6

845 109 143
                                    

Bölüm çoktan hazırdı ama bildirim yorum falan gelmeyince bunun yayımda olduğunu unutmuşum. Öyyyle

____________

15. kez gözlerimi yeniden devirdim ve ofladım. Felix ise yine beni takmadan telefonu ile ilgilenmeye devam etti. Bir tane vursaydım aşırı tepki vermiş olur muydum?

"Dondurma yemek istiyorum!"

Sessizliği bozan şey Hyunjin'in sesi ve ayaklanması olmuştu.

"Ben de! Hadi gidelim."

Jeongin de Hyunjin'e katılmış ve ayağa kalkmıştı.

Hyunjin hepimize kısaca bakmış Felix hala kafasını kaldırmazken ben de ayağa kalkmıştım.

"Ben de geleceğim."

"Üstünüze bir şeyler almayı unutmayın. "

İçerden Minho'nun seslenmesi ile Jeongin göz devirmişti.

"Tamam anne!"

"Anne demeyin şuna"

Jeongin oflayarak konuşmuştu.

Hyunjin ile jeonginin bu tepkisine gülerken Minho içerden bir şeyler söylemiş ve mutfak önlüğünü çıkarırken yanımıza grlmişti.

Saçı başı birbirine girmiş ve üzerinde kendisine 2 beden büyük Chan'a ait olduğu belli olan eşofmanları ile bile harika görünen hyungumdan gözümü alamıyordım.

"Ah! "

Birisinin sıkıca yanaklarımı kavraması ile geri çekilmeye çalıştım. Ancak başarısızdı.

Minho yanaklarımı daha çok sıkarak dudaklarımın büzüşmesine sebep oldu.

"Tabi anne diceniz ben doğurdum sizi. Şu tipe bakın oy oğluşum brnim"

Minho'nun yüzümü arkadakilere çevirdiğinde nihayet felix de kafasını kaldırmıştı. Gözgöze gelmemiz ile ikimiz de gözlerimizi kaçırmamış ve ortamın gerilmesine sebep olmuştuk.

Bi anda benden uzaklaşması sinirlerimi bozuyordu. Kavga bile etmemiştik.

Minhonun beni bırakması ile oturma odasının çıkışına ilerlemiştim.

"Hadi çok geç olmadan gidelim. "

******

"Hayırdır Felix ile kavga mı ettiniz? "

Daha evden çıkalı 5 dk olmuştu ki bi koluma hyunjin girerken diğerine jeongin girmişt.

"Etmedik."

Omuz silkerek konuştum. Jeongin de eklemişti

"Gelmişlerdir ona yine. Dengesiz klasik Felix işte."

"Erkolar kapatılsın ya! "

"Yalnız Hyunjin bi sorun var. "

"Sus jis sus. "

Üçümüz yolun geri kalanının dedikodusunu yaparak kalabalık sokaklardan grçmiştik.

Çok Değişik bi atmosfer olsun derken kendi japonyamı yarattığımı her gördüğümde gülesim geliyordu. Benim yaratıcılık da bu kadardı işte.

Kenarda yuvarlanan kediyi gördüğümde bizimkilerin kolundan çıkarak sevmek için ona ilerledim.

Kediye yaklaştıkça daha çok şaşırıyordum. Kedi gibi ama değil gibiydi de. O neydi öyle?

"Anne bak uzaylı kedi"

"Aynen sakın çok yaklaşma. "

Etraftan duyduğum muhabbet daha da çok ilgimi çekmesine sebep olmuş ve bi anda dünya sadece o kediden ibaret olmuştu. Artık etraftaki sesleri bile duymuyordum.

Kediye dokunmak istiyordum.

Kedi ile aramda az bi mesafe kaldığında kedi yuvarlanmayı bırakarak bana döndü.

Kedi gerinerek ilerlemeye başladığında ben de onunla birlikte ilerledim.

Bi süre peşinden gitsem de kedi yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı. Tamamen kaybolduğunda ise dünya sanki yeniden dönmeye başlamıştı.

Kafamı kaldırdığımda sadece bir sokak lambası ile aydınlanan ıssız bir sokakta olduğumu gördüm. Etrafıma bakınsam da uzun bir karanlıktan başka bir şey göremiyordum.

Nefesim boğazımda düğümlenirken kalbimin atışları hızlanmıştı. Tüm panik duygusu vücudumu sarmıştı.

Ellerimin titremesini durdurmaya çalışarak telefonumu çıkardım. Dışarı çıkalı 5 saat geçmişti. Bn bu kadar saat napmıştım, nereye gelmiştim.

Bi an gerçekliğime döndüğümü düşündüm.

Rehberime girerek annemi arayacaktım ki çocuklarım numaralarını görmem ile hala kendi dünyamda olduğumu kesinleştirdi.

İlk çıkan isme tıkladım. Felix.

"Neredesin sen? "

Felixin ekstra sınırlı sesi ile ağzımdan bi hıçkırık koptu.

"Jısung? Neden ağlıyorsun? Bir şey mi oldu? "

Artık sesi endişeliydi.

"Ben neredeyim bilmiyorum. "

"Kayıp mı oldun, tamam konum at seni almaya geleceğiz. "

Felix'in arkasından gelen seslere bakılırsa sanırım herkesi endişelendirmiştim.

"Felix konum çalışmıyor. Bi yer göstermiyor bu. "

Gördüğüm boş ekran ile tekrardan paniklemiştim.

"Tamam sakince tarif et."

"Her yer karanlik."

"Oraya nasıl gitmiş? "

Arkadan gelen Hyunjin'in sorusuna cevap verdim.

"Uzaylı kediyi takip ettim. "

Karşı tarafta derin bi sessizlik oluştu.

Sonra bi kargaşa koptu.

"İyi bok yedin. Nasıl bulacağız seni? "

Bu Changbin'in sesiydi ve bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Olduğum yere çökerek ağlamaya başladım.

"Ağlama jisung. Kurtaracağım seni."

Kurtarmak?




****

Hiçbir fikrim yok.

SHIFTING || Jilix ✿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin