Ilgaz yavaşça kapıyı açtığında mavilerle karşılaştı. Onu tekrar evinde görmenin garipliğini yaşarken, Cihad onu yana iterek içeri girmişti. Salona geçen bedenin arkasından kapıyı kapatıp ilerledi. Cihad koltuğa oturup bakışlarını ona çevirdi. Gözleri uykudan yeni uyandığı için kırmızı duruyordu.
" Derdin ne Ilgaz? " diye sordu Cihad, ayakta ona bakan adama yönelik sinirini geri plana atmaya çalışarak.
Ilgaz birkaç saniye durduktan sonra gülümsedi.
" Çay? " diye sorduğunda Cihad kaşlarını çattı. Gecenin bir köründe sinirle evden çıkmıştı ama evine varana kadar siniri biraz geçmişti.
Bunda biraz da Ilgaz'ın üstü çıplak kapıyı açması neden olmuş olabilirdi ama kendine bunu itiraf edecek raddeye ulaşmamıştı daha.
Siniri geçince ne yapacağını bilemediği için başını salladığında, Ilgaz mutfağa gitti. Cihad gözleriyle arkasından bakıp onun kapı eşiğinden kaybolmasıyla ayaklandı. Ne yapacağını bilmiyordu.
Ilgaz'ın peşinden mutfağa girdi.
Ilgaz onun arkasından geldiğini fark etmemiş gibi yaparak çayı ocağa koydu. Cihad biraz ülkücü kılıklı olduğu için çayı seviyordu.
Arkasını dönüp ona bakan adamla göz göze geldiğinde belini tezgâha yasladı. Kollarını göğsünde bağlarken yarı çıplak oluşunu umursamadı. Ama birileri umursuyormuş gibi gözlerini kaçırıyordu. Ilgaz sırıttı.
" Bakıyorum da sinirin geçmiş? " diye sordu alayla.
Cihad kaşlarını çatarak ona döndü.
" İstersen hemen sinirlenebilirim. " dediğinde, Ilgaz başını salladı. Şu an hiç Cihad'ın siniriyle uğraşamazdı." Kalsın, böyle iyi. "
Cihad bir şey demedi. O olaydan sonra bir türlü ona eskisi gibi yaklaşamıyor ya da bakamıyordu.
Keza Ilgaz da öyleydi sanki. Ama Ilgaz onun aksine kendini geri çekmek yerine, bütün hızıyla üzerine koşuyordu sanki. Bulduğu her fırsatta ona yazıyordu. Çoğunlukla onu sinir eden konuşmalardı ama yine de Ilgaz pes etmiyordu.
" Yaran nasıl? "
Daldığı düşüncelerden sıyrılarak hâlâ onu süzen kara gözlere baktı. O gözlerde farklı bir mana vardı sanki.
" İyi. " diye kısaca belirtti. Geçen bir haftada eskisi gibi toparlanmıştı ama hâlâ sırtındaki bıçağın acısı duruyordu. O Fatih'i bir türlü tek başınayken yakalayamıyordu. Çocuk ondan itinayla kaçıyordu. Ama elbet Cihad ondan bunun hesabını sorardı.
İkisi de sessizce mutfakta bekledi, ta ki çay kaynayana kadar. Ilgaz arkasını dönüp demini attıktan sonra iki bardak çıkarıp dumanı tüten çayı döktü. Birini Cihad'a uzattığında, elleri birbirine temas etmişti.
Cihad hızla elini çekerek çayı dudaklarına götürdü. Ilgaz da aynısını yaptığında bir süre konuşmadılar.
Bu durumdan nefret ediyordu Ilgaz. O gün Cihad'ı öpen dudaklarını kesmek istiyordu. En azından eskiden ona laf sokuyordu, böyle sessiz sedasız durmuyordu! Kendini çok tuhaf hissediyordu.
" Babaannenin haberi var mı bana kaçtığından? " diye sordu Ilgaz. Cihad'ın sadece babaannesi olduğundan onunla kalıyordu.
Cihad kaşlarını çatarak, sırıtarak çayını yudumlayan Ilgaz'a baktı.
" He var, hatta bizzat o beni pencereden attı. Bohçamı da atacaktı arkamdan ama ev yakın olduğu için sabah alırım diye düşündüm! "
Ilgaz kahkaha attı. Sürekli birbirlerine laf sokmak hobi olmuştu artık. Cihad ilk başlarda umursamazken, sonlara doğru o da Ilgaz gibi ona laf sokmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAVUKLU-Gay
General Fiction[TAMAMLANDI] Cihad manyaktı, Ilgaz ondan da manyaktı. - Mahalle kurgusudur! - Küfür, şiddet, argo, +18 içerir!