Uyandığında yanında boşluk hissetmesiyle kaşları çatılırken, hızla Cihad'ın gece uyuduğu yere baktı. Sahiden de boştu...
O geceden sonra umarım sabahın köründe onu tek başına bırakıp gidecek kadar delirmemiştir Cihad, yoksa Ilgaz onun ağzına ederdi!
Kaşları çatılırken hızla doğrulup banyoya girdi sinirle. Evde herhangi bir ses yoktu.
" Senin ağzına sıçayım Cihad! " sinirle duşa girdi. Ama gece hiç de gidecekmiş gibi durmayışı aklına geldiğinde dudaklarını büzdü. Cihad'dan hoşlandığı için onu tek başına bırakıp gitmesi koymuştu.
Kısa bir duş alarak keyifsiz bir şekilde üstünü giyinip odadan çıktı. Mutfağa girip bir su içeceği vakit gördüğü bedenle bütün keyfi yerine gelmişti, gitmemişti.
Cihad arkasını dönüp ona hayran hayran bakan adamla hafifçe gülümsedi. " Günaydın. " diye seslediğinde, Ilgaz yutkundu. Ona ettiği onca küfür için vicdan azabı hissediyordu.
İlk defa ondan çekinerek yanına gittiğinde, Cihad gözlerini ondan ayırmadı. Birkaç saniye tereddüte düştükten sonra başını eğmiş adama yaklaşıp saçını öptü.
Ilgaz şaşkınca ona baktığında masayı işaret etti. " Otur hadi, acıkmışsındır. "
Birlikte Cihad'ın hazırladığı masaya oturduklarında Ilgaz kurt gibi acıktığını hissediyordu. Tam karşısında duran mavi gözlü adama bakarak kahvaltı etmeye başladı. Cihad'ın o keko görüntüsünün altında iyi biri olduğunu zaten biliyordu. Bir an için bile onun kendisini bırakıp gittiğini düşündüğü için kendine kızdı.
" Dün gece..." diye söze girdi Cihad, Ilgaz'ın gözleri ona kaydığında nasıl diyeceğini bilemedi.
Boğazını temizledi zaman kazanmak adına.
" Ben hırsız değilim falan diyordun. Eğer bir şey olduysa bana söylemekten çekinme. " dediğinde, Ilgaz'ın yüreğinden bir şey akmıştı bütün vücuduna, sanırım aşktı...
O bu kadar düşünceli davranırken Ilgaz nasıl aşık olmadan durabilirdi ki.
Ilgaz'ın sustuğunu gören Cihad anında lafı çevirdi.
" Yani söylemek zorunda değilsin tabii, öyle hissetme. Sadece eğer istersen, anlatabilirsin. Her zaman seni dinleyecek biri olduğunu bil. "
Ilgaz elindeki çayı bırakıp ilk defa birine derdini anlatmanın garip hissiyle açıkladı. O da biriyle konuşmak istiyordu ama zaten kimsesi olmadığı için değil miydi meyhane köşelerinde sızıp kalması.
Hazır dinlemek isteyeni varken söylemek istiyordu o da." Çalıştığım kafede hırsızlık olmuş, adamın oğlu da bana yıktı olayı. Neymiş, beni çalarken görmüş... Benim kimsenin parasında da emeğinde de gözüm yok, asla olmadı. Tabii adam da bir suçlu aradığı için inanıp beni işten kovdu. "
Cihad sinirini yatıştırmak için derin bir soluk aldı. Şerefsiz! Nasıl bu kadar kolay yargısız infaz yapabiliyorlardı aklı almıyordu. İnsanlar ne ara bu kadar kötü olup çıkmıştı.
Ilgaz'ın üzgün gözlerinin tekrar kahvaltıya dönmesiyle gözlerini ondan ayırmadı. İçinde sahiplenici bir yer vardı. Ilgaz'ın ailesi olmak istiyordu. Onun derdini anlattığı kişi olmak, ağladığında yaslandığı omuz olmak istiyordu.
