında olsun seni arayacağım. Kimseyle konuşma, kötü olur"

Kafamı salladım ve kapıdan çıkıp gittim. Bir daha dönecek miydim? Hayır. Artık özgürüm.
Dışarıda koşturmaya başladım. İlk defa gülüyordum.
Meydana gelmiştim. Kalabalıktı ama umursamadım

"Özgürüm" dedim nefes nefese. İstanbul'a nasıl gideceğimi bilmiyordum. Hemen ayağıma eğildim ve çipi çıkarıp attım. Çipi çıkardıktan bir kaç dakika sonra telefonum çaldı. Arayan Kayaydı. Özgüvenli bir şekilde telefonu açtım

"Kaya, ben özgürüm. Beni asla bulamayacaksın" dedim. Kahkaha attıktan sonra telefonu kapattım. Telefonu yere attım ve parçaladım. Kaya gelmeden buradan yok olmam gerekiyordu. Hiç koşmadığım kadar hızlı koşuyordum. Yüzümü nedensizce büyük bir korku kaplamıştı. Issız bir yerde durdum ve derin nefesler aldım. Kolumda hissettiğim bir elle çığlık attım. Gözlerimi yumdum ve gözlerimi tekrar açtığımda şoka uğradım, Barış.. Karşımda duruyordu. Gözlerim dolmuştu.

"B-Barış! " hemen sarıldım, o da bana sarıldı. Ağlayarak kokusunu içine çektim

"Damlam. Seni çok özledim. Her yerde seni aradık" onunda ağladığını fark ettim. İçimden bunun bir rüya olmaması için dua ediyordum. Arkamızdan bir ses işittik. Bu ses korkmama neden oldu

"Aman ne güzel. " bu Kayanın sesiydi. Yavaşça Barıştan ayrılıp Kayanın yüzüne baktım. Barış sıkıca elimi tuttu

"Bu kez Damlayı bırakmayacağım. " dedi kesin bir sesle. Kaya bir anda Barışa silah doğrulttu. Korkudan ölmek üzereydim. Barış hemen beni arkasına aldı

"Senden korkmuyorum. " dedi

"Öyle mi? " Kaya tetiği çekmişti.

"Barış! " Barışın önüne geçmeye çalışıyordum ama izin vermiyordu.

"Hayır ne olur Barışa bir şey yapma! "

Bir anda Barışın kollarından kurtulup Barışın önüne geçtim. Gözlerimi yumduğumda silah sesini duydum. Bedenim yere yığıldığında duyduğum son şeyler "hayır Damla! Uyan yalvarırım" oldu. Bu kez aşkımız kurtulamamıştı.

1 hafta sonra

Gözlerimi bir hastane odasında açtım.

"Ben neredeyim" dedim kendi kendime tüm gücümle. O sırada odaya hemşire geldi.

"Sonunda uyanmışsın"

"Ne zamandır uyuyorum"

"Çok olmadı. 1 hafta"

Bir hafta mı? Bir hafta mı?!

"Barış.. " diyebildim

"Bu haberi duyduğuna çok sevinecek. Harab olmuştu çocuk. Bir iki tane de arkadaşı var yanında. İçeri alayım mı ister misin? "

"Üçünü de al. " dedim. Kadın gülümseyerek başını salladı. Odadan çıktıktan 2 dakika sonra Barış, Koray ve Adem odaya girdi.

"Damla! " dedi ağlayarak Barış. Hemen saçlarıma buseler kondurdu.

"Sansar. Çok korktuk. Önce Barışın seni bulduğuna sevindik sonra vurulduğunu öğrenince ruhumuz öldü resmen" dedi Koray yanaklarımı öperken

"Damla, seni çok özledik be. Sensizken biz yaşamıyorduk. Her günümüz seni aramakla geçti. O şerefsiz hapise girdi, korumaları da öyle."

Dedi Adem. Barış beni incitmeden dikkatlice bana sarıldı.

"Seni çok özledim gizemli kız"

"Bende.. Sizi çok özledim" hafifçe gülümsedim. O sırada kolidorda Filiz teyzenin bağırışma seslerini duydum. Hemen kapı açıldı ve Filiz teyze geldi. Gözleri şişmişti

"Kuzum! " hemen bana yavaşça sarıldı. Arkadan Fırat amca geldi. O da bana yavaşça sarıldı. Onlar benim ailem gibiydi. Tam Milayı soracağım sırada kapıdan Milay girdi.

"Damla! Seni hiç bulamayacağımızı sandık! " hemen bana sarıldı ve yanaklarımı öptü. Şuan etrafımdaki herkesin gözlerini altı torba gibi olmuş, morarmıştı. En mutlu olduğum andı bu şuanda. Şuan yanımda olan herkes benim ailemdi.

O OlmasaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin