Seokjin ve Jungkook'un tüm arkadaşları ikilinin arasında süregelen tuhaflık her neyse onun giderildiğinden herkes emin olduktan sonra birbiriyle çok uyumlu bir şekilde anlaşmışlardı. Jungkook'un Jimin ve Namjoon'a ne söylediğinden emin değildi ama öyle ya da böyle, ne zaman hep birlikte bir araya gelseler, Seokjin keyifli bir şekilde, herkesin birbiriyle ne kadar uyumla bağlandığına şaşırıyordu.
Jimin programı ne zaman uygun olursa Hoseok'un dans derslerine katılmaya devam ediyor, ve bazen Taehyung bile sadece izlemek için onların yanına uğruyordu ve bu onun modelle tanışmadan uzun zaman önce bile severek yaptığı bir şeydi. Namjoon Seokjin'e bitkilerinin gelişimiyle ilgili düzenli olarak mesaj atmayı bir alışkanlık haline getirmiş, hatta ikisi de minik, yeşil bebeklerine bakım yaparken birbirlerini görüntülü bile arıyorlardı bazen. Yoongi ve Jungkook birbirine yeniden kolayca ısınmıştı ve sık sık birlikte yemek yiyor, bilgisayar oyunu oynuyor ve Taehyung'un söylediği şeyin doğruluğunu kanıtlıyorlardı – sanki neredeyse hiç zaman geçmemişti. Ve Jungkook Güney Kore'nin en büyük yayın şirketlerinden birinde resmi olarak editör olduğu haberini aldığında, Gangnam'daki en lüks restoranda özel bir oda kiralayıp en gürültülü, en neşeli ve en canlı kutlama yemeğini vererek masraftan kaçmamışlardı
Kore'de yaz, bin kat daha nemli olsa da, Los Angeles'ta yazla birlikte gelen kuru, boğucu sıcaklar kadar dayanılmaz değildi. Seokjin bu mevsimden çok daha fazla keyif aldığını fark etti, özellikle de muson dönemi ona evde oturup tam olarak hiçbir şey yapmaması için bir bahane veriyordu. Ama bu yaz, arkadaş grubuna üç özel insanın eklenmesiyle birlikte daha da eğlenceli bir hal almıştı.
Günlerinin ağzına kadar Jungkook'la dolu olması onu çok keyiflendiriyordu, mesajla, telefonla ya da yüz yüze (ya da onlara teslim edilen bir diğer öğle yemeği halinde, ki bu artık ofisi caddenin sonunda olan Jungkook'a Seokjin ve Yeji'nin karşılık verdiği bir iyilikti). İlk başta, onunla bu kadar çok zaman geçirmekten korkmuştu ve ilişkilerinin nereye gittiğine dair bir tür konuşmayı beklemişti korku içinde ancak Jungkook da gayet iyi ve Seokjin kadar memnundu birlikte geçirdikleri her anın basitçe tadını çıkarmaktan, hala randevu şakasını bulduğu her boşluğa sıkıştırıp duruyordu. Tabii ki, arkadaşları sonu gelmez bir şekilde takılıyordu ona, hatta bazen ikilinin ne yaptığını ciddi bir şekilde sorguluyordu, ancak Seokjin olayların aldığı bu halden o kadar mutluydu ki bunları hiç kafaya takmıyordu.
Yaz boyunca birkaç kez, biri – genelde Yoongi ya da Hoseok – grubun hep birlikte Seokjin'in evinde toplanmasını önermiş, o da bu önerileri her seferinde reddetmişti dağınık ev ya da bozuk klima bahanesiyle. Evde takılmaları Yoongi ve Taehyung'un, Jungkook'un ve hatta Hoseok'un evine taşıma konusunda sorun yaşamamışlardı. Ancak Seokjin'in dördüncü ya da beşinci reddinde, Yoongi onu yakalamış ve öğle yemeğinde bunu yüzüne vurmuştu.
"Kim demiş istemediğimi?"
"Hala beni, Taehyung'u ve Hoseok'u evine kabul ediyorsun... yani, Namjoon bitkilerin için vitamin bıraksın diye uğramasına bile izin veriyorsun. Jungkook neden peki?"
Seokjin iç geçirdi. "Gerçekten çok iyi bir yerdeyiz," diye başladı. "Sanki biz konuştuktan sonra bir düğmeye basılmış gibi ve geçirdiğimiz şey iyi vakitten başka bir şey değil. Ama ben hala sadece biraz... temkinliyim, tamam mı?"
Yoongi ona tek kaşını kaldırdı.
Seokjin ellerini havaya kaldırdı, bu defa daha direkt bir açıklama yaparak. "O sadece benim ilk evimi değil benim için lanet olası bütün bir şehri – bütün bir ülkeyi mahvetti. Beni terk ettikten sonra depresyon dairenin duvarlarından oluk oluk akmaya başladı."
Yoongi güldü, başını iki yana salladı ağzına bir kaşık pirinç götürürken.
"Bu dünya üzerinde 120 metre kare bir alanı korunmuş olarak tutmaya çalıştığım için beni suçlayabilir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The City for US | JINKOOK (Çeviri)
Fanfictionorijinal hikaye ao3'te @jinggukpd tarafından yazılmıştır. Kim Seokjin'in hayatındaki en acı tecrübe, uzun zamandır birlikte olduğu erkek arkadaşını, onca seçenek arasından lanet olası bir şehre karşı kaybetmesiydi. O zamandan sonra, Kore'ye geri taş...