ilk geçmiş bölümü ile geldik... *duygusalli oluş*
bölüm şarkısı;
son mektup- nilipek.
keyifli okumalar<33
-
Mira'dan. Hastane, geçmiş.
Sevdiğini bildiğim papatyalardan almıştım bugün ona. Elimdeki çiçekleri sımsıkı tutarak asansörün içine girdim ve 4. kat düğmesine bastım. Gözlerim dolarken yanağımın içini ısırarak bunu engellemeye çalıştım.
Elimin tersiyle yaşlarımı sildim ve asansörden indim. Sakince yürümeye başladığımda gözlerim oda numarasını arıyordu. Beyaz koridor, siyah kapılar ve gelen giden insanlar...
Sonunda 657 numaralı odayı buldum. Kapıyı çalmama gerek yoktu, içeride annesi vardı ve muhtemelen Çınar uyuyordu.
Kapıyı sessizce açtığımda annesinin olmadığını gördüm. Gözlerim etrafta gezindi ama hayır, annesi yoktu.
Neden diye sorgularken daha fazla kapıda dikilmeyerek odaya girdim. Kapıyı sessiz olmaya çalışarak kapattım ve yavaşça yatağına doğru ilerledim. Islak kirpikleri gözlerinin üzerine kapanmıştı, solunum cihazı burnunda takılıydı. Yeşil gözlerini neden göremiyordum?
Derin bir nefes alarak biraz daha üste çıkardım bakışlarımı, saçları... yoktu. Eskiden kıvırcık oynamayı sevdiğim, parmaklarımı arasından geçirdiğim civciv sarısı saçları yoktu artık.
Bu da gitmişti benden, ondan, bizden.
Kalbime ağrı girerken burnumun direği hafifçe sızlamıştı ama hayır, ağlamamalıydım. Beni ağlarken görürse üzülürdü ve onu üzersem daha da hasta olurdu, bunu istemiyordum.
Uyanmıyor ki Mira...
Gözlerim daha da dolarken onu incelemeyi bıraktım ve yanındaki koltuğa oturdum. Çiçekleri sehpaya bıraktıktan sonra üzerimdeki siyah şişme montu çıkararak bu sıcaklıktan kurtuldum.
"Ben geldim sevgilim, yine geldim, hep geleceğim." dedim gülümsemeye çalışarak. Olmuyordu, gülümsemek bana zor geliyordu. Tebessüm etmek bile ceza gibiydi bana.
Ona yaklaşarak ince, serumlu olan elini tuttum. Soğuktu, üşüyordu Çınar.
"Üşüyor musun?" diye mırıldandım endişelenerek. Hızlıca etrafa bakındım, montum gözüme çarptığında hemen alıp montu üzerine örttüm.
"Üzgünüm, elimden bir şey gelmiyor Çınar. Umarım ısınırsın." dedim kendimi sakinleştirmeye çalışarak. Tekrar yerime oturdum ve elini avcumun içine aldım. Solunum cihazının sesi dışında ses yoktu odada.
Tekrar gözlerim saçlarına gittiğinde iç çekerek uzun saçlarıma baktım. Bir elime bakarak onunla aynı renk olan saçlarımı elime aldım.
Olsun, o mutlu olacaksa saçlarımı da bağışlardım.
Çınar, ilik kanseriydi. Aynı zamanda bununla beraber ortaya çıkan böbrek yetmezliği vardı. Onun için iliğimi bağışlamıştım, ben pek etkilenmiyordum ama o hâlâ hastanedeydi. Böbreğine de acil bir durum olursa bağış gerekecekti ve evet uyuyorsa yine bağışlardım.
Onu hep tamamlamaya çalıştım, eksiklerini yapboz misali birleştirdim. O ise gözümün önünde daha çok ölüyordu ve ben buna dayanamıyordum.
"Çok zayıflamışsın Çınar..." diyerek bedenini süzdüm. "Şarkı söyleyeyim mi, sen sesimi çok seversin." dediğimde sesim titriyordu ama halledebilirdim.
"Çınar ben dayanamıyorum, sana tekrardan sarılmak istiyorum, seni böyle görmeye dayanamıyorum artık. Gün geçtikçe gözümün önünde ölüyorsun. Belki bencilce davranıyorum ama dayanamıyorum sevgilim." dedim gücümün yettiği kadar. Başımı eğdim ve tuttuğum eline yasladım.
"Kalbinin atışlarını duymasam seni yok sanacağım Çınar, varlığın her şeyim ama varlığın da yokluğun kadar acıtıyor."
"Annen nerede Çınar?" diye sordum, cevap vermeyeceğini bile bile.
Değer verdiğiniz birinin gün geçtikçe ölmesi sizi derinden yaralıyordu, gün geçtikçe yok oluyordu ve ben buna şahit oluyordum.
Şahit olmaktan nefret ediyordum.
O uyurken gözüm yanda duran mektuba takıldı, elini yavaşça bırakıp mektubu aldım. Bana değilse bırakır mıydım bilmiyordum ama yine de bakmak istiyordum.
Mektubu elime aldım, üzerinde ise tek bir cümle vardı.
Mira'ya.
Gözlerim istemsizce kendiliğinden dolarken mektubu zarar vermeden açtım. El yazısı normalde çok güzeldi ve inci gibi yazardı, hastalıktan yüzünden kaymıştı biraz ama sorun değildi okurdum.
Sevgili Mira'm,
Birazdan ameliyata gireceğim, şu an koltukta beni bekliyorsun yani doktorların gelmesini. Bunu muhtemelen ameliyat olurken ya da ameliyattan sonra göreceksin ama olsun önemli değil, okuman benim için yeterli. Sarı saçların etrafa dağılmış, en son üşüme diye üstüne ceketimi örtmüştüm, benim üşümem sorun değil sonuçta ameliyatta üşüdüğümü hissedemem ki.
Üzerinde beyaz bir gömlek var, bir gün kanla dolmasından korkuyorum.
Beyaz sana yakışıyor sevgilim, kırmızıyı hiç sevemedim.
İlik ameliyatında canın acıdı mı? Benim yüzümden senin canın yandı mı?
Sakın bunları okurken üzülme Mira, ben şu an muhtemelen hâlâ hayatta olacağım.
Göz yaşlarını sil güzelim, sana tekrardan sarılabilme hayaliyle uyuyacağım şimdi. Saatler sonra kollarını aç, sarılmak için burada olacağım.
Sevdiğim gülüşün hiç solmasın ne olur.. hele benim yüzümden.
Seni seven;
-Kıvırcığın-
Normalde bölüm yayınlamayacaktım ama yayınladım çünkü artık bir şeyleri yazıya dökmek istiyorum. Komik kurgular olsun bir şekilde sizi gülümsetebilmek istiyorum, yani umarım.
Sizi seven;
-Gecenin Yazarı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adın hâlâ hafızamda saklı- yarı texting✔️
Storie brevi05***; seni hatırlayamıyorum 05***; ama adın, 05***; adın hâlâ hafızamda saklı sevgilim. #1 bağış. başlama tarihi; 05.02.2023 bitiş tarihi; 05.03.2023