Kolamdan son yudumu aldığımda saatimi de kontrol etmistim. Molam bitmisti. Ve hiç içeri giresim yoktu. Yorulmustum ve uykum gelmisti.
Çalışmaktan nefret ediyordum.
Felix'in kafeyi açmasına çok az kalmisti. Gün boyu orada oluyordu ve eve geldiği gibi de uyuyordu. Beni unutmuştu resmen!
Ben de işte kendime iş bulmuş bi mağazada çalışıyordum. Daha doğrusu kölelik yapiyordum.
Magazanin kapanmasına az kalmıştı ama hala tıklım tıklım doluydu. Hayır yani gecenin 9'unda hangi akıllı çıkıp kıyafet alışverişi yapar ki. İnsanlar çıldırmış.
Sorumlu olduğum kata cikmamla etrafta koşan bir çocuğun bana çarpması bir olmuştu. İstemsizce gözlerimi devirerek çocuğu omuzlarından tuttum ve kendimden uzaklastirdim.
Etrafa kısaca göz gezdirdigimde ortalıkta annesi olabilecek birisi görünmüyordu.
"Oradan bakınca burası oyun parkına mi benziyor? Koşturma etrafta!"
Çocuk bana yüzünü buruşturarak bi süre bakmış ardından sakince uzaklasmisti. Evet, şu an ben de kendimle karşılaşsam sakince uzaklaşırdım.
"Jisung ben de molaya çıkacağım şurayı bi toplar mısın? "
Beomgyu'yu kafamla onayladigimda bana gülümsemiş ve hızlıca katı terk etmisti.
Ben de onun gösterdiği rafa ilerlemistim. Kabinlerdeki denenmis kıyafetleri katlayarak yerlerine yerlestirmeye başlamıştım. O kadar enerjim bitmişti ki her an çöküp olduğum yerde uyumaya başlayabilirim bile.
Son 1 saat gerçekten zor geçse de nihayet geçmişti. Saat gece 10 olmuştu bile.
"İyi aksamlar. "
Yavaş yavaş çıkan iş arkadaşlarımla kısaca vedalasarak kendimi hızlıca dışarı attim.
Hava buz gibiydi ve otobusun saatine çok vardi.
Chan'ı aramak için telefonumu çıkarmıştım ki arabasını önümde görmem ile geri koymustum. Tüm enerjim geri gelmisti. Canim babam!
"Pist güzellik boş musun? "
Camın açılmasıyla içeride gördüğüm yüz beni daha da mutlu etmisti.
"Felix? "
"Hadi hadi bin. "
Gülümsememi bastırmaya çalışarak arabanın etrafında dönerek ön koltuğa oturdum.
"Ne işin var burda? "
"E seni almaya geldim. Sasirdin? "
"Tabi sasirdim! Çoktan eve gidip uyumuş olman gerekirdi."
Ben kemerimi takarken Felix de yavaş yavaş ilerlemeye baslamisti.
"Seni biraz boşladım sanirim. "
Gülerek söylediği şeye ben de guldum.
"Vay! Neyse en azından farkindasin."
Tripli çıkan sesimle Felix kısa bir süreliğine bana donmustu.
"Telafi etmek için ne yapmam gerek? "
"Kafam kadar yüzük ve sahil kenarında yaz akşamı gerçekleşecek bi düğün her şeyi cozer."
Ben de felix'e ayak uydurmaya çalışıyordum. Onun gibi buram buram friendzone kokan şakalar yapiyordum. Bi yandan hayal ettikçe kalbim teklesede gülüp geçiyorduk işte.
Felix için gözlerimi açtığım andan itibaren farklı dusunuyordum. Bu diğerleri hakkında hissettiklerimden çok farkliydi. Henüz tanımlayamıyorum.
Felix her zaman bana baksin, benimle ilgilensin, benimle konussun, gezsin her şeyi benimle yapsın istiyordum. Felix de böyle yapiyordu zaten. Ama ben doyumsuz olduğum için hep daha daha fazlasını istiyordum.
Oysa biz sadece iki yakın arkadastik.
"Kafan kadar yüzük için bayağı bi süre beklemen lazim"
"Yani bana bu halinle yüzük hak etmiyorsun mu diyorsun? Sen zaten solucan olsaydım da sevmezdin beni. "
Gülmemeye çalışarak kollarımı bağladım ve dışarıya döndüm. Arada göz ucuyla Felix'in tepkilerine de bakmaya çalışıyordum.
"Bak neler cikariyorsun. Sadece şu an param yok olsun bak ilk sana yüzük alcam. "
"Tabi tabi. Oyalıyorsun beni Lee felix. Evlenmeyeceksen söyle ben de yoluma bakayim."
"Laflara bak! "
Artık Felix de guluyordu. Şaka değildi ki. Salak.
"Seungmin gaz veriyor değil mi sana?"
"Yoo ne munasebet."
Bir fast-food restoranına yanasmamiz ile aşırı aşırı aşırı mutlu olmuştum.
Çünkü açtım.
Tek tük kişilerin olduğu yerde en köşe masada Felix ile hamburger yemek benim en büyük hobim olabilir.
"İşte kadında gelmiş diyorki 'kabinde uyuyamazsin' 5 saat boyunca ayakta beklemisim be 10 dk oturdugum gözlerine battı. "
Sinirle Sprite'ımdan bi yudum almistim. Mağazada geçirdiğim yorucu anları anlatmak bile beni yormustu.
"Çalışmak istemiyorum. "
"E çalışma. "
"Ama evde oturmak istemiyorum. "
"Kafede calisirsin? "
"O zaten kesin. Bana iş vermek zorundasın. "
"Güzelim sen iste tüm kafeyi sana vereyim. Gelecekteki kocama hepsi feda olsun."
Yavaşça omzuna vurduğumda kasları çatılmıştı.
"Bazen şakayı abartiyorsun."
Masadan telefonumu ve küçük sırt çantamı alarak ayağa kalktığımda Felix de bir şey demeden beni takip etmişti.
Biz sessizce ilerlerken sessizliği bozan şey Felix'in çalan telefonu olmuştu.
"Efendim? Geliyoruz şimdi. Evet, ikimiz de tamamen saglamiz. Tamam. Çok geç kalmayız. "
Felix göz devirerek telefonu geri cebine koyduğunda ona 'ne varmis' diye baktım.
"21 yasindayim, babam olmayan birisinden baba azarı isitiyorum. Hay amk. "
Anladığım şey ile güldüğümde hafifçe güldüğümde o da gülmüştü.
"Gulma zaten moralima bozuka."
Felix'in yanına yaklastigimda tek kolunu omzuma atarak beni kendisine daha çok çekmişti.
"Biz bu Chan ve Minho ikilisini eve hiç almayacaktik."
"Niye be! Cok tatlılar. "
"Aynen çok tatlılar (!) Biz Hyunjin ve Jeongin ile devam edecektik yola. "
"Sonra da ev niye patladı acaba. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHIFTING || Jilix ✿
FanfictionInternette gördüğü her şeyi deneyen Jisung bu sefer de shiftinge sarar. Ancak bu sefer başarılı olur.