Elleri cebinde yürüyen genç adam bir kez daha lanet etti iş ve evin birbirinden uzak olmasına. O da yetmezmiş gibi bir de akşama kadar çalışıyordu ve bulunduğu sokakla otobüs durağı arasında yarım saat vardı. Bu yüzden otobüs kullanmaktan çok bacaklarını kullanıyordu.
Akşam karanlığı iyice çökerken, biraz da olsa kat ettiği yolla ıslık çalarak ilerledi. Havalar sıcaktı hâlâ, o yüzden de işten geç çıkmasının tek iyi yönü güneşin tepeden vurmayışıydı. Sıcağı hiç sevmezdi Ilgaz.
" Bir dalda iki kiraz, biri al biri beyaz..." Islık yetmediği için bu sefer de oynak bir şarkı eşliğinde yürümeye devam etti. Gözlerini önünden kaldırarak binaların beyaz ışık yakan pencerelerine baktı. Ne güzeldi aile olmak. Ama o bu güzelliği tadamamıştı.
Yetimhanede büyümüştü ve reşit oluncaya kadar orada kalmıştı. Ailesini hiç tanıyamadan yabancıların arasına düşmüştü. Hiçbir zaman onları arama zahmetine girmemiş ya da yaşayıp yaşamadıklarını bilmek için çabalamamıştı. Onu terk edeni Ilgaz umursamazdı. Asla, kim olursa olsun.
Hayatından çıktığı an biterdi onun için. Bu da onun hayat felsefesiydi." Kaç lan kaç! "
Rastgele etrafa bakarak yürüyen Ilgaz, aniden duyduğu sesle yerinde durdu. Kafasını o yöne çevirdiğinde üç kişinin arkasına bakarak ölümüne ona doğru koştuğunu gördü.
Düşe kalka koşan gençler önünden bir rüzgâr gibi geçtiğinde kaşları çatıldı. Ama daha bir şey düşünemeden karşı caddeden çıkan adamla ne yapacağını bilemez bir hâlde bakakaldı.
Cihad, nam-ı diğer ara sokakların celladı, yani daha iki gün önce Ilgaz'ın mesaj atıp bol bol küfür ettiği kişi. Daha çok sinir etmişti ama Cihad denen manyak ikisini birbirinden ayırt edemeyecek kadar dengesizdi.
Önünden koşarak uzaklaşan adamların ne de güzel bir şey yaptığını şimdi daha iyi anlamıştı, zira bu üzerine doğru kızgın bir boğa gibi gelen adamın gazabı epey çetin oluyordu. Ama Ilgaz ondan asla korkmazdı, hatta mahallede korkmayan ve kafa tutan tek kişiydi. Bunda çokça sokakta kalıp, binbir çeşit değişik manyaklarla uğraşmak neden olmuştu.
Ama bu gece hiç de onun çenesini ve öküz gibi böğürmesini çekemeyeceği için daha onu fark etmeyen adamla, topuğu üzerinde geriye döndüğü gibi yolun uzamasını umursamadan direkt olarak ara sokağa saptı. Geceye karışan ayak sesleri hızlanarak ona yaklaşmaya başladığında hızını arttırdı.
Uzun bir yürüyüşten sonra arada bir dönüp arkasına bakarak ilerledi. Galiba ona fark ettirmeden gözden kaybolmuştu.
" Ce e. "
Ilgaz arkasına bakarak yürürken aniden önünde duyduğu sese ek olarak kollarından tutulup yandaki duvara bedeni geçirildiğinde acıyla dişlerini sıktı. Şerefsiz çok pis geçirmişti duvara.
Sinirden büyüyen gözlerini önündeki delici mavilere çevirdi. Karanlıkta korkutucu duran mavileri oymak istiyordu Ilgaz. O ne çirkin göz rengiydi. Böyle güzel bir renk bir insana en fazla bu kadar yakışmazdı.
Cihad ona sinirle bakan esmere göz kırptı ama kolunu da sıkarak debelenmesini önlemeye çalışmıştı bir yandan da.
" Nereye deccaldan çıkma şeytan? Benden kaçabileceğini mi sanıyordun yoksa? " Diye alayla konuştuğunda Ilgaz dişlerini kıracak derecede sıkmıştı.
" Sana ne ulan korneasını siktiğim! " diye küfretti. Görmese olmuyordu o van kedisi kılıklı maviler!
Cihad sırıttı. Ilgaz'ın ağzı çok pis bozuktu. Ve bu da en çok hoşuna giden şeydi çünkü böylelikle onu dövmek için bahanesi artıyordu. Ilgaz asla diline hâkim olamayıp hep onu deli edecek şeyler yapardı. Cihad da onu sinir eden bu huyu kendine eğlenceye çevirmişti.
Bu yüzden de hiç düşünmeden kafasını önündeki adamın burnuna gömdüğünde, Ilgaz beklemediği bu darbe karşısında inleyerek elini yüzüne götürmüştü. Cihad ondan bir adım uzaklaşıp seyretmeye başladı. İşte şimdi eğlence başlamıştı. Zira hâlâ o kaçan itleri dövememenin siniri vardı üzerinde. Bu siniri pekâlâ da önündeki esmerden çıkarabilirdi.
Ilgaz elini burnundan çekip bir avucundaki kana bir de karşısında ona pişkince sırıtan Cihad'a baktı. İçini anında bir sinir dalgası sararken ayağını büyük bir hızla önündeki adamın karnına sertçe geçirdi.
Cihad karnına aldığı darbeyle eğilmek zorunda kaldığında, Ilgaz ona zaman tanımadan yumruğunu burnuna geçirdi. Cihad yere kapaklandığında biraz da olsa iyi hissetmişti. En azından burnunun intikamını almıştı.
Ilgaz daha sevincini yaşayamadan Cihad yerde onun bacağından tuttuğu gibi diğer ayağını dizinin arka kısmına geçirerek üzerine düşmesini sağlamıştı.
" Siktir piç! " diye küfür eden Cihad anında Ilgaz'ı altına alarak yumruk atmaya başlamıştı.
Ilgaz yüzünü korumak için her iki kolunu da kendine siper ettiğinde bu sefer de Cihad onun karnını hedef alıyordu. Bir yandan gülerek ona vururken diğer yandan da küfür ediyordu manyak psikopat!
Ilgaz onun beklemediği bir hamleyle dizini bacak arasına geçirdi. Cihad anında vurmayı kesip iki büklüm olduğunda bu sefer Ilgaz onu altına alarak acımadan geçirmeye başladı.
" Nasılmış bakalım Cihad efendi? " diye söylenerek ona acımadan sertçe geçirmeye başladı.
Cihad bir yandan acıyan erkekliğinin verdiği acıdan bir yandan da Ilgaz'ın sert yumruklarından yüzünü buruşturmuştu. Ilgaz da en az onun kadar güçlüydü bu yüzden de hiç bıkmadan dövdüğü tek düşmanıydı. Çünkü diğerleri ona karşılık veremeden yeri boyluyordu.
" Biraz daha sert vur şerefsiz! " diye hırsla konuştu Cihad. Ardından yandan sırıtışını yüzüne yayarak, üzerine eğilmiş olan Ilgaz'ın karın boşluğuna dirseğini geçirdi.
Ilgaz'ın anlık olarak nefesi kesilirken vuruşlarını durdurmuştu. Cihad onu üzerinden itti hırsla. Ardından ayağa kalktı. Ilgaz da beraberinde kalkarken ikisi de birbirine öldürecekmiş gibi bakıyordu.
" Neden benden kaçıyorsun lan bebe? "
Cihad'ın dediğine Ilgaz kahkaha attı. Ardından da gülüşünü aynı saniyede durdurup Cihad'ın çenesine sağlam bir yumruk attı.
" Kim kaçıyormuş lan senden! " diye öfkeyle konuştu.
Cihad'ın çenesi kırılacakmış gibi ağrırken güldü. Elini çenesine atıp sıktı. Tam eğik bedenini kaldıracaktı ki saçından tutulup başı geriye doğru savrulmuştu.
Ilgaz'ın karanlıkta daha da esmer olan teni ve siyah gözleri görüş açısına girdiğinde, elini saçlarındaki elin üzerine koyup sıktı.
Kafasını Ilgaz'ın elinden kurtaracağı vakit, bu sefer de yüzüne doğru eğilerek dudaklarını onunkine bastırmıştı Ilgaz.
Cihad'ın bütün hücreleri anında çökerken eli donmuştu saçlarında. Kendini geri çekmeyecek kadar dumura uğramışken, onun donmuş bedeninden kendini uzaklaştırmıştı Ilgaz.
Hâlâ saçlarını tuttuğu adamın ıslaklığını dudaklarında hissederken, bu histen dudaklarını yalayarak kurtulmaya çalıştı. Ardından da elini çekti yumuşak tutamlardan.
" Sadece sana zarar vermek istemiyorum. " diye sırıtarak fısıldadı Ilgaz. Ardından adamın donmuş bir şekilde gözlerinin içine bakan bedenini geride bırakarak biraz önce yolunu değiştirdiği istikamette yürüdü.
Dudaklarındaki gülümsemeyle tekrar ellerini cebine koyup ıslık çalarak ilerledi. Bu sefer Cihad'ın arkasından gelmeyeceğini biliyordu çünkü.
-------
Bu kurgudan acayip iyi bir şey çıkacak gibi hissediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAVUKLU-Gay
General Fiction[TAMAMLANDI] Cihad manyaktı, Ilgaz ondan da manyaktı. - Mahalle kurgusudur! - Küfür, şiddet, argo, +18 içerir!