Seokjin'in çalıştığı ofis Gangnam İş Bölgesi'nde bir gökdelenin yirmi dördüncü katında, Seokjin'in evine on beş dakika yürüme (ya da geç kaldığı veya üşendiği günlerde beş dakika sürüş) mesafesindeydi. Genelde, bu süreyi şarkı veya podcast dinlemek için ya da sadece sessizliğe dalıp gitmek için kullanırdı ancak bugün, muhtemelen eski sevgilisini beş yıl boyunca ilk kez görüyor olacağını Hoseok'a anlatmak için mükemmel bir zaman dilimiydi.
"Ee? Yoongi hyung ve Taehyung onu davet etti mi?" diye sordu Hoseok, sesi şirketin dans stüdyosunda biraz yankılanırken.
Seokjin hmmladı, uyuşuk bir şekilde yürüyordu omzundaki postacı çantasını düzeltirken. "Emin değilim, Yoongi ettiğinde bana mesaj atacağını söyledi."
"Seul'de olmasının nedeni ne ki zaten? Buradaki hayatından nefret ettiğini söylememiş miydin?"
"Buradaki hayatından nefret etmiyordu," dedi Seokjin bir kavşağa yaklaşıp onun için ışık yanmasını beklerken.
"'Nefret' kelimesini kullandığına eminim-"
"Sadece onu Kore'ye bağlayan hiçbir şey yoktu." Seokjin Hoseok'un cümlesini kesti, acısı henüz hala tazeyken muhtemelen "nefret" gibi ağır kelimeler kullandığını bilerek.
"Yoongi hyung ve Taehyung hariç sanırım."
"Evet, galiba." Yeşil ışık yandı ve Seokjin karşıya geçti nasıl artık Jungkook için bir "bağ" olarak sayılmadığını düşünmemeye çalışarak.
"Yani buraya sadece tatil için mi geldi sence?"
"Yoongi bilmediğini ve muhtemelen birlikte yemeğe çıktıkları zaman öğreneceğini söyledi; arayı kapatmak için prova yemeğinden önce birlikte bir şeyler içecekler." Seokjin bilgiyi vermiş, söylerken zihninin içinde de çevirmeye devam etmişti. Arkadaşları, ve eğer gerçekçi olması gerekirse Jungkook'un da arkadaşları, Jungkook'la takılacaktı. Beş yıl sonra, biraz tuhaf hissettiriyordu.
"Ee?"
"Ee, ne?" Seokjin güldü.
"Ee, nasıl hissediyorsun? Prova yemeğinde sevgiliymişiz gibi davranmalı mıyız?" diye sordu Hoseok sesini ciddi ve düz tutmayı başararak, her ne kadar Seokjin onun en azından kıkırdamak için içinin gittiğini bilse de. "Tüm gece sanki seni yiyecekmiş gibi bakabilirim ve sonra, mesela... ne bileyim, kulağına bir şeyler falan fısıldayabilirim, gibi gibi."
Seokjin burnunun altından güldü. "Yaa? Ve kulağıma tam olarak ne fısıldayacakmışsın?"
"Seokjin hyung," diye fısıldadı oyuncu bir şekilde, "senin sabah nefesin benimkinden kötü kokuyor."
"Lütfen," Seokjin tekrar gülüp gözlerini devirdi. "Bu süper çekici teklif için ne kadar minnettar olsam da, hayır. İyi hissediyorum ve kesinlikle sevgiliymişiz gibi davranmamıza gerek yok."
"Emin misin? Eski sevgilinin senin yeni erkek arkadaşının jenerasyonumuzun en ateşli dansçısı olduğunu öğrendiğinde yüzünün alacağı şekli merak etmiyor musun?"
Seokjin telefona doğru sırıttı. "Hayır, sanırım onu şimdilik bu acıdan koruyacağım Hoseok-ah, ama yine de teşekkürler."
"Tamam, cool. Bu biraz iğrenç olurdu değil mi?"
"Ne iğrenç olurdu?" diye sordu köşeyi dönerken.
"Senin erkek arkadaşın olmak," dedi Hoseok gülerek.
Seokjin güldü. "Dur dur dur. Bir gece için benim erkek arkadaşım gibi davranmak iğrenç olurdu ama çükünü içime sokman senin için iğrenç değil? Tekrar tekrar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The City for US | JINKOOK (Çeviri)
Fiksi Penggemarorijinal hikaye ao3'te @jinggukpd tarafından yazılmıştır. Kim Seokjin'in hayatındaki en acı tecrübe, uzun zamandır birlikte olduğu erkek arkadaşını, onca seçenek arasından lanet olası bir şehre karşı kaybetmesiydi. O zamandan sonra, Kore'ye geri taş...