sevgi iyileştirir belki bizi.

122 53 347
                                    

selamlaarrr, geçmiş bölümüyle geldim

bölüm başındaki adlar nasıl sizce?

bölüm şarkısı;

her gece- perdenin ardındakiler

iyi okumalaarr<333

-

Mira'dan. Hastane, geçmiş.

Saat gece yarısını geçeli çok olmuştu, ben ise hâlâ Çınar'ın yanında onun uyanmasını bekliyordum.

Üzerime Çınar'ın annesinin verdiği battaniyeyi örtmüştüm ve telefondan eski fotoğraflarımıza bakıyordum. Bir elim ise onun elini tutuyordu, battaniye aynı zamanda ona da örtülüydü.

Bir fotoğrafta benim onun saçlarını okşadığım anı çekmişti Çınar. İkimiz de her şeyden habersiz gülüyorduk kahkahalarla. Kim bilirdi o kahkahalara muhtaç kalacağımızı?

Gözlerim dolarken telefonu kapattım ve kucağıma koyup derin bir nefes aldım. Doktor birkaç saat önce bize kötü haberi vermişti. Böbrek yetmezliği ilerlemişti ve böbrek nakli gerekecekti.

Evet, bağışlamak için hazırdım.

Çınar'a bakışlarımı çevirdiğinde gözlerini yavaş yavaş açtığını görmüştüm. Heyecanlanarak yerimde doğruldum, annesi uyuduğu için pek ses çıkaramıyordum ama birazdan uyandıracaktım.

"Çınar..." diye fısıldadım tuttuğum eline bir iki öpücük kondururken. Gözleri yavaş yavaş bana döndüğünde, gözlerim dolmuştu ve ağlamak üzereydim.

"Mira.." dedi sesi çok duyulmazken, burnunda takılı solunum cihazı sesini boğuklaştırıyordu.

"Uyandın Çınar, uyandın sevgilim." dedim ağlamaya başlarken.

"Ağlama Mira." diye mırıldandığını duymuştum.

"Anneni uyandırayım." dediğimde elimi hafifçe sıkarak beni durdurdu.

"Bırak uyusun, yorulmuştur, sen kal ama." dedi sesi titrerken. Gözünden bir damla yaş aktığında kalbime bir şeylerin saplandığını hissetmiştim.

"Kalacağım, ben hep buradayım ve yanındayım sevgilim." dedim gülümsemeye çalışarak.

"Yatağı doğrultabilir misin?" diye sordu bana. Hemen dediğini yaparak yatağı hafifçe yükselttim. Göz yaşlarım tuttuğum eline düşüyordu ve Çınar bundan şikayetçi değildi.

Yatağında hafifçe kaydığını görmüştüm. Bana yer açtığını düşünüyordum. Ellerimizi de hafifçe kaydırmıştı bununla beraber.

"Gel yanıma, sana sarılmak istiyorum, mektupta da bunu bekliyordum civcivim." dediğinde ağlamam daha da şiddetlenmişti. Ellerimi yüzüme kapattığımda, baş parmağıyla elimi okşadığını hissetmiştim. Uyanması bile mucizeydi.

"Yanıma gel, ağlamak için başını göğsümde saklayabilirsin." diyerek beni tekrar yanına çağırdığında yerimden kalktım ve benim için açtığı yere oturdum. Bacaklarımı da yatağa çektim ve Çınar battaniyeyi ikimize örttü.

Kollarımı ona sardığımda başımı göğsüne saklayarak ağlamaya devam etmiştim. O ise bir elini belime sarmıştı hiç bırakmayacakmış gibi sarıldı bana, diğer eliyle ise saçlarımı okşuyordu.

"Şşh, tamam geçti buradayım ben." diyerek eğildi ve kulağıma fısıldadı. Sonrasında saçıma minik öpücükler bırakmıştı.

Kaç dakika öyle kaldığımızı bilmiyordum, dakikaları saymayı unutmuştum.

Ağlamam yavaş yavaş geçtiğinde kollarımı ona daha sıkı sardım.

"Üzgünüm seni üzdüğüm için, özür dilerim keşke daha erken uyansaydım." dediğinde başımı kaldırıp bir elimi ondan çekerek ağzını kapattım.

"Sus, beni düşünme artık." diye fısıldadıktan sonra elimi çekerek tekrar beline sardım. Yeşil gözleri ise hâlâ yüzümde geziniyordu, görmeyi özlediğim gözleri.

"Seni düşünmeden duramıyorum, canın yanacak diye ödüm kopuyor."

"Benim değil daha çok senin canın yanıyor." diye fısıldamıştım, kalbinin atışları hızlanmıştı.

"Sana önceden yazdığım bir mektubum vardı," dediğinde başımı kaldırıp uzattığı mektuba baktım. Ellerimi ondan ayırarak kendimi ona yasladım ve mektubu titreyen ellerle açtım. Titreyen sesimle sesli olarak okumaya başlamıştım.

Sarı civcivime.

Sevgili Mira'm,

Bugün hasta olduğumu öğrendim. Öğrenmen kaçınılmaz ama şimdilik söylemiyorum çünkü o sevdiğim gülüşünü biraz daha görmek istiyorum.

En son sabah buluştuğumuzda bana sürekli "neyin var?" diye sordun, geçiştirdikçe daha da telaşlandın. Evet telaşların doğru çıktı, ama yine de yanından gitmemek için çalışacağım, tedavi olacağım ve eski günlere döneceğiz sevgilim.

Seni üzdüysem özür dilerim, bir sürü mesaj atman üzüldüğüne işaret.

Neden herkesi istemeden üzüyorum bilmiyorum, suç bende değil biliyorum ama sana hiç kıyamıyorum.

Şu an gecenin bir yarısı ve çok uykum geldi, daha güzel bir gün olmasını dileyerek uyuyacağım şimdi.

Lütfen biraz daha okşa saçlarımı çünkü ileride okşanacak bir saçım olmayabilir.

Ama hep kıvırcığın olarak kalırım değil mi?

Seni çok seven;
-Kıvırcığın.

-

Her şeyi unutman beni çok yaralıyor be Çınar'ım...

Ben bunları çok seviyorum, güzelliklerine ölmüşüm...

nasıldı??

Sizi çok seven;

-es

-gecenin yazarı

adın hâlâ hafızamda saklı- yarı texting✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin