Tanrısal anlatım;
Elleri titriyordu, vücudu kaşınmaya ve nefes alması yavaştan zorlanmaya başlamıştı.
Sadece Markus'un ses tellerine zarar gelmeden gelmesini diliyordu Hoseok.
Endişesi ve gerginliği, duasının kabul olduğunu belli eden omuzundaki iki elin baskısıyla geçti."Nasılsınız beyler?"
Tanıdık ses kulağına gelirken derin bir nefes almaya çalışarak ayaklandı.
"Ben bir lavaboya gideyim...""Selam Markus!"
"İyi akşamlar hyung"
"Oh! Hoseok hyungun menejeriydin dimi?"
"Ooo kızıl kafamız gelmiş"
"Otursana"
5 üye kızıl saçlı tanıdık yüze selam verirken eşyalarını Hoseok'un yanına çektiği boş sandalyeye koydu Markus."Ben de bir lavaboya gitsem eşyalarım burada kalabilir mi?"
Onay mırıltılarıyla beraber ikili hızlı adımlarla gitti, içeri girdikleri gibi cebinden iğneyi çıkaran Markus, hemen endişeyle yaklaşıp yaptı çocuğa iğneyi, sonra kenara fırlattı, elini kızıl saçlarına geçirdi, endişeli ve korkmuştu.
"Sen...SEN KOCA BİR SALAKSIN!"
"Bunu zaten biliyoruz"
Hoseok'un alay etmesini görmezden gelerek sıkıca sarıldı.Bir eliyle kahverengi saçlarını okşarken rahatlamaya çalışıyordu, Hoseok'un da ona sarılıp kafasını omzuna yaslaması ile endişesi yavaşça geçerken kapı birden açıldı.
Yoongi, bir eli kapı kulpunu tutarken ikisine bakıyordu, dili yanağının içinde geziniyordu ve sinirli bir ifadesi vardı.
Hoseok tam çekilecekken bu seferde flash patlamasıyla 3'ünün de bakışları kapalı kabine döndü.
Adamın birisi küfür edip koşarak lavabodan kaçarken Markus'ta peşinden fırladı adamı yakalamak için.Hoseok olayları kavramaya çalıştı, yutkundu ve mırıldandı.
"Çok saçma bir yanlış anlaşılmaydı...offff"
Oflayarak kafasını kabinin kafasına vururken kapı kapandı, Yoongi yanına gelip kafasını vurduğu yere elini koydu, böylece son vuruşu başarısız olup Yoongi'nin eline gerçekleşti.Hemen doğruldu, yanındaki bedene döndü, ellerini sallayarak aceleyle durumu anlatmaya çalıştı.
"Bu arada...yani yanlış anlaşılmasın, biz arkadaşça sarılıyorduk...bir şey yok yani aramızd-"
"Tuvalette arkadaşça sarılıyordunuz. Anladım"
"Ya Yoo-"
"Namjoon'a olanları anlatmalısın, dönelim artık."
Yoongi yanından geçip gidecekken kaşlarını çatıp adamı kolundan tutup kendisine çekti Hoseok ve sarıldı kendinden birkaç santim kısa bedene.Yoongi şaşkınlıkla dururken kendisine sıkıca sarılmış Hoseok konuşmak için ağzını aralamıştı ki kapı sertçe açıldı, nefes nefese olan Markus kolundan sıkıca tuttuğu adamla kapının önündeydi.
"Adamı yakalad-"
İkiliyi gördüğü halle şaşırıp ne olduğunu anlamaya çalışırken yine flash patladı ve bu anı da fotoğraflayan adam kolunu hızlıca Markus'tan kurtarıp kaçarken düşünmeye zamanı kalmamış olan Markus'ta fırladı onun peşine.Hoseok ve Yoongi birkaç saniye boş boş durmuş, daha sonra Yoongiden ayrılıp kapıyı kilitlemiş, tekrar gidip sarılmıştı Hoseok.
Kolları belindeydi, çenesini omzuna yaslamıştı.
"Senden hoşlandığımı görmüyor musun? Neden inanmıyorsun bana? Anlatmama izin vermiyorsun?"
"Tuvalette arkadaşın(!)a sarılmanı nasıl açıklayacaksın ki Hoseok"
Çenesini omuzdan kaldırıp yüzlerini eşitledi Hoseok, burunlarını sürttü.
Her şeyi bilinçsizce yapıyordu şuan, düşündüğü tek şey kendini affettirebilmekti.
Hem Yoongi kızmıyorsa yanlış bir şey yapmıyor demektir değil mi?
"Cevize alerjim var yanlışlıkla o ekmekten yedim, o da endişelendi o yüzden öyle sarılıyorduk, buraya da bana yardıma geldi zaten"Bir anda lavaboya çarptı beli, Yoongi'nin ellerinden birisi belinde diğeri yanağındaydı, okşuyordu nazikçe.
"Neden dikkat etmiyorsun, ya bir şey olsaydı sana? Bundan sonra ilk bana haber ver tamam mı?"
Ellerinden birisini Yoonginin belinden çekip boynuna doladı.Dedikleri umurunda değildi, birbirleriyle bu kadar yakınlarken kafası sadece Yoongi'yi öpmeye odaklıydı.
Diğer elini adamın uzun saçına geçirdi ve bir anda boynundan kendisine çekip yapmak istediği şeyi yaptı, dudaklarını birleştirdi.
Anlık heyecanına yenilmişti, kendinde değildi.
O kadar Soju içmemeliydi.
Bir eli saçlarını dağıtırken diğeriyle boynundan daha çok çekip sanki dip dibe değillermiş gibi adamı daha çok çekmeye çalışıyordu kendine.Başta karşılık vermedi Yoongi, ama adamın yanağına okşamak için koyduğu eli beline indirip yavaşça okşadı, ayrılmadan önce kısa bir an karşılık verip ayrıldı nazikçe.
Nefes nefeslerdi, boş boş birbirlerine bakıyordular ve ikisi de kendilerini bir anlık kaptırmışlardı.
İlk toparlayan Yoongi oldu, yalancı bir öksürükle bütün temaslarını kesip kapıya ilerledi.
"Namjoon bizi bekliyor"
"Haklısın"
İkisi de oldukça soğuk ve çekingen bir şekilde çıktı oradan.Birkaç dakika sonra ise iki görevli girdi içeri, tombul ve uzun olan gizli kameraları toplarken kısa ve sivilceli olan korkmuş gibiydi.
"Sana demiştim ünlü onlar net girer lavaboya diye"
"Ama...bu yaptığın yasa dışı"
"Hadi ama, düşünsene belki özel bölgelerini kameraya yakalamışsak satıp paranın dibine vurabilirim! Bu adamların bir dolu aşığı var."
"Ama..."Sinirle sivilceliye döndü tombul olan.
"Bundan birine bahsedersen oğullarına nasıl bir orospu olduğunu anlatırım! Ayağını denk al, belki acır ve sana da biraz para veririm"
Ve sinirle çıktı oradan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone with me ↬Sope
Fanfictionalonewithme; BANA BAK OROSPU ÇOCUĞU agustd; Pardon? ~ "Tek başıma yalnız olmak...çok yorucu ve kırıcı Hoseok tepeden güzel manzarayı izlemeye devam ederken derin bir nefes verip devam etti. Yoongi gözlerini kırpmadan onu izliyordu. İnce dudaklarını...