Ilgaz'a acımıyordu, aksine onunla gurur duyuyordu bu kadar şeyi tek başına yaşayıp yine de dimdik ayakta kaldığı için. Ilgaz sandığından daha güçlüydü.
" Beni izlemeyi ne kadar sürdüreceksin? " diyen sesle düşüncelerinden sıyrıldı. O ana kadar gözlerini bile ayırmadığını fark etmemişti. Yutkunarak önüne döndüğünde Ilgaz gülümsedi çaktırmadan. Cihad'ın da ona karşı yavaş yavaş bir şeyler hissettiğini fark etmişti.
Cihad unuttuğu kahvaltısına döndü.
" Bir iş arayacak mısın peki? "Ilgaz başını salladı. " Tabii ki, hatta bugün aramaya başlayacağım. Bilirsin, iş kolay kolay bulunmuyor. "
Cihad onayladı. Ardından aklına gelen şeyle duraksadı.
" Ilgaz? " dedi düşünceli bir sesle.
Ilgaz ağzı dolu olduğu için göz kırptı.
" Bizim evin aşağı sokağında Rüstem abi var, kahve işletiyor. Geçen hafta çırağı işten çıktığı için birini arıyor o da. Eğer istersen orada çalış. Hem senden daha çalışkanını mı bulacak? " dediğinde, Ilgaz sırıtmasına engel olamadı. Az önce Cihad laf arasında onu övmüştü. İçi bir hoş olurken ağzındakini yuttu.
" Olur mu ki? " diye sorduğunda, Cihad kaşlarını çattı.
" Neden olmasın? " diye sordu o da.
Ilgaz omuz silkti. " Bilmem. "
Cihad ayaklanıp kendine bir çay koymak için tezgâhın üzerindeki çaydanlığa yürüdü. Sıcak çayı bardağa dökerken konuştu.
" Ne demek bilmem. Çalış işte. Hem sen demedin mi iş kolay bulunmuyor diye. Al sana mis gibi hazır iş. Hem Rüstem abi iyi adamdır, ayrıca parası da iyi. Eğer istemezsen kendine bir iş bulana kadar çalışabilirsin. " belini tezgâha yaslayıp Ilgaz'a döndü.
Cihad'ın dediklerini düşündü Ilgaz. Aslında fena fikir değildi. Hem zaten parası da az kalmıştı, iş bulana kadar kirayı geciktireceği için evinden olabilirdi. Şu an hiç gurur yapacak durumda değildi.
" Tamam. " diye kabul etti.
" Kahvaltını et birlikte gidelim bugün, olur mu? " diye sordu tekrar masaya geçerken. Ilgaz başını salladı. " Olur."
Cihad yanında çayını içerken sabah aklına gelen şeyle duraksadı Ilgaz.
" Sağol. " dediğinde, Cihad ona baktı.
" Lafı bile olmaz. " dediğinde Ilgaz karşı çıktı.
" İş için demedim, onun için de sağol ama ben başka bir şeye dedim. "
Cihad'ın kaşları çatıldı, Ilgaz'ın teşekkür etmesine neden olacak ne yapmıştı ki?
" Neymiş? " diye sordu merakla.
" Gitmediğin için... " diye mırıldandı ilk defa utangaç hissederek. "Sabah seni göremeyince gittin sandım o yüzden biraz arkandan küfür ettim hakkını helal et. " dediğinde, Cihad birkaç saniye baktıktan sonra kahkaha attı elinde olmadan.
Ilgaz ona utanmış bir şekilde bakarken garip hissetmişti. En azından dürüst davranmıştı.
" Sorun değil, helal olsun. Ayrıca gece bir şey yaşadığım birini sabah terk edecek kadar alçak değilim merak etme. "
Ilgaz gülümsedi. Kalbini ne güzel bir adama vermişti öyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAVUKLU-Gay
General Fiction[TAMAMLANDI] Cihad manyaktı, Ilgaz ondan da manyaktı. - Mahalle kurgusudur! - Küfür, şiddet, argo, +18 içerir!