on sekiz

3.1K 157 35
                                        

• •

mauro arıyor...

bildirimi görünce telefonu masamdan aldım kulağıma doğru götürdüm. "efendim?"

"odanda mısın bebeğim?"

"evet..." diye mırıldandım gerginliğimi belli etmemeye çalışarak. "tamam, beni bekle. maksimum 2 dakikaya çıkacağım."

işaret parmağımla oynadığım dudaklarımı serbest bıraktım ve onu onaylayıp telefonu kapadım.

masamdaki kitaplarımı ve eşyalarımı toplarken kapım tıklandı, gelmesine izin verdiğim kişi kapıyı açarken kafamı da eş zamanlı olarak kaldırmıştım.

"alina'm, çöpü almak için gelmiştim."

"al ablacım." dedim görevli çiçek ablaya. çöp kutusundaki poşetin ağzını bağlarken odamın girişinde beliren tanıdık yüz bana bakıp gülümsedi.

"aşkım?"

"kim öğretti kız buna aşkım demeyi?"

çiçek ablanın sorusuna kahkaha attığımda mauro dudaklarını büzmüştü. "söyleyemiyor muyum?" kollarımı boynuna doladım ve gülmemi durdurmaya çalıştım. "hayır, çok şirindi."

'aşkım'dan çok 'askım' gibi söylüyordu ve dilinin dönmemesi fazlasıyla komikti. çiçek abla odadan çıkıp bizimle vedalaşırken sıkıca sarıldığım mauro'dan ayrıldım.

"gidelim..." dedim soru sorar gibi. mesajda dediklerini uygulacağından korkuyordum çünkü o bunu yapabilecek potansiyele kesinlikle sahipti.

beklediğimin aksine sakin bir şekilde başını salladı. çantamı almak için arkamı döneceğim sırada belime yerleşen bir el hissettim ve masaya yaslanmam sağlandı.

bakışlarımı yerden çekip mauro'ya çevirdiğimde tamamen dudaklarıma odaklı olduğunu gördüm. beni öpmek istediği belliydi. al işte.

sanki uzağımdaymış gibi bana daha çok yaklaştıktan sonra "aşkım." diye fısıldadı tekrar, sıcak nefesi dudaklarıma çarparken kıkırdadım.

"kim öğretti sana bunu?" 

"kerem," başka kim öğretebilirdi ki zaten... omzundan doğru sarkıttığım ellerimi üzerindeki hırkasının yakalarında dolaştırırken sordu. "sana mı gidelim bana mı?"

omuzlarımı silkip bilmediğimi belirttim. "farketmez. sadece çok açım ve biraz başım ağrıyor."

önce alnıma minik bir öpücük kondurdu ve şakaklarıma masaj yapmaya başladı, sonra ise yukarı doğru kıvrılan dudaklarıma dudaklarını bastırdı.

kısa süren öpücükten sonra burnunu benimkine sürtüp iç çekti. "bütün gün aynı ortamda bulunup karşımda dururken sana dokunamamak işkence gibi."

birkaç düğmesi açık olan gömleğimin dekoltesinden işaret parmağını geçirdi ve göğsümde dolaştırdı.

"eve mi gitsek artık?" dedim kafamı omzuma yatırıp masumca sırıtırken. "kaç bakalım sen, nereye kadar kaçabileceksen."

alt dudağımı dişlerimin arasına alıp kollarının arasından kurtuldum ve kapıya yürümeden önce yanağından öptüm.

bu gece beni rahat bırakmayacağına emindim.

——

insta salin mainden istek atiyim 💋💋

the hills | icardi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin