Bölüm yazmaya sadece otobüste vaktim oluyor çünkü dershanem başladı
________________________
Yeni bir gün yeni bir başlangıç yeni bir acı ve odadan kaçarcasına çıkan Felix.
"O sweati bugün ben giyecektim! Geri getir lan. "
Yataktan çıkamıyor, evde uyuyanlar olduğu için de bağıramıyordum. Felix de bunu fırsat bilerek en sevdiğim sweati giymişti.
"Ya bugun giyecegim sadece. "
Kapıdan kafasını uzatan Felix ile sabırla iç çektim.
"Ben bugün onunla kombin yaptım. Yarın giy. "
Felix sıkıca üzerindeki sweati tuttu.
"Yarın yıkayacaksin. "
"Nereden biliyorsun yıkayacağımı? "
"Bu dördüncü giyişin olacak. "
"Doğru. Yıkandiktan sonra giyersin. "
Felix saçları savrulacak kadar hızlı bir şekilde kafasını salladığında istemsiz gulumsemistim.
"O zaman ben kafeye geçiyorum. İyi hissedince gelirsin. "
"Of! Umarım kafeye girdigin an üstüne bir şey dökülür de sen de giyemezsin. "
"Hıhı."
Felix yanıma yanaşarak yatağa oturduğunda yuzumu diğer tarafa çevirerek yanağımı uzattım.
"Öpme. İstemiyorum. "
"Olmaz."
Felix bi eliyle yuzumu sabitlemis sonrasında ise resmen yalayarak kocamana öpmüştü.
"Iyy. Git ya. "
Ayrıldığı gibi omzuma yanağımdaki ıslaklığı silmiştim. Felix buna gülmüs ve yataktan kalkmıştı.
"Görüşürüz."
Kabaca elimi sallamış, odadan çıktığı gibi kendimi tekrardan yatağa atmıştım.
Beni tekrardan uyandıran şey Hyunjin ve Minho'nun sesi olmuştu. Bik bik başımda sohbet ediyorlardı.
Tek gözümü açarak onlara baktığımda ikisi de anında susmustu.
"Sabah sabah ne anlatıyorsunuz siz ya! "
Sesimin yüksek çıkmasına engel olamadan bagirdığımda Hyunjin hiçbir şey olmamış gibi cevap verdi. "Kahvaltıda ne yiyecegimizi. "
"Benim odamda mı? "
Doğrulup Kendimi gostererek söylediğim cümle ile Minho o meşhur gülüşünü takınmıştı.
"Amaç piçlik olsun. "
Tekrar kendimi yatağa atarak derince iç çekmiştim.
"Yeter ya yeter ya. "
"Hadi hadi kalk. Seni uyandırmaya çalışıyoruz iki saattir. "
Minho kolumu dürterek odadan çıktığında Hyunjin de bi süre onun arkasından bakıp bana dömustu.
"Yalan söylüyor ya. Yeni geldik. "
Hyunjin yüzünü buruşturarak konusmus o odadan çıkarken ben de nihayet yataktan kalkmıştım. Saat çoktan öğleni geçiyordu.
"Ne uyudun be!"
Mutfağa girdiğimde masa çoktan hazırlanmış Hyunjin yemeye başlamıştı. Minho ise tavadan tabaklara omlet koyuyordu. Zaten evde de ucumuzden başka kimse yoktu.
"Sen neden stüdyoya gitmedin? "
Masada yerime oturarak sorduğum soruya Hyunjin omuzlarını silkerek cevap vermişti
"Şahsi."
"Asıl sen neden kafeye gitmedin. "
Ben de onun gibi ağzıma salatalık ararken omuzlarimi silkerek "Şahsi." Dedigimde yüzünü burusturmustu.
"Replik çalma. "
Minho ve Hyunjin'in "yüksek" Espri anlayışları sayesinde oldukça eğlenceli bir kahvaltı yapmıştık. Daha sonrasında ise Hyunjin ile birlikte kafeye geçmiştik.
Hyunjin direkt arka masalardan birisinde des çalışan sevgilisinin yanına gidip oturmuştu. ''Garson, bana ve sevgilime birer mocha.'' Daha montumu çıkarmadan Hyunjin'in hitabı ile gözlerimi devirdim.
"Kalk kendin al. "
"Bu da iyice Minho'ya benzedi. "
Kısık bir sesle konuşsa da kafenin sessizliği ile duymuştum. Ancak enerjim olmadığı için duymamazlıktan gelerek Felix'in yanına geçtim.
"Ben geldim! "
Kollarımı mutfakta fırının başında kurabiyelerini bekleyen sevgilimin beline doladığımda aninda bana dönerek karşılık vermişti.
"Hoşgeldin."
Felix'in iki yanağına da minik birer öpücük kondurmus ve geri cekilmistim.
"E yapılacak ne var? " Önlüğümün asılı olduğu yöne ilerlerken Felix beni durdurmuştu.
"Bugün izinlisin ya! Git içeri otur. "
"Yaa şapsik. "
Felix'in dediğine itiraz etmemiştim. Çünkü ben de bugün çalışmak istemiyordum.
İçeri girmem ile kapıdan giren grup yuzumu güldurmuştu.
"Hosgeldiniz! "
Kollarımı açtığımda Yeonjun anında sarılmıştı. "Hoşbulduk. Kilo mu aldın sen? "
"Yoo alakası bile yok! "
Yeonjun ile ayrıldığımızda gözlerim Jeongin ile kesişmiş ve onun göz devirerek Seungmin ve Hyunjin'in masasına ilerlemesi ile ayrılmıştı. Yeonjun'dan cidden haz etmiyordu.
Kai ile de kısaca selamlastiktan sonra hepimiz oturmuştuk.
"Hoşgeldiniz, ne alırsınız? "
Hepsinin Felix'e sipariş vermesi ile Felix içeri dönerken masada gruplar halinde sohbet dönmeye başlamıştı. İlgimin ya da bilgimin olduğu konularda konuşuyor onun haricinde kafeyi izliyordum.
Kapıdan giren -yanlış hatırlamıyorsam- Taehyun ile heyecanlanmıştım. Bu sayede Beom ile tekrar görüşme fırsatımız olmuş olurdu.
Ancak Taehyun'un elini sıkıca tutan kişi ilk kez gördüğüm birisiydi. İkisi gülüşerek bi masaya oturduğunda benimse ağzım şokla açılmıştı.
"Neye bakıyorsun öyle? "
Yanımda oturan Yeonjun gülerek konuştuğunda karşımızda oturan çifti gostermistim.
"Oha! Kai, Taehyun ve Beomgyu ayrılmış. "
"Hani? "
Kai Seungmin ile konuşmasına ara verip Yeonjun'un baktığı tarafa baktığında o da şok olmuştu.
"Beom'u bırakıp Soobin mi cidden? "
Kai'nin şaşkınlıkla söylediği şey ile ben daha da çok şok olmuştum.
"Tanıyor musunuz? "
Yeonjun cebinden telefonunu çıkarırken beni onaylamisti.
"Aynı bölümdeyiz. "
Karşı masamizda her şeyden habersiz sarmaş dolaş oturan çiftin fotoğrafını çekmişti.
"Napıyorsun? "
"Ortalığı karıştırıyorum. "
Yeonjun'un fotoğrafı Beomgyu'ya attığını fark ettiğimde ilk başta karşı çıkmak istesem de sonrasinda öğrenmesinin daha iyi olduğuna kanaat getirerek sesimi cikarmadım.
Onun adına üzülmüştüm.
_________________
20 final
![](https://img.wattpad.com/cover/274401972-288-k574813.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHIFTING || Jilix ✿
FanficInternette gördüğü her şeyi deneyen Jisung bu sefer de shiftinge sarar. Ancak bu sefer başarılı olur.