4.4: Temiz Bir Başlangıç

192 31 28
                                    


Seokjin için günlük hayatında karşılaştığı yabancılarla arkadaş olmak yeterince kolaydı, hatta bu yabancıların bazılarını hayatının daha mahrem köşelerine davet etmek, onları hoş karşılamak ve kalbinde oraya sığabilecek herkes için daha fazla yer açmak – tıpkı Yeji ve Soobin için yaptığı gibi. Kendini gayet açık ve cana yakın biri olarak düşünürdü, ancak bu onun neredeyse hiç tanımadığı biriyle öğle yemeği için buluşma konusunda rahat ve vurdumduymaz olduğu anlamına gelmiyordu.

Ve bu kişinin ona yersiz bir şekilde, tüm arkadaşlarının ve eski erkek arkadaşının önünde sataştığı düşünülecek olursa Seokjin'in net cevabı "hayır teşekkürler" olmalıydı.

Jimin onu Hoseok'a yaptığı gibi aramamıştı, ki dönüp baktığında, Seokjin buna minnettardı çünkü en azından Jungkook'un en yakın arkadaşıyla öğle yemeğine gitme fikri sanki ona dehşet vermemiş gibi davranmak zorunda kalmamıştı. Basit ve düz bir mesajdı ve Seokjin en sonunda onunla buluşmaya karar vermeden önce tüm gün cevapsız kalmıştı.

Bilinmeyen

7:30 a.m.

Günaydın, Seokjin hyung.

Ben Park Jimin. Senden öğle yemeğinde doğru düzgün bir şekilde özür dilemek istiyorum.

Buluşmak ve konuşmak ister misin?

Hayır demeyi çok istiyordu – dünyanın sonuna kadar programı tamamen doluymuş gibi davranmak. En nihayetinde, bir mesaj ya da telefon üzerinden dilenen özür Seokjin için yeterli olurdu, özellikle geçirdiği son birkaç haftadan sonra sosyalleşme arzusu neredeyse bir hiçken. Ancak noraebange gittikleri gece Jungkook'un ne kadar parçalanmış göründüğünü, arkadaşlarının önünde nasıl ağladığını düşünmüş, ve her ne kadar Jungkook'un iyiliğinin verdiği kararların her birini etkilemesini izin vermekten tamamen kaçınmayı çok istese de, Seokjin'in gerçekten düşünebildiği tek şey nasıl Jungkook'u bir daha asla o şekilde görmek istememesiydi.

Eğer temiz bir başlangıç yaratmakta gerçekten başarılı olmak istiyorsa, bu söz konusu adamın en yakın arkadaşlarıyla medeni bir şekilde anlaşmayı da içeriyordu. İşte Seokjin kendini bir gün batımında, sokak satıcısının önünde Jimin'in gelmesini beklerken bu şekilde bulmuştu. İlk büfedeki yaşlı kadına gülümsedi ve balık keklerini işaret etti.

"İki tane lütfen," dedi sessizce, cüzdanını çıkardı ve yüklü bir bahşiş bıraktı.

Kekleri tek lokmada yutmuş, dilini ve boğazını yakışını görmezden gelmiş, buraya gelmesindeki asıl sebepten dikkatinin dağılmasının tadını çıkarmıştı. Jimin ona restoranı seçebileceğini söylemişti ve Seokjin basık bir yerde öylece durmaktan, Jimin'le yüz yüze, yapacak hiçbir şeyi ve kaçacak hiçbir şeyi olmadan oturmaktan daha kötü bir şey düşünememişti.

Onun yerine, Hangang Park'ta rahat bir şekilde dolaşıp yemek yiyebilecekleri bir gece marketine gitmeyi önermişti ki böylece Seokjin göz teması kurmak zorunda kalıp tüyleri diken diken bir şekilde geçirmeyecekti akşamı. Etrafına bakınırken verdiği bu karar için kendini alkışlamak istedi, günün son ışıklarının Han Nehri'nin üzerinde dalgalanmasının tadını çıkarıyor ve Kore'de en sevdiği yemek olduğu tartışmalı olan yiyeceklerden keyif alan yabancıları izliyordu.

Üçüncü kekini yiyordu daha derin ve Jimin'e ait olmadığını bildiği tanıdık bir ses duyduğunda.

"Odeng ile başlamak her zaman iyidir."

Seokjin sağına döndü ve Namjoon'u ve ona genişçe gülümserken, yanakları derin bir şekilde beliren gamzelerini gördü.

"Ah, Namjoon," Seokjin onu selamlar gibi başını salladı. "Senin burada olacağını bilmiyordum."

The City for US | JINKOOK (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin