Rosalie'nin Anlatımıyla
Sonunda akşam olmuştu. Bu akşam Levi'ı saraydan çıkarıp, onunla beraber bilgi edinebilmek için meyhaneye gidecektik. Sağ olsun Mike, Levi'ı çıkarma konusunda yardım edecekti. Burada önemli olan saraydaki hiç kimsenin Levi'ı görmemesiydi ve bu gerçekten zor bir detaydı çünkü yarın Zeke ve Frieda'nın düğün haftası başlayacağı için muhafız sayısı arttırılmıştı.
Garnizon'un nerdeyse yarısı duvarların üstünde gözcülük yaparken diğerleri sarayın etrafındaydı. Askeri Polis Birliği zaten saraydan ve sarayın etrafından çıkmıyordu. Keşif Birliğinden de sarayda olanlar ve sokakta olanlardan vardı. Kısacası hiçbir asker boş durmuyor, acemilere bile sıkı görevler veriliyordu. Üstelik Marley askerleri de buradaydı ve onlarda etrafa dağılmıştı. Bu yüzden Levi'ı kaçırmak fazlasıyla zordu.
İç çekerek aynada kendime baktım. Lacivert, omuzları açık, uzun bir elbise ve üzerinden siyah bir korse giyip önden bağcıklarını bağladım. Gece hava soğur diye koyu kırmızı renginde, uzun, siyah dantel işlemeleri olan bir pelerin giydim.
"Hey güzellik nereye gidiyorsun?", Hange'nin bir anda odama dalmasıyla kıkırdadım.
"Hange! Üstümü değiştiriyor olabilirdim.", dedim yalandan kızarak. Hange'yi sorun edecek değildim ne de olsa aynı odada kalıyorduk.
Hange her zamanki gibi gülümseyerek yanıma yaklaştı. "Kusura bakma düşünemedim. Eee nereye böyle?"
Hange'yi çok seviyorum. O benim en yakın arkadaşım ancak ona bu durumu anlatmam onun için iyi olur muydu bilemiyorum. Üstelik yardım etmek isteyebilirdi ve ben onu tehlikeye atmak hiç istemiyorum.
Gülümsedim ve ellerimi belime koydum. "Levi ile bir randevum var.", en azından yalan söylememiş oldum.
"Ciddi misin? Vay be bunu beklemiyordum.", cidden şaşırmış görünüyordu. Ne yani yer altının en tehlikeli adamı olan Levi Ackerman ile randevuya çıkamaz mıydım?
Bunu düşünmek yüzümü asmama yetmişti. Mikasa kim bilir ne haldeydi ve ben hala Levi ile kendimi düşünüyordum. Bu çok bencilceydi. Yüzümü astığımı Hange fark etmesin diye hafiften öksürüp başka tarafa baktım ama o bunu çoktan fark etmişti.
"Yanlış anlama sadece kadınlarla bir ilişki kuracak gibi bir tipi yok.", gülüşü büyüdü. "Beni şaşırtıyorsun Rosa. Git ve büyüle onu."
"Emredersiniz Binbaşı Hange Zoe!", asker selamı verip kıkırdadım. En azından moralim yerindeymiş gibi yapabilirdim.
Hange kolunu omuzuma atıp beni kendine çekti ve kulağıma yaklaştı. "Sen yine de fazla büyüleme tamam mı? İsteyeceğimiz son şey askeriye de şişman bir yüzbaşı. Anlarsın ya(!)"
Bunu söylediği gibi gözlerimin daha çok açıldığını hissettim. Hange'ye yalandan vurarak onu kendimden uzaklaştırdım. "Aklın nerelerde Hange!"
"Oi! ben sadece çok fazla etkilersen çok fazla randevuya çıkarsın da çok fazla yersinde kilo alırsın diye dedim.", Hange gözlerini kısarak imalı bir şekilde sırıttı. "Artık aklında Levi ile ilgili ne varsa hep o yöne kayıyor."
Elimi alnıma koyup derin bir nefes aldım. Gerçekten şuan harika bir durumdayım.
Birden kapının tıklanmasıyla gidip kapıyı açtım. Mike karşımda ciddi bir ifadeyle duruyordu.
"Hazırsan gidelim."
"Hazırım gidebiliriz."
"Bir dakika, bir dakika!", Hange koşarcasına yanımıza gelip bir bana bir Mike'a sırayla baktı. "Hani Levi ile randevun vardı? Üçlü bir randevu mu yapıyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük ~Ackerman~
FanfictionAckerman ailesinin yukarıya çıkması yasaktı. Yukarıya çıkan Ackerman direkt idam edilir, ailesi ise işkence görürdü. Levi Ackerman hayatını, kendisinin büyüttüğü kuzeni Mikasa Ackerman'ın mutlu olması için adamıştı. Yer altı şehrinin pisliğinden kor...