"Hoşgeldiniz."
Bizi kapıda Chan Hyung karşılamıştı.
"Hoşbulduk."
Dükkanı ilk kez görüyordum. Felix'in anlattığına göre buranın küçük minik bir şey olması gerekiyordu ancak kocamana bir yerdi.
Bi kere bahçesi dükkan kadardı.
İçeri girdiğimde beni karşılayan boya ve toz kokusu hapsirmama sebep olmuştu.
"Hoşgeldiniz! "
Felix heyecanla içeride bir yerden elinde bezle çıkarak bize selam vermişti. O kadar büyük gülümsüyordu ki resmen bulaşıcıydi.
Onun için mutluydum.
"Hoşbulduk. Ne kadar güzel burası. "
Jeongin etrafı inceleyerek konuştuğunda Felix ortadaki büyük masanın etrafına iki tabure daha çekmişti.
"Daha bitmedi bile. Bitince görün siz bir de harika fikirlerim var!"
"Ona ne şüphe! "
"Sen nasıl buldun Jisung? "
Felix oturdugum sandalyenin basına kollarını yaslayarak üzerime egilmisti. Bu da tabii ki benim için anlık panik demekti.
"Güzel görünüyor. "
"Bu kadar mı? "
Ona döndüğümde yüzlerimiz arasında çok az minicik bir mesafe kalmıştı. Yutkunarak devam ettim.
"Ne zamandır uğraşıyorsun şimdiye bitirirsin diye düşünmüştüm. Ondan şaşırdım. "
"Bitmiyor ki! Hem dükkanın çok fazla tadilatı vardı hem de tek başıma çok zor oluyor. "
Felix dudaklarını buzdugunde gülmüş ve yanaklarını sıkıştırarak daha çok büzülmesine sebep olmuştum.
Bizim bu oynaşmamızı bölen de Minho'nun sınırlı sesi olmuştu.
"Yalancı it!"
Felix onun sesi ile hızlıca geri çekilip yavaş yavaş uzaklaşmaya basladı.
Minho da elindeki poşetleri sinirle yanımdaki masaya bırakmıştı. Şimdi ikisinin arasindaydim.
"Kaç gündür seninle birlikte oradan oraya koşturuyorum şu soğukta. Tek basinaymıs! İki dk yalnız bıraktık laflara bak. "
"Şaka yapıyordu abiciğim. Bu kadar sinire gerek var mı? "
Jeongin sakince ortamı yumuşatmak için konuştuğunda Minho daha da çok sinirlenerek bu sefer Jeongin'e bir şeyler söylemeye başlamıştı.
"Sus sen! Zaten okula da gitmiyormussun son zamanlarda. Ben hanginizi takip edeyim ya. "
Hepimiz Minho'nun bu siniri karşısında şok olmuştuk. Çünkü böyle şeylere bu kadar tepki verecek birisi değildi.
Minho saçma şeyler için kızmaya devam ediyordu ki çabucak Chan ve Changbin Hyung gelmişti.
"Sevgilim yine neye sinirlendin? "
"Her seye! "
"Anlıyorum seni. "
Chan hızlıca koluna girdiği Minho'yu dışarı çıkarırken biz ikilinin arkasında bakakalmıştık.
"Naptıniz adama da delirdi?"
Changbin hepimize bakarak konuştuğunda Felix hizlica ellerin havaya kaldırdı.
"Yemin ederim hicbir sey yapmadım. Sanirim biraz yorulmuş. "
Bi sure kimse sesini çıkarmadan öylece oturmuştu.
"Jeongin sen neden okula gitmiyorsun? "
Sessizligi bozan uzun süre önce içeriden çıkmış, üstü başı boya içindeki Hyunjin olmuştu.
Jeongin ilk önce kasları çatılmış Changbin'e bakmış ardından Hyunjin'e dönmüstu.
"Gidiyorum."
Sesindeki gerginlik yalan söylediğini açık acık belli ediyordu.
"Emin misin? "
"Ama ne yapayım okulda çok sıkılıyorum. "
Changbin yanındaki sandalyeyi çekerek orayı patpatladığında Jeongin onun yanına gecerek oturmuştu.
"Jeongin bu sene son senen ve seneye üniversiteye gideceğinin farkında mısın? "
Aralarında ciddi bir konuşma geçeceğini anladığımız için onları rahat bırakmak adına herkes bi tarafa dağılmıştı.
Biz de Felix ile bahçeye çıkmıştık.
"Çok yorucu bu iş ya. Hiç enerjim kalmıyor. "
"Belli. Uzun süredir kimse yastığını aramıyor. "
"Ya Jisung! "
Felix mızmızlanarak söylediğinde bsn de onu taklit etmistim
"Ya Felix! "
Kollarımı açtığımda hızlıca arasına girmisti ve o da kollarını belime sarmıştı. Bi süre öylece sarıldık.
"Bu kafe ikimize bakmama yetse yeter. "
Kafasını boynuma sokup konuştuğunda huylansam da sesimi çıkarmadım.
"Neden böyle düşünüyorsun? "
Felix geri çekilse bu sefer elimi tutmuş ve onunla oynamaya başlamıştı.
"Onlar bizim ailemiz biliyorum ama artık evdekilere muhtaç olmak istemiyorum. "
Dediği şey ile kaslarım catilmisti.
"Yıllardır Chan'ın parasını yiyoruz . Minho ile ayrı eve çıkmak istiyor ki haklı. Ama işte bizi bırakamıyor. Sadece Chan da değil Minho olmasa kafeyi yine acamıyordum. Onlar bizim ebeveynimiz değiller, bize bakmak zorunda da değiller. "
"Ne diyeceğimi bilemedim. "
Felix'in dediği şey ile ben de farkındalık geçirmiştim resmen. Nasılsa gideceğim diye hiçbir şeyi umursamıyordum. Ama umursamam gerekiyormuş.
"Şimdi napacağız? "
"Kafeyi açıp işletmeye çalışacağız. Sonra zaten kısa süre içerisinde herkes dağılacak. Chan ve Minho ayrı eve cikar, ondan sonra da herkes dağılıp kendine ayrı bi düzen kurar. Biz de seninle daha minik bi eve taşınırız. "
Felix "taşınacağımız" Ev ile ilgili hayallerini anlatırken daha fazla dayanamamış ve onu durdurmustum.
"Felix sana bir şey sormam gerek. "
"Evet? "
"Beni gerçekten arkadaşın olarak mi görüyorsun? "
Felix'in bi anda sessizlesmesi ile istemsizce gözlerim dolmuştu. Felix daha cevap da veremeden Chan ve Minho geri gelmiş ve Minho Felix'i çekiştirmeye başlamıştı.
"Hadi barisalim! "
Bu Jilix'in hala kavuşamaması şaka mııı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHIFTING || Jilix ✿
FanfictionInternette gördüğü her şeyi deneyen Jisung bu sefer de shiftinge sarar. Ancak bu sefer başarılı olur.