Buraya geleli ne kadar olmuştu bilmiyorum. Artık bu zamanın parcasiydim gibi. Ama her sey planladığım gibi değildi.
Mesela Chan'ı kendim için yazmıştım ama Minho ile çok ciddi gidiyorlardı. Bu canımı sıkıyordu. Ama yine de aralarındaki ilişkinin asla bozulmasını istemezdim. Ve evdeki çoğu kişinin gündüz işi oluyordu. Çalışmak zorundalardı! Ama sorun değildi.
Chan ve changbin prodüktördü. Minho ise senarist.
Hyunjin'in sanat atölyesi vardı. Seungmin ve Jeongin hala okuyordu. Felix de kafe açmak istediği için sağda solda çalışarak para biriktirmeye çalışıyordu.
Ben de... o gün canım ne isterse onu yapıyordum. Bazen Seungmin'e yardım ediyor maketler -cogu çok tuhaf şeylerdi- yaparak ödevine yardım ediyor bazen de Hyunjin'in atölyede ona yardım ediyordum.
Her şey istediğimden daha doğal ve güzeldi. Mutluydum.
Bugün günlerden yatma günüydü. Herkes evden tek tek cıkmış Minho ise odasına çekilmişti. Bi Felix vardı.
"AVM'ye gidelim mı?"
Kapıdan kafasını uzatan Felix ile telefonumu kenara bırakarak indan tarafa döndüm.
"Ne yapacağız ki?"
Felix düşünür gibi "AVM'ye gittiğimize göre bir iki parande atar döneriz. Napicaz çarşıda dolasicaz işte. Bir şeyler alırız."
Yüzümü buruşturarak arkamı döndüm.
"Param yok."
Felix gelerek arkama uzandı.
"Benim de yok."
Tekrardan arkama döndüğümde anlık dipdibe gelmiştik. Ancak o hiç rahatsız olmamış gibi görünüyordu. Bu yüzden ben de geri çekilmedim.
"O zaman ne diye gidiyoruz?"
"Çünkü Chan'ın kartı bende."
Felix hızlıca burnumu öpüp ayağa kalkınca anlık bi şoklasam da arkasından ben de doğruldum.
"Neden daha önce demiyorsun bunu! Üstüne ne giyeceksin? Alakasız şeyler giymeyelim."
"Hadi hadi hızlı hazırlan. Otobüsü kaçırmayalım."
Felix odadan çıktığında ben de ustume dolaptan üstüme giyeceklerimi çıkardım.
Burda bile o kadar şanssızdım ki. Evde 8 kişiydik ve herkes aşırı iyi durumdaydı. ben ve Felix hariç. Onda da sürekli ikimiz takılıyorduk bu yüzden de hep bi sağdan soldan para toplama halindeydik.
Kendi yarattığım yerde bile sürünüyordum. Yağmur yerine para yağacak desem benim başıma borç senedi düşerdi. O kadar!
Hzlı bir şekilde üstümü giyinerek odadan çıkmış ve kapıda bekleyen Felix'in yanına koşmuştum.
"Hadi gidelim!"
Kolkola evden cıkmış ve zaten yakın olan otobüs durağına gitmiştik.
"Vizyona giren filmi gordun mu?"
"Korku olanı mı diyorsun?"
Felix kafasını olumlu anlamda salladığında yüzümü buruşturdum.
"Gerçekten korkunca benziyor."
"Hadi ona da gidelim!"
"Hayır Felix ya. Uyuyamiyorum sonra."
"Benim yanımda yatarsın. Nolur jisss"
Felix kelimeleri uzatarak konusuyor ve bi yandan kolumu sallıyordu.
"Olmaz!"
"Hem o kadar korkunç da değil. Inan bana."
"Peki. Ama korkarsam çıkarım."
"Tamam tamam."
Biz bunu konuşurken çoktan otobüs gelmişti ve Avm'ye varmıştık bile.
Sinema biletlerimizi aldığımızda en yakın seansa daha 2 saat vardı. Biz de bu yüzden dolaşmaya karar verdik.
"Aslında güzel fiziğin var ama çok bol giyiniyorsun, belli olmuyor."
"Bu bir iltifat miydi?"
Felix 'bilmem' dercesine omzunu silktiğinde tekrar elimdekileri kaldırdım.
"Yeşil mi lacivert mı?"
"Yeşil."
"Ama lacivert de çok güzel."
"O zaman lacivert-"
"Yeşilde de aklım kaldı."
Ben karar vermeye çalışırken Felix elini omzuma atarak iç çekti.
"Sen ne düşünüyorsun ki! Al ikisini de."
"Sen ödersin."
"O iş bende güzellik."
Felix göz kırpıp derin sesiyle konuştuğunda güldüm.
"O zaman bunları alalım. Başka bir şey beğenmedim."
"Sen bekle. Ödeyip geliyorum."
Felix elimdekileri alıp kasaya ilerlerken ben de mağazadan çıkarak etrafa bakmaya başlamıştım.
Bildiğimiz Avm'ydi. "Ne dünya yaratmışım be!"
Kendi kendime konuşup guldugumde "neye gülüyorsun?" Diyen felix ile arkama döndüm.
"Hiç. Aklıma bir şey geldi de."
"Neyse. Hadi seansa az kaldi."
Bu sefer ben Felix'ten önce davranarak onun koluna giren ben olmuştum.
"Felix vaz mı geçsek?"
Kafasını olumsuz anlamda salladığında ofladım. Başa gelen çekilirdi artık.
Sinema boyunca çığlık atmış en sonunda da çareyi Felix'in arkasına saklanarak bulmuştum. Bi şekilde filmi bitirmiştim ama. Ve şimdi ödül vaktiydi. Aşırı sağlıksız hamburger!
"Patatesini alayım mı?"
"Hıhı."
Felix telefonundan basını kaldırmadan cevaplayınca uzanmış ve onun patatesini kendi tepsime almıştım.
Belki bir şey der umudu ile uzun süre yüzüne baksam da beni takmamasi ile tekrar yemeğe dönmüştüm.
Tam bitirdiğim sırada o da telefonu kapatmıştı.
"Bitirdiysen gidelim."
"Bir şeyler icseydik?"
"Onu da sonra yapalım. Canım sıkıldı."
Kalkıp poşetleri aldığında ben de kalkmıştım.
"Peki madem."
Son dakika düşen modu ile benim de modum düşmüş ve yüzüm asılmıştı.
--------------------
Su içmeyi unuttum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHIFTING || Jilix ✿
FanfictionInternette gördüğü her şeyi deneyen Jisung bu sefer de shiftinge sarar. Ancak bu sefer başarılı olur.