𝐃𝐯𝐲𝐥𝐢𝐤𝐚

6 3 2
                                    

Çantamın fermuarını kapatıp sırtıma taktım çok fazla bir şey almamıştım yedek kıyafet, diş fırçası, pijama ve şarj aleti gibi önemli temel ihtiyaçlar.

Saat öğleye vurmuştu evin ıssızlığını kilitleyip çantama anahtarları attım. Bir yandan kalbim heyecan ve stresin getirdiği etkiyle Taşikardi durumundayken hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum.

İçten içe Ares'e yakalanma korkusuydu benimki.

Ama Ares burada değil ensemden beni tutmuyor sadece sakin olmalıyım.

Ellerimi birbirine sürtüp arabama ilerledim bir gece de olsa uzakta olacak olmak tuhaf bir his veriyor.

Hannibal bana ne öğreticek? İçimde gördüğü ışığın cinayet eğilimi olduğu oldukça bariz olmasına rağmen ne yapacağını kestiremediğimden tuhafıma gidiyor.

Maryland'e giden bir saatlik yolda ıssız yollarımda bana eşlik etmesi için biraz müzik açtım, basit birer zihin dağıtıcısı işlevindelerdi ve bu kendimi sakileştirmeme fazlasıyla yardımcı olmuştu.

Hannibal'ın garajına arabayı çekip çantamı aldım sokak kapısı açıldığını duydum arabayı kilitleyip kapıya yürüdüm Hannibal bordo bir takım elbiseyle kapıda beni bekliyordu.Kapıyı geriye doğru açıp klasik lütfen buyur cümlesi eşliğinde eve girdim. Daha ilk andan bir tür müzede olduğum havasını sezmiştim. Hannibal'ın müzesi.

Tüm nesneler bir anlam taşıyordu belli ki. Entelektüel merakımı gizlemeden koridorlardan beni yönlendirirken objeleri inceledim. Avrupa'nın belirli yerlerinden sanat akımlarının mevcut olduğu eserler serpiştirilmişti. Hannibal özellikle Floransa'yı andıran İtalyan akımsal eserlerini biblolaştırılmış halleriyle ve tablolarıyla süslemişti etrafı.

Oturma odasına girmeden çantamı vestiyerin içine koydum ve ceketimi çıkarıp koluma astım.

Siyah ve gri olarak doğru dağılım tonlara sahip oturma odasına girdik. Klavsen ilgimi çekmişti. Gösterişli koltuklar, şömine ve Japon kültürüne ait Kintsugi vazoya hayranlıkla baktım, kususrların mükemmelştirdiğine dair olan tema hep hoşuma gitmiştir.

Karşılıklı şöminenin önündeki koltuklara oturduk.

"Kintsugi, hoşuna gitti anlaşılan gözlerini sadece yapacaklarını anlattığın zaman bu kadar ışıltı dolu gördüm."

Evet anlamında başımı salladım içerdiği anlam cezbediciydi çünkü tamda yapmak istediğim şey buydu.

Onlara bahşedilmeyenleri alıp onları kusurlarında bulunan mükemmelliğe ulaştırmak işte bu içimde gerçekliğin son zerrelerinin olduğu mum ışığını titretiyor.

"Doktor Lecter. Bugünün oldukça ilginç geçeceği hissindeyim lakin hala inanmak konusunda tereddütlüyüm...

Parmaklarımı birbirine geçirdim. Kemiklerimin yere karşı uyguladığı tepki kuvvetini hissediyorum şimdi.

"Öldürmek sizinde içinizde olan gerçek bir arzu mu?Doğruyu söylemek gerekirse eyleme geçildikten sonra ikimiz açısından da bu eylem nefes kesici olsa da. Zararlı."

Gözlerimizi birleştirdim ve gülümsedim ilk zamandan şuana kadar bozmadığı tavrıyla beni hayrete düşürüyor.

Bildiğim bir şey varsa ikimizde karşılıklı olarak puslu sisten yaklaşıyoruz.

"Dediğin gibi Themis. Zararlı. Ama bunun olması gerektiğini ikimizde biliyoruz. Bir tür tetikleyici etkene bağlı olduğunun farkındasın benim işim bu. Terapi kendini tanıman ve seni istediğin yola yönlendirmem üzerine kurulu."

Yanan şömineye baktım sorumun cevabını bilmece geçiştirmeye çalışsa da. Eh ben inatçıyımdır.

"Pekala sorunun cevabına gelince, insan doğduğunda bu tarz arzularla doğar gerçek normallik atalarımız yaşadığı gibi uç duygulara ve onların dengelenmesi üzerine kuruludur."

Ona baktım.

"Bu seni dengeli ve gerçek bir insan mı yapıyor? Bu anlayışa göre diğer kalanların hepsi birer domuz gözüyle bakılması gereken besin kaynaklarıdır? Siz bu musunuz? Benim yerim bu anlayışa göre araf olmalıdır. Hala öldürmeyi beceremiyorum daha doğrusu hareket edecek cesareti içimde dengeleyemedim...Bu durumda ben..."

Mimikleri merakla hareket etti gözlerinde bir memnuniyet mevcuttu. Cümlemi kurmayı bitirmemi istiyordu çünkü zihnim onun görüşüyle kendi görüşüm arasında bir bağ oluşturmuştu.

Duraklamıştım çünkü ben onun ilk defa birini öldürmeden önceki haliydim ve gözleri bunu onaylamıştı.

Susmayı istedim cümlenin havada kalmasını ama bunu yapamayacağımı, yapmak istemeyeceğimi bilen tarafıma yenik düştüm.

"Bu durumda ben ender bakış açılarını zihnimde taşıyorum, insanlar sınıfına girmeye hak kazanıyorum."

Dudaklarında bir gülümseme oluştu ama ben gülemedim dehşeti iliklerime kadar hissediyorum.

Kendimden korkmam gerekirken bunların hepsini açıkça yapacağımı bildiğimden oluşan dehşet damarlarımda ki kana sızıp soğuk bir akıntı gibi vücudumun her yanında dolanmakta.

"Terapinin ilk amacı olan kendini anlama ve kabullenme kısmını içine işledin ve geri kalan kısmı ortaya çıkardın Themis. Bu da artık uygulama, yönlendirme işine girişeceğimizin büyük bir işareti. Bu gece sana tekrardan kim olduğunu göstermekle beraber bu eylemde bana yardım etmeni istiyorum. Evet senin dediğin gibi bu zararlı bir durum gibi görünmekte. İkimizde birbirimizin arkasını kollayacağız, çünkü senin gerçekten insan olma vaktin geldi. Ve ben senin için bir rol model olacağım."

Yavaşça dudaklarım havaya kalktı.

"Demek ünlü Chesepeak Ripper artık benim rol modelim. Doğrusu bu hoşuma gitti."

Ona diğer adının bağlamını kurup seslenmem hoşuna gitmişti bunu açık bir şekilde gösteriyordu bana karşı.

"Abigail ve Mr.Graham sizin bu kimliğinizden eminim ki haberdarlardır Doktor Lecter ancak benim hakkımda bir şey bilmediklerini düşünüyorum."

Hannibal durdu ayağa kalktı.

"Uzun bir süre bilmeyecekler. Şimdi gel sana odanı göstereyim."

Beraber yukarı kata çıktı aklımdan tek bir düşünce hakimdi.

'İnsan olabileceğim.'

KaamosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin